İçindekiler
1
Giriş
*
Mikroservis Mimarisi Nedir?
*
Mikroservislerin Evrimi
*
Neden Mikroservisler?
2
Mikroservislerin Temel İlkeleri
*
Bağımsız Dağıtım ve Geliştirme
*
Küçük, Tek İşlevli Servisler
*
Otonom Takımlar ve Organizasyonel Yapı
3
Mikroservis Tasarım Kalıpları
*
Veritabanı Tasarım Kalıpları
*
Paylaşımsız Veritabanı Kalıbı
*
Veritabanı İşlem Yönetimi
*
API Kompozisyon Kalıpları
*
API Gateway
*
Backend for Frontend (BFF)
*
Veri Yönetimi Kalıpları
*
CQRS (Command Query Responsibility Segregation)
*
Event Sourcing
*
İletişim Kalıpları
*
Senkron ve Asenkron İletişim
*
Saga Kalıbı
*
Dayanıklılık Kalıpları
*
Circuit Breaker
*
Bulkhead
*
Retry ve Timeout
4
Mikroservis Dağıtım Kalıpları
*
Bağımsız Dağıtım Stratejileri
*
Sürekli Entegrasyon ve Sürekli Teslimat (CI/CD)
*
Canary Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı
5
Anti-Patterns (Karşılaşılan Yanlış Uygulamalar)
*
Bağımlı Dağıtım ve Monolitik Mikroservis
*
Mikroservis Çeşitliliği Kaosu (Distributed Monolith)
*
Tanımsız Sorumluluk Alanları
*
Tutarsız Veritabanı ve Veri Yedekleme Sorunları
*
Yüksek Bağımlılık ve Bağlam Kayması
*
Mikroservislerin Aşırı Bölümlenmesi
6
Performans ve Güvenlik Kalıpları
*
Yük Dengeleme ve Ölçeklendirme
*
Güvenlik Katmanları ve Uygulamalar
*
Kimlik Doğrulama ve Yetkilendirme (OAuth2, JWT)
7
Gözlemlenebilirlik ve İzleme
*
Merkezi İzleme Araçları
*
Log Yönetimi
*
Dağıtık İzleme (Distributed Tracing)
*
Sağlık Kontrolleri ve Alarm Mekanizmaları
8
Mikroservis Geliştirme ve Yönetim Araçları
*
Docker ve Kubernetes ile Mikroservis Yönetimi
*
Servis Mesh (Istio, Linkerd)
*
API Gateway Araçları (Kong, NGINX)
9
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
*
Mikroservislerin Geleceği
*
Mikroservis Mimarisi ile Gelen Zorluklar ve Çözümler
Önsöz
Mikroservis
mimarisi, yazılım dünyasında hızlıca popüler hale gelmiş ve
geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenmiştir. Özellikle
büyük ölçekli ve karmaşık sistemlerin geliştirilmesinde
sağladığı esneklik, bağımsız geliştirme ve dağıtım
yeteneği sayesinde mikroservisler, modern yazılım mimarilerinin
temel taşlarından biri olmuştur.
Bu
kitabı yazarken temel amacım, mikroservis dünyasına adım atan
veya mevcut sistemlerini mikroservislere dönüştürmek isteyen
yazılım profesyonellerine bir rehber sunmak oldu. Mikroservisler,
doğru uygulandığında büyük avantajlar sağlarken; yanlış
kullanımlarında karmaşık, sürdürülemez ve sorunlarla dolu bir
yapıya dönüşebilir. Bu yüzden, sadece "ne yapılmalı"
değil, aynı zamanda "ne yapılmamalı" sorularına da
yanıt vermeyi hedefledim. Mikroservislerin potansiyelini en iyi
şekilde kullanabilmek için hem doğru kalıpları anlamak hem de
sıkça yapılan yanlış uygulamalardan kaçınmak kritik önem
taşır.
Kitap
boyunca, mikroservislerin temel ilkelerinden başlayarak, tasarım ve
dağıtım kalıplarına, performans ve güvenlik önlemlerine kadar
geniş bir yelpazede bilgi paylaşmayı amaçladım. Ayrıca, sıkça
karşılaşılan anti-pattern'leri ve bu yanlış uygulamaların
doğurduğu sorunları ele alarak okuyuculara pratik bir bakış
açısı sunmayı hedefledim.
Bu
kitabı yazarken geçmişte karşılaştığım zorlukları,
öğrendiğim dersleri ve başarılı örnekleri detaylı bir şekilde
paylaşmaya özen gösterdim. Umuyorum ki bu eser, mikroservis
yolculuğunuzda size rehberlik eder ve güçlü, sürdürülebilir ve
yüksek performanslı sistemler inşa etmenize katkı sağlar.
Son
olarak, bu kitabı yazma sürecinde beni destekleyen aileme,
meslektaşlarıma ve arkadaşlarıma teşekkür ederim. Onların
desteği olmasaydı, bu kitabı tamamlamak mümkün olmazdı.
Keyifli
ve verimli bir okuma süreci geçirmenizi dilerim.
Mikroservis
Mimarisi Nedir?
Mikroservis
mimarisi, yazılım dünyasında büyük ve karmaşık uygulamaları
daha küçük, bağımsız ve yönetilebilir bileşenlere ayırarak
geliştirmeyi hedefleyen bir mimari yaklaşımdır. Her bir
mikroservis, belirli bir işlevi ya da hizmeti yerine getiren
bağımsız bir birim olarak çalışır ve kendi veritabanı ile
işletim mantığını içerir. Bu yaklaşımla, uygulamanın tamamı
tek bir yapı içinde geliştirilip dağıtılmak yerine, birbiriyle
iletişim halinde çalışan ve ayrı olarak yönetilen parçalar
halinde inşa edilir.
Geleneksel
monolitik mimarinin aksine, mikroservisler kendi bağımsız yaşam
döngüsüne sahiptir. Bu, her bir servisin bağımsız olarak
geliştirilip dağıtılmasına olanak tanır ve böylece tüm
sistemin aynı anda güncellenmesi ya da dağıtılması
gerekliliğini ortadan kaldırır. Bu özellik, özellikle büyük
ölçekli ve dinamik sistemlerde esneklik, hız ve ölçeklenebilirlik
gibi avantajlar sunar.
Mikroservislerin
Özellikleri
Bağımsızlık:
Her mikroservis, bağımsız olarak geliştirilip dağıtılabilir.
Bu, bir servisin güncellenmesi veya yeniden başlatılmasının
diğer servisleri etkilemeyeceği anlamına gelir.
Modülerlik:
Her mikroservis, tek bir işlevi veya iş sürecini kapsar. Bu,
kodun daha anlaşılır, yönetilebilir ve bakım yapılabilir
olmasını sağlar.
Teknoloji
Çeşitliliği: Farklı mikroservisler, farklı teknolojilerle
geliştirilebilir. Örneğin, bir servisin Java ile yazılması
diğerinin Node.js veya Python ile yazılmasını engellemez. Her
servis için en uygun teknoloji seçilebilir.
Esneklik
ve Ölçeklenebilirlik: Her mikroservis bağımsız olarak
ölçeklenebilir. Bu, yüksek yük altında olan bir servisin diğer
servisleri etkilemeden genişletilmesini mümkün kılar.
Bağımsız
Veri Yönetimi: Mikroservisler, veritabanlarını ve veri
yönetim sistemlerini bağımsız olarak kullanabilir. Bu, her
servisin kendi veri tabanına sahip olmasını veya belirli bir veri
yönetim sistemiyle çalışmasını sağlar.
Mikroservis
Mimarisi ve Monolitik Mimarinin Karşılaştırılması
Monolitik
Mimari: Tüm uygulama tek bir kod tabanında geliştirilir ve
tek bir yapı olarak dağıtılır. Bu, küçük uygulamalar için
uygun olabilir ancak uygulama büyüdükçe güncelleme, hata
ayıklama ve dağıtım zorlaşır.
Mikroservis
Mimari: Uygulama, birbirinden bağımsız çalışan
mikroservislere bölünür. Her servis bağımsız olarak
yönetildiği için ölçeklendirme, bakım ve hata ayıklama
süreçleri daha kolaydır. Ancak, servisler arasındaki iletişim,
veri yönetimi ve sistemin gözlemlenmesi gibi ek zorluklar içerir.
Mikroservis
Mimarisi Kullanımının Avantajları
Hızlı
Geliştirme ve Dağıtım: Her mikroservisin bağımsız olarak
geliştirilip dağıtılabilmesi, geliştirme sürecini hızlandırır.
Takımlar, birbirine bağlı olmadan kendi servislerinde
çalışabilir.
Esneklik
ve Hata Toleransı: Bir mikroservis hata yapsa bile tüm
sistemin çökmesini engeller. Sorunlu servis izole edilip
düzeltilirken diğer servisler sorunsuz çalışmaya devam eder.
Teknolojik
Çeşitlilik: Her servis, işlevine en uygun teknolojiyi
kullanabilir. Örneğin, hızlı veri işleyen bir servis için
yüksek performanslı bir dil seçilebilir.
Mikroservislerin
Zorlukları
Dağıtık
Sistem Karmaşıklığı: Mikroservisler, dağıtık sistemler
olduğundan, iletişim hataları, veri tutarlılığı ve servis
koordinasyonu gibi konularda daha fazla karmaşıklık içerir.
İzleme
ve Yönetim Zorlukları: Farklı mikroservislerin izlenmesi,
hata ayıklanması ve performanslarının gözlemlenmesi daha
zorlayıcıdır. Gözlemlenebilirlik için özel araçlar ve
stratejiler gereklidir.
Servis
İçi İletişim Yükü: Mikroservisler arasındaki iletişim
genellikle API’ler aracılığıyla gerçekleşir. Bu, ağ
trafiğini artırabilir ve yanıt sürelerini uzatabilir.
Veri
Tutarlılığı: Bağımsız veri tabanları kullanıldığında,
veri tutarlılığı sağlamak için ek önlemler alınmalıdır.
Sonuç
Mikroservis
mimarisi, büyük ve karmaşık sistemler için doğru
kullanıldığında yüksek verimlilik sağlayan güçlü bir mimari
yapıdır. Doğru tasarım kalıplarının uygulanması ve
anti-pattern'lerden kaçınılması, mikroservis mimarisinin başarılı
bir şekilde kullanılmasını sağlar. Bu kitapta, mikroservis
mimarisinin temel kalıplarını, en iyi uygulamalarını ve
karşılaşılan yaygın hataları inceleyerek sizlere bu konuda
kapsamlı bir rehber sunmayı amaçladık.
Mikroservislerin
Evrimi
Mikroservis
mimarisi, yazılım geliştirme süreçlerinde yaşanan dönüşüm
ve ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkmıştır. 2000'li yılların
başlarına kadar yaygın olan monolitik yazılım mimarileri, büyük
ölçekli uygulamaların artan karmaşıklığı ve hızla değişen
piyasa taleplerine yanıt verme zorunluluğu nedeniyle yetersiz hale
gelmiştir. Bu durum, yazılım endüstrisini daha esnek,
ölçeklenebilir ve hızlı geliştirme yapmaya olanak tanıyan yeni
bir mimari arayışına itmiştir. İşte bu dönüşüm sürecinde
mikroservis mimarisi doğmuş ve hızla kabul görmüştür.
Monolitik
Mimari ile Başlangıç
Monolitik
mimari, başlangıçta küçük ve orta ölçekli uygulamalar için
oldukça verimliydi. Tüm uygulamanın tek bir kod tabanında
bulunduğu bu yapı, geliştirme ve dağıtım süreçlerini
sadeleştiriyor ve küçük ekipler için oldukça avantajlı
olabiliyordu. Ancak, uygulama büyüdükçe ve yeni özellikler
eklendikçe, monolitik mimarinin dezavantajları da ortaya çıkmaya
başladı:
Bağımsız
Dağıtım Zorluğu: Monolitik mimaride tüm kod tabanı tek bir
yapı olarak dağıtıldığından, bir özellikte yapılan
değişiklikler tüm sistemi etkileyebiliyordu. Küçük bir
güncelleme bile tüm uygulamanın yeniden dağıtılmasını
gerektiriyordu.
Kod
Karmaşıklığı: Uygulamanın büyümesiyle kod karmaşıklığı
artıyor ve hata ayıklama zorlaşıyordu. Takımlar, kod tabanında
bağımsız çalışmakta zorlanıyor ve geliştirme süreci
yavaşlıyordu.
Ölçekleme
Sorunları: Monolitik bir yapı, tüm bileşenleriyle birlikte
ölçeklenmek zorunda kalıyordu. Bu, yüksek kaynak tüketimine
neden oluyor ve maliyetleri artırıyordu.
Hizmet
Yönelimli Mimariye (SOA) Geçiş
Monolitik
mimarinin bu zorluklarını aşmak için 2000'li yıllarda Hizmet
Yönelimli Mimari (Service-Oriented Architecture - SOA) ortaya çıktı.
SOA, yazılımı birbirinden bağımsız hizmetler olarak tanımlayan
bir yaklaşım getirerek, monolitik yapının sınırlamalarını
aşmayı hedefliyordu. SOA, hizmetlerin birbirine bağlı olmadan
çalışabilmesi için belirli protokoller (SOAP, WSDL) ve mesajlaşma
sistemleri kullanıyordu. Bu yaklaşım, mikroservislere geçişin
ilk adımlarını oluşturdu ancak kendi içerisinde bazı
kısıtlamalar ve zorluklar barındırıyordu:
Karmaşık
Entegrasyon ve Mesajlaşma: SOA, genellikle merkezi bir
"Enterprise Service Bus" (ESB) kullanıyordu ve bu
entegrasyon sürecini karmaşık hale getiriyordu. ESB, tek hata
noktası olabiliyor ve sistemi yavaşlatıyordu.
Bağımsızlık
Eksikliği: SOA, bağımsız servisler fikrini benimsese de
uygulama bağımsızlığında mikroservisler kadar başarılı
değildi. Bağımlı sistemler, hata dayanıklılığını ve hızını
sınırlıyordu.
Mikroservislerin
Doğuşu
SOA'nin
sağladığı avantajlara rağmen, karmaşıklığı ve bazı
sınırlamaları yazılım dünyasında daha esnek bir yaklaşıma
olan ihtiyacı artırdı. Mikroservis mimarisi, SOA'nin eksiklerini
gidererek bağımsız servislerin daha kolay yönetilmesini sağladı.
Netflix, Amazon gibi teknoloji devleri, mikroservis mimarisini
kullanarak bu alanda öncülük yaptılar ve mikroservislerin
popülaritesi hızla yayıldı.
Mikroservis
mimarisinin ortaya çıkışında şu gelişmeler etkili oldu:
Bağımsız
Dağıtım ve Geliştirme: Mikroservisler, her bir bileşenin
bağımsız olarak geliştirilip dağıtılabilmesini sağlayarak
monolitik mimarinin zorluklarını aştı.
Teknolojik
Çeşitlilik: Mikroservisler, her bir servisin bağımsız
geliştirilmesini sağladığından farklı teknolojilerin bir arada
kullanılabilmesine olanak tanıdı. Bu esneklik, sistemin
ihtiyaçlarına uygun teknolojilerin seçilmesini kolaylaştırdı.
Çevik
(Agile) ve DevOps Pratikleri: Çevik yazılım geliştirme ve
DevOps pratiklerinin yükselişi, küçük ve bağımsız ekiplerin
hızlı bir şekilde üretim yapmalarını gerektirdi.
Mikroservisler, çevik ve DevOps uyumlu bir yapı sunarak bu
ihtiyaca cevap verdi.
Bulut
Teknolojilerinin Yükselişi: Bulut tabanlı altyapılar,
mikroservislerin hızlıca ölçeklenebilmesini sağladı. Bu, küçük
servislerin kolayca dağıtılabilmesini ve gerektiğinde
büyütülmesini mümkün kıldı.
Mikroservis
Mimarisi Bugün
Günümüzde
mikroservisler, büyük ve karmaşık uygulamalar geliştiren birçok
şirket için vazgeçilmez hale gelmiştir. Özellikle hızla değişen
müşteri taleplerine yanıt verebilmek, yeni özellikleri hızlı
bir şekilde sunabilmek ve yüksek performanslı sistemler
oluşturabilmek için mikroservis mimarisi tercih edilmektedir.
Mikroservisler aynı zamanda konteyner teknolojileri (Docker,
Kubernetes) ve bulut çözümleri ile birleşerek daha da güçlü
hale gelmiştir.
Mikroservislerin
Geleceği
Mikroservis
mimarisi gelişmeye ve yeni teknolojilerle birleşerek daha güçlü
hale gelmeye devam etmektedir. Servis Mesh
teknolojileri, mikroservislerin yönetimini ve gözlemlenebilirliğini
daha kolay hale getirirken; Event-Driven Architecture
gibi yeni yaklaşımlar da mikroservis dünyasına yenilikler
katmaktadır.
Mikroservisler,
doğru kalıplarla uygulandığında, modern yazılım projelerinde
hız, esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlamaya devam edecektir. Bu
kitap, mikroservislerin tarihsel gelişiminden, bugünkü konumuna ve
gelecekteki potansiyeline kadar geniş bir yelpazede bilgi sunmayı
amaçlamaktadır.
Neden
Mikroservisler?
Mikroservisler,
büyük ve karmaşık yazılım projelerinin daha hızlı, esnek ve
sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesi ve yönetilmesi
ihtiyacından doğmuştur. Geleneksel monolitik mimarilerin
sınırlamalarını aşmak ve modern yazılım geliştirme
süreçlerine uyum sağlamak isteyen birçok şirket, mikroservis
mimarisine geçiş yaparak projelerinde önemli avantajlar elde
etmiştir. Peki, neden mikroservisler tercih ediliyor? İşte
mikroservisleri cazip kılan başlıca sebepler:
1.
Bağımsız Geliştirme ve Dağıtım
Mikroservisler,
her bir bileşenin bağımsız bir şekilde geliştirilmesine ve
dağıtılmasına olanak tanır. Bu sayede, bir servis üzerinde
yapılan değişiklikler diğer servisleri etkilemeden uygulanabilir
ve güncellemeler hızlı bir şekilde canlıya alınabilir. Bu
özellik, özellikle büyük yazılım projelerinde verimlilik ve hız
sağlar. Takımlar, bağımsız mikroservislerde paralel olarak
çalışabilir, böylece projelerin geliştirme süreci daha çevik
hale gelir.
2.
Ölçeklenebilirlik
Mikroservisler,
sistemin belirli bölümlerini ihtiyaca göre bağımsız olarak
ölçekleyebilme imkanı sunar. Örneğin, yüksek işlem kapasitesi
gerektiren bir servis yalnızca kendisi ölçeklendirilebilir, bu da
kaynakların verimli kullanılmasını sağlar. Monolitik bir yapıda
tüm sistemin ölçeklenmesi gerekirken, mikroservislerde yalnızca
ihtiyaca göre ölçeklendirme yapılması maliyetleri azaltır ve
performansı artırır.
3.
Teknoloji Çeşitliliği ve Esneklik
Mikroservis
mimarisi, her bir servisin farklı teknolojilerle geliştirilmesine
olanak tanır. Bu esneklik sayesinde, her bir mikroservis kendi
ihtiyacına uygun dil, framework veya veritabanı teknolojisini
kullanabilir. Örneğin, bir servis Python ile geliştirilirken bir
diğeri Java ile yazılabilir. Bu, her bileşen için en uygun
teknolojiyi seçme esnekliği sunar ve teknoloji yeniliklerine uyum
sağlama sürecini hızlandırır.
4.
Gelişmiş Hata Toleransı ve Dayanıklılık
Mikroservis
mimarisinde, her bir servis bağımsız olarak çalıştığından,
bir serviste meydana gelen hata tüm sistemi etkilemez. Bu yapı,
sistemin genel dayanıklılığını artırır. Örneğin, ödeme
sistemi gibi kritik bir serviste yaşanan bir hata, kullanıcı
arayüzü ya da envanter sistemi gibi diğer bileşenlerin
çalışmasını engellemez. Bu özellik, sistemin daha güvenilir ve
hatalara karşı daha dirençli olmasını sağlar.
5.
Hızlı Piyasa Geri Bildirimi ve Yenilikçi Ürün Geliştirme
Mikroservisler,
çevik yazılım geliştirme süreçleriyle uyumludur ve hızlı
değişiklik yapabilme imkanı sunar. Yeni bir özellik ya da
iyileştirme yapmak istediğinizde, bu değişikliği yalnızca
ilgili mikroservis üzerinde yaparak hızlı bir şekilde canlıya
alabilirsiniz. Bu, müşteri geri bildirimlerine hızlı yanıt
verebilmeyi ve rekabette öne geçmeyi sağlar.
6.
Takım Bağımsızlığı ve Sorumluluk Bilinci
Mikroservis
mimarisi, takımların birbirinden bağımsız çalışmasını
destekler. Her bir mikroservis, küçük bir takımın sorumluluğunda
olduğundan, takımların sorumluluk bilinci ve sahiplenme duygusu
artar. Bu bağımsızlık, işbirliğini ve takım verimliliğini
artırırken, ekiplerin kendi servislerinin performansından daha
fazla sorumlu hissetmelerini sağlar.
7.
Bakım ve Güncelleme Kolaylığı
Mikroservislerin
bağımsız yapısı, bakım ve güncellemelerin daha kolay
yapılmasını sağlar. Bir mikroservisin güncellenmesi ya da
değiştirilmesi gerektiğinde, yalnızca o servis üzerinde işlem
yapılır ve tüm sistemin etkilenmesi engellenir. Bu, özellikle
büyük yazılım projelerinde bakım sürecini hızlandırır ve
teknik borcu azaltır.
8.
İş Süreçlerine Uyum ve Domain-Driven Design (DDD) ile Uyumluluk
Mikroservisler,
iş süreçleri ve domain’ler etrafında yapılandırılabilir.
Domain-Driven Design (DDD) ilkelerine uygun olarak, her mikroservis
belirli bir iş sürecini ya da domain’i kapsayabilir. Bu sayede,
sistem iş ihtiyaçlarına göre organize edilir ve daha
yönetilebilir hale gelir.
9.
Gelişmiş Gözlemlenebilirlik ve İzlenebilirlik
Mikroservis
mimarisi, her bir servisin bağımsız olarak gözlemlenmesini ve
izlenmesini sağlar. Servisler arası iletişimi ve performansı
analiz eden izleme araçları ile mikroservislerin sağlığı,
performansı ve kullanım durumu sürekli izlenebilir. Bu, hata
ayıklama süreçlerini hızlandırır ve sistemin genel durumunu
anlamayı kolaylaştırır.
10.
Geleceğe Dönük ve Modüler Yapı
Mikroservisler,
sistemlerin zamanla büyümesi ve yeni teknolojilere uyum sağlaması
açısından esnek bir yapı sunar. Her bir bileşenin modüler
olması, değişen iş gereksinimlerine ve piyasa taleplerine hızlıca
uyum sağlama imkanı tanır. Gelecekte sistemin bir kısmında köklü
bir değişiklik gerektiğinde, bu değişiklik yalnızca ilgili
mikroserviste yapılabilir.
Mikroservislerin
Avantajları ve Kullanım Alanları
Mikroservis
mimarisi, özellikle büyük ve sürekli değişim gerektiren yazılım
projelerinde büyük fayda sağlamaktadır. E-ticaret, sosyal medya,
finans ve sağlık gibi sektörlerde mikroservislerin sunduğu
esneklik ve ölçeklenebilirlik, hızla değişen kullanıcı
ihtiyaçlarına cevap vermek açısından büyük avantajlar sunar.
Hız, esneklik, bağımsız geliştirme ve hata toleransı gibi
özellikleri sayesinde mikroservisler, birçok işletmenin yazılım
geliştirme stratejisinde önemli bir yer edinmiştir.
Sonuç
Mikroservis
mimarisi, modern yazılım projelerinin karşılaştığı birçok
soruna çözüm sunar. Doğru kalıplarla uygulandığında,
projelerin verimliliğini ve sürdürülebilirliğini artırır.
Ancak, her proje için uygun olmayabilir. Mikroservisleri tercih
etmeden önce sistemin ihtiyaçlarını, takımların kapasitesini ve
olası zorlukları dikkatle değerlendirmek gerekir. Bu kitapta,
mikroservislerin avantajlarını, en iyi uygulamalarını ve yaygın
hatalarını inceleyerek bu mimariyi projelerinize nasıl entegre
edebileceğinizi detaylı bir şekilde ele alacağız.
Bağımsız
Dağıtım ve Geliştirme
Bağımsız
dağıtım ve geliştirme, mikroservis mimarisinin en önemli
özelliklerinden biridir. Bu özellik, bir uygulamanın her bir
mikroservisinin birbirinden bağımsız olarak geliştirilebilmesini,
test edilebilmesini ve dağıtılabilmesini sağlar. Böylece, bir
mikroserviste yapılan değişiklik ya da güncelleme, diğer
mikroservisleri veya sistemin genel işleyişini etkilemeden
uygulanabilir. Bu bağımsızlık, mikroservis mimarisinin hız,
esneklik ve verimlilik açısından avantajlarını doğrudan
destekler.
Bağımsız
Dağıtım ve Geliştirmenin Sağladığı Avantajlar
Geliştirme
Hızını Artırır
Her
bir mikroservis bağımsız bir ekip tarafından geliştirilip
dağıtılabilir. Bu, büyük ekiplerin iş yükünü dağıtarak,
geliştirme sürecini hızlandırır. Bir ekip, bir mikroservis
üzerinde çalışırken diğer ekipler kendi mikroservisleri
üzerinde paralel olarak ilerleyebilir. Böylece, işlerin beklemeye
alınması veya birbirine bağımlı hale gelmesi riski azaltılmış
olur.
Dağıtım
Esnekliği Sağlar
Her
mikroservisin bağımsız olarak dağıtılabilmesi, güncellemelerin
hızlı ve sorunsuz bir şekilde yapılmasına olanak tanır.
Örneğin, yalnızca bir mikroserviste değişiklik yapmak
gerekiyorsa, tüm uygulamanın yeniden dağıtılmasına gerek
kalmadan yalnızca o mikroservis güncellenebilir. Bu esneklik,
sistemin genel işleyişini kesintiye uğratmadan, yeni özelliklerin
hızla canlıya alınmasını sağlar.
Hata
İzolasyonu ve Sorun Giderme Kolaylığı
Bir
mikroserviste yaşanan sorun, diğer mikroservisleri etkilemez. Bu,
hata izolasyonu açısından büyük bir avantaj sağlar. Örneğin,
yalnızca sipariş yönetimi yapan bir mikroserviste hata meydana
geldiğinde, bu hatanın yalnızca ilgili servis içinde giderilmesi
gerekir ve diğer servislerin işleyişi kesintiye uğramaz. Bu
izolasyon, sorunların daha hızlı bulunup çözülmesine yardımcı
olur.
Farklı
Yayınlama Stratejileri
Bağımsız
dağıtım, farklı mikroservisler için farklı dağıtım
stratejileri uygulanabilmesini sağlar. Örneğin, bir mikroservis
yeni özellikleri kontrollü olarak dağıtmak için canary
release veya blue-green deployment gibi
stratejiler kullanabilirken, diğer mikroservisler klasik dağıtım
yöntemleriyle güncellenebilir. Bu stratejiler, özellikle yeni
özelliklerin kontrollü olarak test edilmesini sağlar.
Çevik
(Agile) Geliştirme ile Uyum
Mikroservislerin
bağımsız olarak geliştirilmesi, çevik geliştirme prensipleri
ile mükemmel bir uyum gösterir. Her mikroservisin bağımsız
olarak geliştirilmesi, sprint sonlarında sürekli yeni özellikler
yayınlayabilme imkanı sunar. Bu da müşteri geri bildirimlerine
daha hızlı yanıt verebilmek ve değişen gereksinimlere kolayca
uyum sağlamak anlamına gelir.
Teknoloji
ve Dil Bağımsızlığı
Bağımsız
geliştirme sayesinde, her mikroservis için en uygun teknoloji,
programlama dili ya da veri yönetim sistemi seçilebilir. Örneğin,
bir mikroservis yoğun veri işleme gerektirdiğinde, performans
açısından en uygun olan dil ya da framework kullanılabilir. Bu
bağımsızlık, sistem genelinde teknoloji çeşitliliğini
artırarak daha esnek bir yapı sunar.
Bağımsız
Dağıtım ve Geliştirmenin Uygulanmasındaki Zorluklar
Bağımsız
dağıtım ve geliştirme avantajlar sunsa da, bu yapı bazı teknik
ve operasyonel zorlukları da beraberinde getirir:
Dağıtık
Sistem Yönetimi
Mikroservislerin
bağımsız olarak yönetilmesi, dağıtık sistem yönetimini
zorlaştırır. Her bir servisin bağımsız dağıtılması ve
izlenmesi gerektiğinden, sistemin genel gözlemlenebilirliği için
gelişmiş izleme ve yönetim araçları kullanmak önemlidir.
Test
Etme Karmaşıklığı
Bağımsız
dağıtım, her bir mikroservisin bağımsız olarak test edilmesini
gerektirir. Ancak, sistemin tüm bileşenlerinin uyum içinde
çalıştığından emin olmak için entegrasyon testleri
de önemlidir. Mikroservisler arası entegrasyonu ve uyumluluğu
test etmek, monolitik yapılara göre daha karmaşık ve zaman alıcı
olabilir.
Bağımlılık
Yönetimi
Her
ne kadar mikroservisler bağımsız olsa da, bazı durumlarda
birbirine bağımlı olabilir. Örneğin, bir mikroservis diğerinden
veri almak zorunda olduğunda, bağımlılıklar oluşur. Bu
durumda, bağımlılıkların dikkatlice yönetilmesi ve sistemin
sağlıklı çalışabilmesi için bağımlı servislerin dağıtım
süreçlerinin koordinasyonuna ihtiyaç duyulur.
Servis
İçi İletişim ve Veritabanı Yönetimi
Mikroservislerin
birbirinden bağımsız veri yönetim sistemleri olabilir. Bu
bağımsızlık, veri tutarlılığı sağlama açısından
karmaşıklık yaratabilir. Ayrıca, mikroservisler arası iletişim
(senkron veya asenkron) sistemin performansını etkileyebilir ve
iletişim gecikmelerine yol açabilir.
Bağımsız
Dağıtım ve Geliştirmenin Sağlanması İçin Gereken Araçlar ve
Teknikler
Bağımsız
dağıtımı ve geliştirmeyi kolaylaştırmak için çeşitli
araçlar ve teknikler kullanılabilir:
CI/CD
Araçları: Her mikroservis için bağımsız bir sürekli
entegrasyon ve sürekli dağıtım (CI/CD) hattı kurmak,
güncellemelerin hızlı ve sorunsuz yapılmasını sağlar.
Jenkins, GitLab CI/CD, CircleCI gibi araçlar bu süreçte yaygın
olarak kullanılır.
Container
Orchestration: Docker ve Kubernetes gibi araçlar,
mikroservislerin dağıtım ve yönetim süreçlerini kolaylaştırır.
Her servisin bağımsız olarak kapsüllenmesi ve yönetilmesi,
dağıtım sürecini sadeleştirir.
Servis
Mesh: Servisler arası iletişimi yönetmek ve güvenlik
politikalarını uygulamak için servis mesh teknolojileri (örneğin,
Istio veya Linkerd) kullanılabilir. Bu, bağımsız dağıtımın
daha güvenli ve stabil hale gelmesini sağlar.
Sonuç
Bağımsız
dağıtım ve geliştirme, mikroservis mimarisinin sağladığı en
büyük avantajlardan biridir ve sistemin hızla değişen
gereksinimlere uyum sağlamasını mümkün kılar. Ancak, bu yapıyı
etkin bir şekilde uygulamak için gelişmiş yönetim, test ve
izleme stratejileri geliştirmek önemlidir. Bu kitap boyunca,
bağımsız dağıtım ve geliştirme sürecinin nasıl etkin bir
şekilde sağlanabileceğini ve karşılaşılan zorlukların nasıl
aşılabileceğini detaylı olarak inceleyeceğiz.
Küçük,
Tek İşlevli Servisler
Mikroservis
mimarisinin temel prensiplerinden biri, her bir servisin belirli bir
işlevi veya iş sürecini yerine getiren, küçük ve odaklanmış
bir yapıda olmasıdır. Bu prensip, uygulamanın karmaşıklığını
azaltarak her servisin net bir amaca hizmet etmesini sağlar. Küçük,
tek işlevli servisler, mikroservislerin anlaşılır, test
edilebilir ve yönetilebilir olmasını kolaylaştırır. Bu sayede,
her servis belirli bir görevi yerine getirirken, tüm sistem daha
esnek ve uyumlu bir yapıya kavuşur.
Küçük
ve Tek İşlevli Servislerin Özellikleri
Odaklanmış
Fonksiyonellik
Her
mikroservis, belirli bir işlevi ya da görevi gerçekleştirmeye
odaklanır. Örneğin, bir mikroservis yalnızca kullanıcı
yönetimiyle ilgilenirken, başka bir servis yalnızca ödeme
işlemlerini yürütür. Bu şekilde odaklanmış servisler, tek bir
sorumluluğa sahip olduklarından daha az karmaşıktır ve sistemin
işlevselliğini daha açık hale getirir.
Kolay
Anlaşılabilirlik ve Test Edilebilirlik
Tek
işlevli servisler, daha basit yapıda oldukları için anlaşılması
ve test edilmesi daha kolaydır. Her bir servisin sınırları
belirgin olduğu için, test senaryoları net olarak tanımlanabilir.
Bu da yazılım geliştiriciler için hata ayıklama ve test
süreçlerini sadeleştirir.
Bağımsız
Geliştirme ve Dağıtım
Tek
bir işlevi yerine getiren küçük servisler, diğer
mikroservislerden bağımsız olarak geliştirilebilir ve
dağıtılabilir. Bu sayede, herhangi bir serviste yapılan
değişiklik, tüm sistemi etkilemez. Böylece, hızlı geliştirme
ve bağımsız dağıtım süreçleri desteklenmiş olur.
Kapsamlı
Ölçeklenebilirlik
Küçük
ve tek işlevli servisler, yalnızca ihtiyaç duyulan bölümlerin
ölçeklenebilmesini sağlar. Örneğin, ödeme servisi yoğun bir
işlem hacmine sahipse yalnızca o servisin ölçeklenmesi yeterli
olacaktır. Bu, kaynakların verimli kullanılmasını ve
maliyetlerin optimize edilmesini sağlar.
Kolayca
Değiştirilebilir ve Geliştirilebilir
Mikroservisler
küçük ve belirli bir işleve odaklandıkları için, gerektiğinde
yeni bir işlev eklemek veya mevcut bir işlevi değiştirmek daha
kolaydır. Örneğin, yalnızca ürün kataloğuyla ilgilenen bir
mikroserviste, yeni ürün türleriyle ilgili değişiklikler yapmak
diğer servislere dokunmadan gerçekleştirilebilir.
Küçük,
Tek İşlevli Servislerin Uygulanmasının Avantajları
Sadeleştirilmiş
Geliştirme Süreci
Mikroservislerin
küçük ve tek işlevli olması, her servisin sade bir yapıya
sahip olmasını sağlar. Bu, geliştiricilerin servislerde daha
hızlı değişiklik yapabilmesine ve kodun anlaşılabilirliğinin
yüksek olmasına katkıda bulunur.
Bakım
Kolaylığı ve Düşük Teknik Borç
Tek
işlevli servisler daha küçük kod tabanlarına sahip
olduklarından, bakım süreçleri daha kolaydır. Teknik borç
oranı düşük tutulur, çünkü her servis odaklı bir şekilde
yapılandırılmıştır ve gereksiz karmaşıklık içermemektedir.
Sistem
Performansının Artması
Küçük
ve bağımsız servisler, sistemin performansını artırır.
Gerektiğinde belirli bir servisin güncellenmesi veya optimize
edilmesi kolaydır. Örneğin, yalnızca raporlama servisini
performans açısından iyileştirerek, tüm sistemi yeniden
yapılandırmadan kullanıcı deneyimini artırabilirsiniz.
Daha
İyi Sorumluluk Ayrımı ve Sahiplenme
Küçük,
tek işlevli servisler, takımların sorumlulukları net bir şekilde
belirlemesini sağlar. Her takım, belirli bir servisin
geliştirilmesinden sorumlu olduğunda, o servisin geliştirilmesi
ve bakımında daha fazla sahiplenme duygusu hisseder. Bu da takım
verimliliğini ve iş kalitesini artırır.
Küçük,
Tek İşlevli Servislerin Uygulamasında Karşılaşılan Zorluklar
Küçük
ve tek işlevli servislerin uygulanması çeşitli avantajlar sunsa
da, bazı zorluklarla da karşılaşılabilir:
Servis
Çoğalması ve Yönetim Karmaşıklığı
Çok
sayıda küçük servis oluşturulduğunda, her bir servisi
yönetmek, dağıtmak ve izlemek zorlayıcı olabilir. Bu durum,
özellikle büyük bir mikroservis mimarisi kurarken servislerin
entegrasyonu, gözlemlenebilirliği ve hata yönetimi açısından
ekstra çaba gerektirir.
İletişim
Maliyetleri
Küçük
servislerin birbirleriyle iletişim kurması gerektiğinde,
servisler arası iletişim maliyeti artabilir. Servisler arası veri
aktarımı, ağ gecikmeleri ve güvenlik gereksinimleri, sistemin
performansını etkileyebilir ve bu iletişimin optimize edilmesi
gerekir.
Dağıtık
Veri Yönetimi
Her
mikroservisin kendi veri tabanını kullanması önerilen bir
uygulamadır. Ancak, küçük servislerde veri tutarlılığını
sağlamak ve veri yönetimini kontrol altında tutmak zorlayıcı
olabilir. Özellikle tutarlı veri gereksinimi olduğunda, veri
senkronizasyonu ve veri tutarlılığı zorluk çıkarabilir.
Versiyonlama
ve Uyum Sorunları
Mikroservislerin
bağımsız olarak güncellenmesi, versiyonlama ve uyumluluk
sorunlarına yol açabilir. Her servisin bağımsız güncellenmesi
esnasında, servisler arası uyumu korumak için versiyonlama ve API
yönetimi konularında dikkatli olunmalıdır.
Küçük,
Tek İşlevli Servislerin Uygulanması İçin İpuçları
Sonuç
Küçük,
tek işlevli servisler, mikroservis mimarisinin temel yapı
taşlarından biridir ve sistemin anlaşılır, esnek ve
yönetilebilir olmasını sağlar. Bu yaklaşım, her servisin
yalnızca belirli bir işlevi yerine getirmesini sağlayarak
geliştirme, bakım ve ölçeklenebilirlik süreçlerini büyük
ölçüde kolaylaştırır. Ancak, bu prensibi etkin bir şekilde
uygulamak için yönetim, iletişim ve veri tutarlılığı
konularında dikkatli stratejiler geliştirmek gereklidir.
Otonom
Takımlar ve Organizasyonel Yapı
Mikroservis
mimarisi, yalnızca teknik bir yapı değil, aynı zamanda
organizasyonel bir dönüşüm gerektirir. Bu yaklaşım, ekiplerin
bağımsız ve otonom bir şekilde çalışabilmesini sağlayan bir
organizasyonel yapıyı destekler. Mikroservis mimarisiyle çalışmak
için her mikroservisin geliştirilmesinden ve yönetiminden sorumlu
olan bağımsız takımlar oluşturulması kritik önem taşır. Bu
tür otonom takımlar, kendi görev alanlarına odaklanarak hızlı,
esnek ve verimli bir çalışma yapısına katkı sağlar.
Otonom
Takımların Özellikleri
Bağımsız
Sorumluluk ve Sahiplenme
Otonom
takımlar, belirli bir mikroservisin geliştirilmesi, bakımı ve
operasyonel süreçlerinden tamamen sorumludur. Bu, her takımın
yalnızca kendi servislerinden sorumlu olduğu anlamına gelir.
Böylece, her takım kendi servisi üzerinde tam bir sahiplenme
duygusu geliştirir.
Disiplinlerarası
Yapı
Her
bir otonom takım, yazılım geliştiricileri, test mühendisleri,
DevOps uzmanları gibi farklı disiplinlerden gelen üyelerden
oluşur. Bu yapı, takımın gerekli tüm becerilere sahip olmasını
sağlayarak, dış birimlere bağımlılığı azaltır ve hızlı
aksiyon alabilme yeteneğini artırır.
Kendi
Başına Karar Verebilme Yetisi
Otonom
takımlar, kendi geliştirme süreçleri, araç seçimleri, dağıtım
stratejileri gibi konularda kendi kararlarını alabilir. Bu, her
takımın çevik bir şekilde çalışmasına ve ihtiyaçlarına
göre en uygun çözümleri geliştirmesine olanak tanır.
Hızlı
Geri Bildirim ve Adaptasyon
Her
takım, kendi mikroservisinde yapılan değişikliklerin sonuçlarını
hızlıca gözlemleyebilir. Bu geri bildirim döngüsü, takımların
yeniliklere hızlı adapte olmasını sağlar. Gerektiğinde
değişiklik yaparak müşteri geri bildirimlerine daha hızlı
yanıt verebilirler.
Mikroservis
Mimarisi İçin Organizasyonel Yapının Önemi
Mikroservis
mimarisi, organizasyonel yapıyla doğrudan ilişkilidir. Conway
Yasası’na göre, bir organizasyonun yapısı, ürettiği yazılımın
yapısını etkiler. Bu bağlamda, mikroservis mimarisini etkin bir
şekilde uygulamak isteyen organizasyonların da yapılarını otonom
takımlar oluşturacak şekilde yeniden düzenlemeleri gerekebilir.
Bu yapı sayesinde, her takım kendi mikroservislerinden sorumlu
olacak ve mikroservislerin bağımsız geliştirilmesi mümkün hale
gelecektir.
Otonom
Takımların Avantajları
Hız
ve Çeviklik
Otonom
takımlar, bağımsız oldukları için kararlarını hızlı bir
şekilde alabilir ve uygulayabilir. Bu da mikroservislerin
geliştirilme sürecini hızlandırır. Büyük kararlar almak için
onay beklemek zorunda kalmayan takımlar, hızlı bir şekilde ürün
geliştirebilirler.
Yenilikçi
Çözümler Üretebilme
Takımların
kendi mikroservisleri üzerinde tam kontrol sahibi olmaları, her
takımın daha özgün ve yaratıcı çözümler üretmesine olanak
tanır. Kendi ihtiyaçlarına en uygun araçları seçme esnekliğine
sahip olduklarından, yenilikçi çözümler geliştirebilirler.
Motivasyon
ve Sahiplenme
Otonom
bir şekilde çalışan takımlar, sorumluluğu ve sahiplenme
duygusunu daha yoğun hisseder. Bu durum, takım motivasyonunu
artırır ve takım üyelerinin işlerine daha bağlı
hissetmelerini sağlar. Bu bağlılık, iş kalitesine ve müşteri
memnuniyetine olumlu katkıda bulunur.
Daha
Etkin Sorun Giderme ve Bakım
Takımlar
kendi servislerinden sorumlu oldukları için, servislerinde ortaya
çıkan sorunları hızlıca tespit edip çözebilirler. Merkezi bir
bakım ekibine bağımlı olmadan kendi sorunlarını
giderebilmeleri, uygulamanın genel performansını ve
güvenilirliğini artırır.
Müşteri
Geri Bildirimlerine Hızlı Yanıt Verme
Otonom
takımlar, müşteri geri bildirimlerine hızlı yanıt verebilir ve
ürünlerinde gerekli güncellemeleri yapabilir. Bu çeviklik,
müşteri beklentilerini daha hızlı karşılayabilmelerine olanak
tanır.
Otonom
Takımları Yönetirken Karşılaşılan Zorluklar
Otonom
takımlar, birçok avantaj sunsa da, bu yapıyı yönetirken
karşılaşılabilecek bazı zorluklar vardır:
Takımlar
Arası Koordinasyon
Otonom
takımlar bağımsız hareket etse de, büyük bir projenin farklı
mikroservisler arasında entegrasyon gerektirmesi kaçınılmazdır.
Takımlar arası koordinasyonu sağlamak, sistem genelinde uyumlu
bir yapı oluşturmak için önemlidir. Bu koordinasyonun
sağlanmaması, sistem uyumsuzluklarına yol açabilir.
Standartların
ve Uyumun Sağlanması
Her
takım bağımsız olarak karar alabilir, ancak organizasyonun
genelinde bazı standartların belirlenmesi gereklidir. Aksi halde,
çok farklı teknolojiler ve uygulamalar nedeniyle, sistem yönetimi
ve bakımı zorlaşabilir. Örneğin, kodlama standartları,
güvenlik politikaları gibi genel standartlar belirlenmelidir.
Bağımlılıklar
ve Entegrasyon Zorlukları
Mikroservisler
arasındaki bağımlılıklar arttıkça, entegrasyon zorlukları da
ortaya çıkar. Otonom bir takım bir güncelleme yaptığında, bu
değişikliğin diğer mikroservisleri nasıl etkileyeceği dikkatle
değerlendirilmelidir. Bu nedenle, entegrasyon testleri ve API
uyumluluğu yönetimi önem kazanır.
Takımlar
Arası Bilgi Paylaşımı
Otonom
takımlar birbirinden bağımsız çalışırken, birbirlerinden
öğrendiklerini paylaşmaları önemlidir. Aksi halde, aynı
sorunları çözen ve aynı hatalardan ders alan takımlar arasında
bilgi paylaşımı eksikliği ortaya çıkabilir.
Otonom
Takımların Etkin Yönetimi İçin İpuçları
Takımlar
Arası İletişimi Destekleyin
Takımlar
arası iletişimi artırmak için düzenli toplantılar ve bilgi
paylaşım oturumları organize edilebilir. Bu, takımlar arasında
işbirliği ve deneyim paylaşımını teşvik eder.
Standartlar
Belirleyin
Güvenlik,
izleme, kodlama standartları gibi konularda organizasyon genelinde
uygulanacak bazı temel standartlar belirleyin. Bu, otonom
takımların kendi alanlarında çalışırken ortak bir kalite
düzeyini korumalarını sağlar.
Bağımlılık
Yönetimi ve Entegrasyon Testleri Kurun
Mikroservislerin
entegrasyonunu ve bağımlılıklarını yönetmek için entegrasyon
testleri ve API sürüm yönetimi yapılarından yararlanın. Bu,
sistemin uyumlu çalışmasını sağlarken takımlar arası
bağımlılıkların yönetilmesine yardımcı olur.
Öz-Yönetim
ve Sorumluluk Bilinci Aşılayın
Otonom
takımlara güven duyarak, kendi kararlarını almaları ve
sorumluluklarını üstlenmeleri için teşvik edin. Bu, takım
üyelerinin işlerini sahiplenmesini artırır ve bağımsızlık
duygusunu güçlendirir.
Destekleyici
Liderlik ve Koçluk Sağlayın
Otonom
takımların bağımsız çalışmasını destekleyecek liderlik
anlayışı benimseyin. Liderler, takımların önünü açmalı ve
gerektiğinde rehberlik sağlayarak takımın potansiyelini ortaya
çıkarmalıdır.
Sonuç
Otonom
takımlar ve organizasyonel yapı, mikroservis mimarisinin başarısı
için kritik bir bileşendir. Her takımın belirli bir
mikroservisten sorumlu olduğu bu yapı, hızlı geliştirme, yüksek
sahiplenme ve esneklik avantajlarını beraberinde getirir. Ancak,
takımlar arası koordinasyon, standartların belirlenmesi ve bilgi
paylaşımı gibi unsurları yönetmek de önemlidir. Bu kitapta,
otonom takımların oluşturulması ve yönetilmesi konusunda en iyi
uygulamaları ve karşılaşılan zorlukları ele alarak, mikroservis
mimarisini daha etkili bir şekilde uygulamanıza yardımcı
olacağız.
3.
Mikroservis Tasarım Kalıpları
Mikroservis
mimarisi, her bir servisin bağımsız çalışabilmesi, kolay
ölçeklenebilmesi ve sistem genelinde uyumlu bir yapıya sahip
olması için çeşitli tasarım kalıpları içerir. Bu kalıplar,
mikroservislerin yönetiminden veri akışına, iletişimden
dayanıklılığa kadar birçok alanda rehberlik sunar. Doğru
tasarım kalıplarını seçmek, mikroservislerin etkili ve verimli
çalışmasını sağlamak için kritik bir rol oynar. Bu bölümde,
mikroservislerin oluşturulması ve yönetiminde en yaygın
kullanılan tasarım kalıplarını inceleyeceğiz.
3.1
Veritabanı Tasarım Kalıpları
Veritabanı
tasarım kalıpları, her bir mikroservisin veri yönetimini
düzenleyen yapı taşlarını oluşturur. Mikroservis mimarisinde
her servisin kendi veritabanını kullanması önerilir. Bu bölümde,
veri yönetiminde kullanılan kalıplar ele alınacaktır.
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbı
Her
mikroservisin kendi veritabanına sahip olması, bağımsızlığı
artırır ve veri tutarlılığını sağlar. Bu, her servisin
yalnızca kendi verisini okumasına ve yazmasına olanak tanır.
Veritabanı
İşlem Yönetimi
Mikroservisler
arasında tutarlılığı sağlamak için çeşitli stratejiler ve
kalıplar gereklidir. Özellikle dağıtık sistemlerde işlemler ve
veri tutarlılığı konularında Saga gibi kalıplar kullanılır.
3.2
API Kompozisyon Kalıpları
API
kompozisyon kalıpları, mikroservislerin dış dünya ile nasıl
iletişim kuracağını düzenleyen yapı taşlarıdır.
Mikroservisler arası ya da müşteri ile iletişimde API’lerin
nasıl kullanılacağına dair yön gösterir.
API
Gateway
API
Gateway, mikroservislerin dış dünya ile iletişim kurmasını
sağlayan tek bir giriş noktasıdır. API Gateway, yük dengeleme,
güvenlik, veri dönüştürme gibi işlevleri yerine getirerek
mikroservisleri dış dünyadan gelen isteklerden korur.
Backend
for Frontend (BFF)
Her
bir kullanıcı arayüzü için özel olarak geliştirilmiş
backend’ler (arkayüzler) sağlar. Farklı kullanıcı gruplarına
özgü ihtiyaçları karşılamak ve performansı optimize etmek
için tercih edilir.
3.3
Veri Yönetimi Kalıpları
Veri
yönetimi kalıpları, mikroservislerin kendi veri yönetim
stratejilerini belirlerken karşılaşılan zorlukları ele alır.
Veri tutarlılığı, performans ve senkronizasyon açısından büyük
önem taşır.
CQRS
(Command Query Responsibility Segregation)
CQRS
kalıbı, veri yazma ve okuma işlemlerinin birbirinden ayrılmasını
sağlar. Bu, performansı artırır ve karmaşık işlemler için
daha uygun bir yapı oluşturur.
Event
Sourcing
Event
Sourcing, veri değişikliklerini olay bazlı olarak kaydetme
yaklaşımıdır. Bu kalıp, sistemdeki tüm değişikliklerin kayıt
altına alınmasını sağlar, böylece geçmiş olaylara dayalı
olarak sistemin durumu yeniden oluşturulabilir.
3.4
İletişim Kalıpları
İletişim
kalıpları, mikroservisler arasındaki veri ve işlem aktarımını
düzenler. İletişim senkron veya asenkron olabilir ve farklı
tasarım kalıpları ile sağlanır.
Senkron
ve Asenkron İletişim
Senkron
iletişimde, bir mikroservis diğerinden veri talep eder ve yanıt
alana kadar bekler (örneğin, HTTP REST çağrıları). Asenkron
iletişimde ise veri, mesaj sıraları veya olay tabanlı sistemler
aracılığıyla aktarılır (örneğin, Apache Kafka veya
RabbitMQ).
3.5
Dayanıklılık Kalıpları
Dayanıklılık
kalıpları, mikroservislerin hatalara ve beklenmedik durumlara karşı
dayanıklı olmasını sağlar. Bu kalıplar, sistemin performansını
ve güvenilirliğini artırmak için gereklidir.
Retry
ve Timeout
Retry
kalıbı, başarısız olan bir işlemi belirli aralıklarla yeniden
denemek için kullanılır. Timeout kalıbı ise, belirli bir süre
içinde tamamlanmayan işlemleri sonlandırarak kaynak israfını
engeller.
Sonuç
Mikroservis
tasarım kalıpları, her bir mikroservisin bağımsız, dayanıklı
ve performanslı çalışmasını sağlamak için kritik önem taşır.
Bu kalıpların doğru uygulanması, mikroservis mimarisinin
sağladığı avantajlardan tam anlamıyla yararlanılmasına olanak
tanır.
Veritabanı
Tasarım Kalıpları
Mikroservis
mimarisinde her bir servis, bağımsız olarak çalışması
gerektiğinden kendi veri tabanını yönetme yetisine sahip
olmalıdır. Bu yaklaşım, servislerin bağımsız geliştirilmesini,
ölçeklenmesini ve dağıtılmasını kolaylaştırır. Ancak
mikroservisler arasında veri tutarlılığı sağlamak, veri
yönetimini koordineli hale getirmek ve sistemin performansını
optimize etmek için çeşitli veritabanı tasarım kalıplarına
ihtiyaç duyulur. Bu bölümde, mikroservisler için en yaygın
kullanılan veritabanı tasarım kalıplarını ele alacağız.
1.
Paylaşımsız Veritabanı Kalıbı
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbı (Database per Service), her mikroservisin
kendi özel veritabanına sahip olması ilkesine dayanır. Bu kalıp,
mikroservislerin tam bağımsızlığını sağlamak ve veri üzerinde
tam kontrol sunmak için en yaygın kullanılan tasarım
kalıplarından biridir. Her bir servis yalnızca kendi verilerini
okur, yazar ve yönetir.
Avantajları:
Bağımsız
Geliştirme ve Dağıtım: Her mikroservis, kendi veritabanını
yönettiği için bağımsız olarak geliştirilip dağıtılabilir.
Ölçeklenebilirlik:
Yüksek işlem hacmine sahip servisler bağımsız ölçeklenebilir.
Güvenlik
ve Yetkilendirme: Her servis yalnızca kendi verisine
eriştiğinden güvenlik ve erişim yönetimi daha kolaydır.
Zorlukları:
Veri
Tutarlılığı: Mikroservisler arasında tutarlılığı
sağlamak zor olabilir. Verilerin farklı mikroservislerde
güncellenmesi gerektiğinde tutarlılık sorunu yaşanabilir.
Veri
Çoğaltma: Farklı mikroservislerin aynı veriye ihtiyaç
duyduğu durumlarda veri çoğaltma gerekebilir, bu da fazladan
veri yönetimi gerektirir.
2.
Veritabanı İşlem Yönetimi Kalıpları
Mikroservislerde
veritabanı işlemlerini bağımsız tutmak, sistemin performansını
artırırken veri tutarlılığı açısından zorluklar doğurur.
Veritabanı İşlem Yönetimi Kalıpları, bu sorunları
çözmek için geliştirilmiştir. Mikroservisler arasındaki veri
işlemlerini yönetmek için kullanılan başlıca kalıplar
şunlardır:
Saga
Kalıbı
Saga
Kalıbı, dağıtık işlemleri yönetmek ve mikroservisler
arasında veri tutarlılığını sağlamak için kullanılan bir
işlemler yönetimi kalıbıdır. Saga kalıbında, işlemler
bağımsız olarak çalışır ve her bir mikroservis kendi veri
güncellemelerinden sorumludur. Saga, iki temel yaklaşım içerir:
Choreography
(Koreografi): Mikroservisler birbirini doğrudan tetikleyerek iş
sırasını yönetir. Örneğin, bir servis işlemi tamamladığında
bir olay yayınlar ve bu olayı dinleyen diğer servisler kendi
işlemlerini başlatır. Koreografi, merkezi bir orkestratöre
ihtiyaç duymadan dağıtık bir yapı sağlar.
Orchestration
(Orkestrasyon): İş akışı, merkezi bir orkestratör
tarafından yönetilir. Bu orkestratör, her mikroservisin sırasıyla
çalışmasını sağlar. Orkestrasyon, süreçlerin daha kontrollü
bir şekilde ilerlemesine olanak tanır ve karmaşık iş akışlarını
yönetmek için daha uygundur.
Avantajları:
Dağıtık
Veri Tutarlılığı: Saga kalıbı, veri tutarlılığını
sağlamak için mikroservisler arasında yönetilen bir iş akışı
sunar.
Bağımsız
İşlem Yönetimi: Mikroservisler kendi işlemlerini bağımsız
olarak yönetebilir ve merkezi bir işlemler yöneticisine ihtiyaç
duymaz.
Zorlukları:
Karmaşık
İş Akışları: Karmaşık iş akışlarını yönetmek için
ek mantık gerektirir.
Hata
Yönetimi: Saga sırasında bir hata oluştuğunda tüm
işlemlerin geri alınması gerekebilir. Bu, rollback işlemleri
gerektirebilir ve sistemde ek karmaşıklık yaratabilir.
İki
Aşamalı İşlem (Two-Phase Commit)
İki
Aşamalı İşlem (Two-Phase Commit - 2PC), dağıtık işlemler
sırasında veri tutarlılığını sağlamak için kullanılan bir
başka tekniktir. Bu yöntemde, bir işlem iki aşamalı olarak
gerçekleştirilir: hazırlık (prepare) ve
taahhüt (commit). İlk aşamada, tüm servislerin işlemi
gerçekleştirmeye hazır olup olmadığı kontrol edilir. İkinci
aşamada ise işlemler ya taahhüt edilir (commit) ya da geri alınır
(rollback).
Zorlukları:
Performans
Sorunları: İki aşamalı işlem yöntemi, mikroservislerde
performans düşüklüğüne yol açabilir ve sistemin genel hızını
azaltabilir.
Karmaşıklık:
Her işlem için iki aşamalı bir doğrulama gerektirdiğinden,
yönetim ve uygulama açısından karmaşıktır.
3.
Veri Çoğaltma Kalıbı
Bazı
durumlarda, birden fazla mikroservisin aynı verilere ihtiyaç
duyması gerekebilir. Bu durumda Veri Çoğaltma Kalıbı
uygulanabilir. Bu kalıp, belirli bir veri kümesinin çoğaltılmasını
ve farklı mikroservislerde kullanılmasını içerir. Örneğin, bir
müşteri bilgisi hem sipariş yönetiminde hem de ödeme sisteminde
kullanılabilir. Bu bilgiyi her iki mikroservis için çoğaltmak,
performansı artırır ve bağımsızlık sağlar.
Avantajları:
Performans
Artışı: Veri tek bir merkezi noktadan erişmek yerine
çoğaltıldığında, mikroservisler arasındaki işlem hızı
artar.
Bağımsızlık:
Mikroservisler, ihtiyaç duydukları verilere kendi
veritabanlarından erişebilirler, bu da bağımsızlığı
artırır.
Zorlukları:
Veri
Senkronizasyonu: Verinin birden fazla yerde çoğaltılması,
senkronizasyon sorunlarına yol açabilir. Verilerin güncellenmesi
durumunda tüm mikroservislerdeki kopyaların güncellenmesi
gerekir.
Ek
Veri Yönetimi: Veri çoğaltma, daha fazla veri yönetimi
gerektirir ve veri güncellemelerinde ek karmaşıklık
yaratabilir.
4.
Event Sourcing (Olay Kaynaklı Veri Yönetimi)
Event
Sourcing (Olay Kaynaklı Veri Yönetimi), her veri değişikliğinin
bir olay olarak kaydedilmesini temel alır. Bu olaylar, sistemin o
andaki durumu yeniden oluşturmak için kullanılabilir.
Mikroservisler arasında veri tutarlılığını sağlamak ve veri
geçmişini korumak için ideal bir kalıptır.
Avantajları:
Veri
Geçmişi: Tüm veri değişiklikleri olay olarak saklandığı
için, geçmiş durumlara ulaşmak mümkündür.
İşlem
İzlenebilirliği: Event Sourcing, işlemlerin
izlenebilirliğini sağlar ve her veri değişikliğinin neden
yapıldığını gösterir.
Zorlukları:
Ek
Veri Depolama: Her veri değişikliği olay olarak saklandığı
için, ek depolama gerektirir.
Veri
Modelleme Karmaşıklığı: Olayların işlenmesi ve eski
durumların yeniden oluşturulması karmaşık bir modelleme süreci
gerektirir.
5.
Command Query Responsibility Segregation (CQRS)
Command
Query Responsibility Segregation (CQRS), veri okuma ve yazma
işlemlerinin birbirinden ayrılmasını öneren bir kalıptır.
Mikroservislerde okuma ve yazma işlemleri farklı performans
gereksinimlerine sahip olabilir. CQRS, bu işlemlerin bağımsız
olarak optimize edilmesini sağlar.
Avantajları:
Performans
Optimizasyonu: Veri okuma ve yazma işlemleri bağımsız
olarak optimize edilebilir.
İşlem
Bağımsızlığı: Okuma ve yazma işlemlerinin ayrılması,
her bir işlemin ihtiyaç duyduğu veritabanı mimarisinin
kullanılmasına olanak tanır.
Zorlukları:
Karmaşık
Veri Yönetimi: Verilerin iki farklı sistemde yönetilmesi ve
senkronize edilmesi zor olabilir.
Ek
Uygulama Maliyeti: CQRS uygulaması, geleneksel veri
yönetiminden daha fazla
kaynak
ve çaba gerektirir.
Sonuç
Veritabanı
tasarım kalıpları, mikroservislerin bağımsız ve performanslı
bir şekilde çalışabilmesi için kritik önem taşır. Bu
kalıplar, mikroservislerin veritabanı yönetimini daha esnek hale
getirirken, veri tutarlılığı ve işlem yönetimi gibi zorlukların
üstesinden gelmeye yardımcı olur. Bu bölümde ele alınan
kalıpların uygulanması, mikroservis mimarisinin başarısı
açısından önemli bir adımdır.
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbı
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbı (Database per Service), mikroservis mimarisinde
her bir mikroservisin kendi özel veritabanına sahip olması
ilkesine dayanır. Bu kalıp, her servisin bağımsız olarak
çalışmasını ve kendi verilerini yönetebilmesini sağlar.
Mikroservis mimarisinin en temel prensiplerinden biri olan bu
yaklaşım, sistemin ölçeklenebilirliğini, esnekliğini ve
bağımsızlığını artırarak sistem genelinde daha yönetilebilir
bir yapı sunar.
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbının Avantajları
Bağımsız
Geliştirme ve Dağıtım
Her
mikroservisin kendi veritabanına sahip olması, o servisin
diğerlerinden bağımsız olarak geliştirilip dağıtılabilmesini
sağlar. Bu yapı sayesinde, bir mikroservis üzerinde yapılan
güncellemeler diğer servisleri etkilemeden uygulanabilir.
Bağımsız
Ölçeklenebilirlik
Her
mikroservis kendi veritabanını yönettiği için yalnızca o
mikroservisin ölçeklenmesi gerektiğinde, diğer mikroservisleri
etkilemeden ilgili veritabanı üzerinde ölçeklendirme
yapılabilir. Bu, özellikle yüksek işlem kapasitesi gerektiren
servisler için maliyet ve performans avantajı sağlar.
Esneklik
ve Teknoloji Çeşitliliği
Mikroservislerin
bağımsız veritabanlarına sahip olması, her bir mikroservisin
kendi ihtiyaçlarına göre en uygun veritabanı teknolojisini
seçmesine olanak tanır. Örneğin, bir servis ilişkisel bir
veritabanı (MySQL, PostgreSQL) kullanırken, başka bir servis
NoSQL veritabanı (MongoDB, Cassandra) tercih edebilir. Bu esneklik,
servislerin performans ve veri işleme gereksinimlerine göre
optimize edilmesini sağlar.
Güvenlik
ve Yetkilendirme Kontrolü
Her
mikroservisin yalnızca kendi verilerine erişebilmesi, güvenlik
yönetimini kolaylaştırır. Bir mikroserviste yaşanan güvenlik
sorunu, diğer mikroservisleri doğrudan etkilemez. Ayrıca, veriye
erişim yetkileri yalnızca o servisin ihtiyaçlarına göre
tanımlanabilir, böylece veri gizliliği ve güvenliği sağlanır.
Teknoloji
Bağımsızlığı
Mikroservislerin
bağımsız veri yönetim sistemlerine sahip olması, farklı veri
tabanı yapılarıyla çalışabilme esnekliği sağlar. Her bir
mikroservis, kendi veri yapısına ve ihtiyaçlarına en uygun
teknolojiyi kullanabilir ve böylece sistem genelinde teknoloji
bağımsızlığı korunur.
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbının Zorlukları
Veri
Tutarlılığı Sorunları
Mikroservisler
arasındaki bağımsızlık, veri tutarlılığı sağlamayı
zorlaştırabilir. Bir mikroserviste yapılan bir güncellemenin,
diğer mikroservisler tarafından hemen yansıtılmaması durumunda
veri tutarsızlıkları meydana gelebilir. Bu durumda, veri
senkronizasyonu için ek yöntemler (örneğin, olay temelli mimari
veya veri çoğaltma) gereklidir.
Veri
Çoğaltma ve Senkronizasyon Maliyetleri
Bazı
durumlarda birden fazla mikroservis aynı veri kümesine ihtiyaç
duyabilir. Bu veri, ilgili mikroservislere çoğaltılarak
dağıtılabilir. Ancak, bu yaklaşım veri senkronizasyonunu
zorlaştırabilir ve ek maliyetlere yol açabilir. Veri çoğaltma,
güncellemelerin her kopyaya yansıtılması gerektiğinden yönetimi
karmaşık hale getirebilir.
Dağıtık
İşlemler
Mikroservisler
arası işlemlerde tutarlılığı sağlamak, dağıtık sistemlerde
oldukça zordur. Örneğin, bir işlemin birden fazla mikroservisi
içermesi durumunda, bu işlemin tüm mikroservisler tarafından
başarıyla tamamlandığından emin olmak gerekebilir. Bu tür
durumlarda, dağıtık işlem yönetimi kalıpları (örneğin, Saga
kalıbı) kullanılarak veri bütünlüğü sağlanabilir.
Veri
Yönetimi Karmaşıklığı
Her
bir mikroservisin kendi veritabanına sahip olması, yönetim
karmaşıklığını artırabilir. Özellikle büyük ölçekli bir
sistemde çok sayıda mikroservis ve veritabanı olduğunda, her bir
veritabanının güvenliği, performansı ve bakımının sağlanması
daha fazla zaman ve kaynak gerektirir.
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbını Etkin Kullanmak İçin Öneriler
Olay
Tabanlı İletişim ve Veri Senkronizasyonu
Mikroservisler
arasındaki veri senkronizasyonunu sağlamak için olay tabanlı bir
iletişim yöntemi kullanabilirsiniz. Her mikroservis, verilerinde
bir değişiklik olduğunda bir olay yayınlayabilir ve bu olayları
dinleyen diğer mikroservisler kendi verilerini güncelleyebilir.
Örneğin, Apache Kafka veya RabbitMQ gibi mesajlaşma sistemleri
kullanarak olay tabanlı bir mimari oluşturabilirsiniz.
Saga
Kalıbını Kullanın
Dağıtık
işlemler gerektiren senaryolarda Saga kalıbı ile mikroservisler
arasındaki veri tutarlılığını sağlayabilirsiniz. Saga kalıbı,
mikroservisler arasında ardışık işlemleri yönetmek ve
gerektiğinde geri alma (rollback) işlemlerini gerçekleştirmek
için idealdir.
Veritabanı
İzleme ve Performans Yönetimi
Çok
sayıda bağımsız veritabanı kullanımı, izleme ve performans
yönetimi için ek araçlara ihtiyaç duyar. Her bir veritabanının
performansını izlemek, yedeklemek ve olası sorunları hızlıca
tespit edebilmek için veritabanı izleme araçlarından
yararlanabilirsiniz. Prometheus, Grafana gibi izleme araçları bu
amaçla kullanılabilir.
Veri
Çoğaltma Stratejileri Geliştirin
Farklı
mikroservislerin aynı veriye ihtiyaç duyduğu durumlarda veri
çoğaltma stratejileri geliştirmeniz önemlidir. Verilerin güncel
ve senkronize kalmasını sağlamak için veri çoğaltma
süreçlerini otomatikleştirebilir ve veri senkronizasyonu için
olay tabanlı sistemler kullanabilirsiniz.
Domain-Driven
Design (DDD) İlkelerini Uygulayın
Veritabanlarını
tasarlarken, domain-driven design ilkelerinden yararlanarak her
mikroservisin kendi domain’ine odaklanmasını sağlayabilirsiniz.
Bu sayede, her mikroservis yalnızca kendi domain’ine ait veriyi
yönetir ve diğer mikroservislerin verilerine bağımlılık
azalır.
Sonuç
Paylaşımsız
Veritabanı Kalıbı, mikroservislerin bağımsız çalışabilmesi
için güçlü bir çözüm sunar. Her bir mikroservisin kendi
veritabanına sahip olması, bağımsız geliştirme ve dağıtımı
desteklerken, performans ve güvenlik açısından da önemli
avantajlar sağlar. Ancak, veri tutarlılığı ve senkronizasyon
gibi konularda dikkatli stratejiler geliştirmek gerekir. Bu kalıbı
uygularken olay tabanlı iletişim, Saga kalıbı ve izleme araçları
gibi çözümlerle veri tutarlılığı ve performansı
yönetebilirsiniz.
Veritabanı
İşlem Yönetimi
Veritabanı
işlem yönetimi, mikroservis mimarisinde farklı servislerin kendi
veritabanlarını bağımsız olarak kullanabilmesi nedeniyle veri
tutarlılığını sağlamak adına önemli bir konudur. Dağıtık
bir ortamda çalıştıkları için, mikroservislerdeki veritabanı
işlemlerinin koordinasyonu ve tutarlılığı oldukça karmaşıktır.
Her bir mikroservis kendi veri işlemlerini bağımsız olarak
yürütürken, birden fazla mikroservisi kapsayan işlemlerde veri
bütünlüğü sağlamak için çeşitli strateji ve kalıplar
kullanılır.
Bu
bölümde, mikroservislerde veritabanı işlemlerini yönetmek için
kullanılan başlıca yaklaşımlar ve kalıpları inceleyeceğiz.
Dağıtık
İşlemler ve Veri Tutarlılığı
Mikroservisler
arasında veri tutarlılığını sağlamak, tek bir veritabanına
sahip monolitik bir yapıya göre daha zorlayıcıdır.
Mikroservislerde bir işlem birden fazla servis üzerinde etkili
oluyorsa, her bir servisin kendi veritabanında yaptığı
değişikliklerin koordinasyonu gerekir. Ancak, dağıtık yapıda
tüm mikroservislerin veritabanında aynı anda tutarlılığı
sağlamak zor olabilir. Bu tür senaryolarda kullanılan başlıca
veri tutarlılığı yaklaşımları şunlardır:
Nihai
Tutarlılık (Eventual Consistency)
Mikroservis
mimarisinde genellikle nihai tutarlılık
yaklaşımı benimsenir. Bu, tüm mikroservislerin her zaman tamamen
senkronize olması gerekmese de, bir süre sonra veri tutarlılığının
sağlanacağı anlamına gelir. Bu yaklaşım, özellikle düşük
gecikmeli ve hızlı işlemler için idealdir. Ancak, uygulama
mantığı gereği anında tutarlılık gereken durumlarda ek
yöntemlere ihtiyaç duyulabilir.
Dağıtık
İşlem Yönetimi
Mikroservislerde
dağıtık işlemleri yönetmek için birkaç temel kalıp vardır.
Bu kalıplar, bir işlemin birden fazla mikroservisi kapsaması
gerektiğinde veri tutarlılığını sağlamaya yardımcı olur.
1.
Saga Kalıbı
Saga
Kalıbı, dağıtık işlemler için kullanılan en yaygın
kalıplardan biridir. Saga kalıbında, her mikroservis kendi
veritabanında bağımsız bir işlem gerçekleştirir. İşlem
başarılı bir şekilde tamamlandığında bir sonraki mikroservis
bu işlemi devralır. Eğer bir işlem başarısız olursa, sistem
işlemi geri almak için "geri alma" adımlarını
gerçekleştirir. Saga, dağıtık sistemlerde tutarlılığı
sağlamak ve mikroservisler arası işlemleri yönetmek için oldukça
etkilidir.
Saga
kalıbı iki temel modelle uygulanabilir:
Koreografi
(Choreography): Mikroservisler doğrudan birbirini tetikleyerek
iş akışını yürütür. Her bir mikroservis, işlemi
tamamladığında bir olay yayınlar ve bu olayı dinleyen diğer
servisler kendi işlemlerini başlatır. Koreografi modelinde
merkezi bir işlem yöneticisi yoktur. Bu model, daha basit iş
akışları için uygundur.
Orkestrasyon
(Orchestration): İşlem, merkezi bir orkestratör tarafından
yönetilir. Orkestratör, her mikroservisin işlemi sırasıyla
gerçekleştirmesini sağlar. Orkestrasyon, daha karmaşık iş
akışlarını yönetmek ve işlem sırasını kontrol etmek için
idealdir. Ancak, merkezi bir yöneticinin eklenmesi, sistemin
karmaşıklığını artırabilir.
Avantajları:
Bağımsız
İşlem Yönetimi: Her mikroservis, yalnızca kendi
işlemlerinden sorumludur ve merkezi bir veritabanı işlemi
gerektirmez.
Geri
Alınabilir İşlemler: İşlem başarısız olursa, geri alma
işlemleri gerçekleştirilebilir ve sistemin veri bütünlüğü
sağlanır.
Zorlukları:
Karmaşık
İş Akışları: Karmaşık iş akışlarını yönetmek zor
olabilir ve hata durumunda geri alma işlemleri karmaşıklaşabilir.
İletişim
Maliyeti: Mikroservisler arasındaki sürekli iletişim, işlem
maliyetini artırabilir.
2.
İki Aşamalı İşlem (Two-Phase Commit - 2PC)
İki
Aşamalı İşlem (Two-Phase Commit - 2PC), dağıtık işlemlerde
veri tutarlılığını sağlamak için kullanılan başka bir
tekniktir. Bu yöntem, işlemin tamamlanmasını sağlamak için iki
aşamalı bir süreci takip eder: hazırlık (prepare) ve taahhüt
(commit). Bu süreç şu şekilde işler:
Avantajları:
Anında
Tutarlılık: 2PC, mikroservisler arasında anında tutarlılık
sağlamak için etkilidir.
Güçlü
Veri Bütünlüğü: Her bir adım kontrol edilerek ilerlediği
için veri bütünlüğü korunur.
Zorlukları:
Performans
Sorunları: 2PC yöntemi, özellikle yoğun iş yüklerinde
performansı olumsuz etkileyebilir ve sistemin genel hızını
yavaşlatabilir.
Tek
Hata Noktası: Merkezi bir koordinatör üzerinden yönetildiği
için, bu koordinatörün başarısız olması tüm işlemi olumsuz
etkileyebilir.
3.
Compensation Transactions (Telafi Edici İşlemler)
Telafi
Edici İşlemler (Compensation Transactions), dağıtık işlemler
sırasında bir hata meydana geldiğinde, sistemi önceki durumuna
geri almak için kullanılan bir yöntemdir. Bu işlem, Saga
kalıbının geri alma (rollback) yaklaşımıyla uyumludur. Örneğin,
bir kullanıcı sipariş oluşturduktan sonra ödeme işlemi
başarısız olursa, sipariş servisi önceki durumuna geri alınır
ve sipariş iptal edilir.
Avantajları:
Esneklik:
Telafi edici işlemler, iş akışının belirli aşamalarında
meydana gelen hataları geri almak için esneklik sağlar.
Güvenli
Veri Yönetimi: Herhangi bir hata durumunda, işlemin geri
alınması veri güvenliğini artırır ve veri bütünlüğünü
sağlar.
Zorlukları:
Ekstra
Karmaşıklık: Telafi edici işlemler için her mikroservisin
geri alma işlemlerini yönetmesi gerektiğinden, sistemde ekstra
karmaşıklık oluşturabilir.
Performans
Maliyeti: Geri alma işlemleri için ekstra adımlar gerektirir,
bu da sistemin performansını etkileyebilir.
4.
Eventual Consistency (Nihai Tutarlılık) Yaklaşımı
Nihai
Tutarlılık (Eventual Consistency), mikroservislerde veri
tutarlılığını sağlamak için kullanılan bir diğer yöntemdir.
Bu yaklaşımda, tüm mikroservislerin anında senkronize olması
gerekmez. Ancak, belirli bir süre sonra veri tutarlılığı
sağlanır. Bu süre boyunca mikroservislerin verileri uyumsuz olsa
da, son durumda tüm mikroservisler aynı veriye sahip olur.
Özellikle veri güncellemelerinin kritik olmadığı durumlarda
kullanılan bu yaklaşım, hızlı işlemler için idealdir.
Avantajları:
Yüksek
Performans: Nihai tutarlılık yaklaşımı, işlemleri daha
hızlı hale getirir çünkü anında senkronizasyon gerektirmez.
Düşük
Gecikme: Mikroservisler arası veri senkronizasyonu, belirli
aralıklarla yapılır ve her işlemin hemen güncellenmesi
gerekmediğinden düşük gecikme süresi sağlar.
Zorlukları:
Geçici
Tutarsızlık: Tüm mikroservisler aynı anda güncellenmediği
için, geçici veri tutarsızlıkları yaşanabilir.
Veri
Yönetimi Karmaşıklığı: Bu yaklaşımda, geçici
tutarsızlıkları yönetmek için uygulama mantığında ek
denetimler gerekebilir.
Veritabanı
İşlem Yönetimi için Öneriler
Saga
Kalıbını Kullanın: Dağıtık işlemleri yönetmek için
Saga kalıbını tercih edin. Bu kalıp, mikroservisler arası veri
tutarlılığını sağlayarak sistemin esnekliğini artırır.
İletişimi
Olay Tabanlı Hale Getirin: Mikroservisler arası işlemlerde
olay tabanlı iletişim kullanarak veri
tutarlılığını
sağlamak, performansı artırır. Apache Kafka gibi mesajlaşma
sistemleri, mikroservislerin veri senkronizasyonunu daha kolay
yönetmesini sağlar.
Eventual
Consistency Yaklaşımını Kullanın: Her işlemin anında
tutarlılık sağlaması gerekmiyorsa, nihai tutarlılık (eventual
consistency) yaklaşımını benimseyin. Bu, özellikle yoğun işlem
hacmi olan sistemlerde performansı artırır.
Sonuç
Veritabanı
işlem yönetimi, mikroservis mimarisinde veri tutarlılığını
sağlamak için kritik bir konudur. Saga kalıbı, iki aşamalı
işlem (2PC), telafi edici işlemler ve nihai tutarlılık gibi
farklı kalıplar, mikroservisler arası veri bütünlüğünü
sağlamak için kullanılabilir. Her kalıp kendi avantaj ve
dezavantajlarına sahip olup, uygulama gereksinimlerine göre uygun
strateji seçilmelidir. Bu kalıpların doğru uygulanması,
mikroservis mimarisinin performansını ve dayanıklılığını
artıracaktır.
API
Gateway
API
Gateway, mikroservis mimarisinde tüm mikroservislerin dış dünyayla
olan iletişimini yöneten merkezi bir giriş noktasıdır. API
Gateway, kullanıcı taleplerini mikroservislere yönlendirir,
yanıtları toplar ve tek bir yanıt olarak kullanıcılara iletir.
Bu yapı, mikroservislerin dış dünyadan izole edilmesini ve
sistemin daha güvenli, yönetilebilir ve performanslı çalışmasını
sağlar. API Gateway, mikroservis mimarisinin temel bileşenlerinden
biridir ve güvenlik, yük dengeleme, izleme, veri dönüştürme
gibi pek çok işlevi üstlenebilir.
API
Gateway'in Temel İşlevleri
İstek
Yönlendirme (Request Routing)
API
Gateway, gelen kullanıcı isteklerini doğru mikroservislere
yönlendirir. Bu yönlendirme işlemi, her bir isteğin içeriğine
göre yapılır ve her mikroservisin belirli bir işlevden sorumlu
olması sağlanır. Örneğin, bir kullanıcı veritabanı sorgusu
yapmak istediğinde, bu istek doğrudan veri yönetimiyle ilgili
mikroservise yönlendirilir.
Yük
Dengeleme (Load Balancing)
API
Gateway, mikroservislerin yükünü dengeleyerek performans artışı
sağlar. Birden fazla örneğe (instance) sahip mikroservislerin yük
dengelenmesi, API Gateway tarafından yapılabilir. Bu sayede, gelen
talepler mikroservislerin örnekleri arasında paylaştırılarak
sistemin genel performansı korunur.
Güvenlik
(Authentication ve Authorization)
API
Gateway, mikroservislerin dış dünya ile doğrudan etkileşime
girmesini engelleyerek güvenliği artırır. Tüm talepler API
Gateway üzerinden geçerken, kimlik doğrulama ve yetkilendirme
işlemleri yapılabilir. Bu, yalnızca yetkili kullanıcıların
ilgili mikroservislere erişim sağlamasını garantiler. Örneğin,
OAuth veya JWT (JSON Web Token) gibi kimlik doğrulama yöntemleri
kullanarak erişim kontrolü sağlanabilir.
Veri
Dönüştürme ve Filtreleme
API
Gateway, gelen isteklerdeki verileri mikroservislerin ihtiyaç
duyduğu formata dönüştürebilir. Bu, API Gateway’in hem veri
dönüştürme (transformation) hem de veri filtreleme işlevini
üstlenmesini sağlar. Örneğin, bir mikroservis JSON formatında
veri beklerken, kullanıcı XML formatında veri gönderebilir. API
Gateway, XML veriyi JSON formatına dönüştürerek mikroservisin
bu veriyi işleyebilmesini sağlar.
Önbellekleme
(Caching)
API
Gateway, sıkça erişilen verileri önbelleğe alarak performansı
artırabilir. Önbellekleme, özellikle yüksek erişim trafiğine
sahip veriler için mikroservislerin üzerindeki yükü azaltır.
Örneğin, kullanıcı profili gibi sık kullanılan veriler
önbelleğe alınarak, bu veriler için her seferinde mikroservise
istek yapılması önlenir.
İzleme
ve Günlük Kaydı (Monitoring ve Logging)
API
Gateway, tüm isteklerin ve yanıtların izlenmesini ve
kaydedilmesini sağlayarak, mikroservislerin performansını ve
sistemin genel sağlığını izlemeyi kolaylaştırır. Bu veriler,
sistemdeki performans sorunlarını belirlemeye, güvenlik
açıklarını analiz etmeye ve kullanıcı davranışlarını
anlamaya yardımcı olur. Ayrıca, API Gateway üzerinden yapılan
tüm işlemlerin günlük kaydını (log) tutarak, sistemde meydana
gelen hataların kaynağını daha kolay bulabilirsiniz.
API
Gateway Kullanmanın Avantajları
Güvenlik
Artışı
API
Gateway, tüm mikroservislerin dış dünya ile olan etkileşimini
kontrol ettiği için güvenlik risklerini azaltır. Doğrudan
erişimi engelleyerek her mikroservisin arka planda kalmasını
sağlar ve kimlik doğrulama gibi işlemleri merkezi bir noktada
yaparak güvenliği artırır.
Merkezi
Yönetim ve İzleme
API
Gateway, tüm istekleri merkezi bir noktada topladığı için
izleme ve yönetim işlemlerini kolaylaştırır. Bu,
mikroservislerin performansını daha verimli bir şekilde izlemeye
ve gerekli optimizasyonları uygulamaya olanak tanır.
Yüksek
Performans ve Ölçeklenebilirlik
Yük
dengeleme ve önbellekleme gibi işlemlerle mikroservislerin
performansı artırılabilir. API Gateway, mikroservislere gelen
talepleri dengeli bir şekilde yönlendirerek daha ölçeklenebilir
ve verimli bir sistem yapısı sunar.
Basitleştirilmiş
İstemci Deneyimi
API
Gateway, istemci tarafında birden fazla mikroservise doğrudan
erişim ihtiyacını ortadan kaldırır. İstemciler yalnızca API
Gateway üzerinden veri talep eder ve yanıt alır, bu da istemci
tarafındaki karmaşıklığı azaltır. Özellikle mobil
uygulamalarda ve çeşitli cihazlarda API Gateway'in sunduğu tek
giriş noktası, sistemin daha anlaşılır olmasını sağlar.
Veri
Dönüşümü ve Uyum Sağlama
API
Gateway, veri dönüşümünü ve farklı istemci türlerine göre
özelleştirme yapabilme esnekliği sunar. Örneğin, bir mobil
uygulama için hafifletilmiş bir veri seti döndürürken, web
uygulaması için daha ayrıntılı veri sağlayabilir. Bu esneklik,
istemcilerin gereksinimlerine göre veri uyumunu artırır.
API
Gateway'in Dezavantajları
Tek
Hata Noktası Riski (Single Point of Failure)
API
Gateway’in tüm istekleri merkezi olarak yönlendirmesi nedeniyle,
gateway üzerinde bir sorun yaşanması durumunda tüm sistem
etkilenebilir. Bu nedenle, API Gateway'in yedeklenmesi ve yüksek
kullanılabilirlik (HA) yapılandırmaları ile korunması
önemlidir.
Ekstra
Gecikme
API
Gateway, tüm istekleri yönlendirdiği için mikroservislere
yapılan çağrılar ek bir gecikme oluşturabilir. Ancak, bu
gecikme genellikle kabul edilebilir düzeydedir ve doğru
optimizasyonlarla minimuma indirilebilir.
Yönetim
Karmaşıklığı
API
Gateway üzerinde tüm güvenlik, veri dönüşümü ve yönlendirme
işlemlerinin yönetilmesi gerektiği için yönetim karmaşıklığı
artabilir. Bu karmaşıklık, özellikle çok sayıda mikroservise
sahip sistemlerde gateway yapılandırmasının zorlaşmasına yol
açabilir.
Ölçeklendirme
Zorlukları
API
Gateway’in çok yüksek trafiğe maruz kalması durumunda,
gateway’in kendisinin de ölçeklenmesi gerekebilir. Bu, sistem
maliyetlerini artırabilir ve gateway’in performansını
düşürebilir. Bu nedenle API Gateway’in ölçeklenebilir bir
yapıda tasarlanması önemlidir.
API
Gateway Uygulama Stratejileri
Backend
for Frontend (BFF) Yaklaşımı
API
Gateway’in her istemci türü (örneğin, mobil ve web
uygulamaları) için özelleştirilmiş bir backend sunmasını
sağlayan bu yaklaşım, istemcilerin gereksinimlerine göre
uyarlanmış veri döndürür. BFF, özellikle farklı platformlar
için optimize edilmiş deneyimler sunmak isteyen uygulamalarda
etkilidir.
Güvenlik
ve Kimlik Doğrulama Entegrasyonu
API
Gateway, kimlik doğrulama ve yetkilendirme süreçlerini merkezi
bir şekilde yönetebilir. OAuth2 veya JWT gibi güvenlik
standartları ile API Gateway üzerinden tüm istemci erişimleri
güvenli hale getirilebilir.
Önbellekleme
ve Yüksek Performans
Sık
erişilen veriler için API Gateway üzerinde önbellekleme
stratejileri uygulanabilir. Bu, mikroservislerin üzerindeki yükü
azaltarak performansı artırır. Redis gibi önbellekleme araçları,
API Gateway ile entegre edilerek hızlı veri sunumu sağlanabilir.
Servis
Discovery Entegrasyonu
API
Gateway, servis keşif (Service Discovery) mekanizmaları ile
entegre edilerek mikroservislerin dinamik olarak bulunmasını
sağlar. Örneğin, Eureka veya Consul gibi servis keşif araçları
kullanılarak mikroservislerin IP adresleri veya konumları gateway
tarafından otomatik olarak güncellenebilir.
API
Gateway için Popüler Araçlar
Kong
Açık
kaynaklı bir API Gateway olan Kong, yük dengeleme, kimlik
doğrulama, hız sınırlama ve izleme gibi birçok özelliği
destekler. Mikroservislerin güvenli ve ölçeklenebilir bir şekilde
yönetilmesine olanak tanır.
NGINX
Yüksek
performanslı bir ters proxy ve API Gateway olarak kullanılan
NGINX, yük dengeleme ve önbellekleme özellikleri ile bilinir.
Geniş konfigürasyon seçenekleri sayesinde özelleştirilebilir
bir gateway sunar.
AWS
API Gateway
Amazon
Web Services’in sunduğu bu hizmet, özellikle bulut tabanlı
uygulamalar için güçlü bir çözüm sunar
.
AWS API Gateway, güvenlik ve yönetim seçenekleri ile
mikroservislerin AWS üzerinde yönetilmesini kolaylaştırır.
Zuul
Netflix
tarafından geliştirilen Zuul, mikroservis yönlendirme ve yük
dengeleme işlemlerinde yaygın olarak kullanılır. Netflix OSS
ekosistemi ile entegre çalışan Zuul, özelleştirilebilir bir API
Gateway çözümü sunar.
Sonuç
API
Gateway, mikroservis mimarisinde kullanıcı isteklerinin güvenli,
hızlı ve etkin bir şekilde yönetilmesini sağlar. İstemcilerle
mikroservisler arasındaki tüm işlemlerin tek bir noktadan
yönetilmesi, güvenlik, izleme ve performans gibi alanlarda büyük
avantajlar sunar. API Gateway’in sağladığı güvenlik ve yük
dengeleme gibi özellikler, mikroservis mimarisinin karmaşıklığını
azaltırken, sistemin daha ölçeklenebilir ve yönetilebilir
olmasını sağlar. Ancak, API Gateway yapısını dikkatli planlamak
ve ölçeklenebilir bir çözüm seçmek bu yapının performansını
ve güvenilirliğini artıracaktır.
Backend
for Frontend (BFF)
Backend
for Frontend (BFF) kalıbı, mikroservis mimarisinde her bir istemci
türü (örneğin mobil, web veya IoT uygulamaları) için özel bir
backend (arka uç) katmanı sağlama prensibine dayanır. Bu
yaklaşım, her bir istemcinin kendi özel gereksinimlerine göre
optimize edilmiş veri ve işlemler sunar. BFF, kullanıcı
deneyimini artırmak ve istemciler ile mikroservisler arasındaki
veri akışını düzenlemek için kullanılır.
Mikroservis
mimarisinde, kullanıcı arayüzleri genellikle doğrudan
mikroservislerle etkileşime geçmez. Bunun yerine, arada bir API
Gateway veya BFF gibi bir katman bulunur. BFF kalıbı, her bir
istemcinin farklı ihtiyaçları olduğu durumlarda çok etkilidir,
çünkü her BFF istemciye özel optimize edilmiş veri sağlamak
için çalışır.
BFF
Kalıbının Temel İşlevleri
İstemciye
Özel API
BFF,
her bir istemcinin gereksinimlerine göre özelleştirilmiş bir API
sunar. Örneğin, bir mobil uygulama daha az veri ve
basitleştirilmiş bir yanıt gerektirirken, web uygulaması daha
kapsamlı verilere ihtiyaç duyabilir. BFF bu ihtiyaçları
karşılayarak, her istemci için optimize edilmiş API’ler
sağlar.
Veri
Dönüşümü ve Filtreleme
Farklı
istemciler farklı veri yapıları veya içerikler talep edebilir.
BFF, mikroservislerden gelen verileri istemcilerin ihtiyaç duyduğu
formata dönüştürme işlevini yerine getirir. Bu sayede,
istemciler gereksiz verileri çekmek zorunda kalmaz ve daha optimize
edilmiş bir veri akışı sağlanır.
İş
Mantığı ve İstemci Gereksinimlerine Göre Özelleştirme
BFF,
istemcilerin belirli işlemlerini desteklemek için iş mantığını
istemciye özel olarak özelleştirebilir. Örneğin, mobil uygulama
kullanıcılarına yönelik bir iş mantığı web uygulamasından
farklı olabilir. BFF, mikroservislerdeki verileri kullanarak bu iş
mantığını kendi içinde barındırır ve istemciye özel bir
deneyim sunar.
Güvenlik
ve Kimlik Doğrulama Yönetimi
BFF,
istemcilerden gelen kimlik doğrulama ve yetkilendirme işlemlerini
yönetir. Her bir istemci türü için güvenlik gereksinimleri
farklı olabileceğinden, BFF bu işlemleri merkezileştirerek
mikroservislerin güvenlik yükünü azaltır ve istemciye özel
güvenlik politikaları sağlar.
İstemci
Performansını Artırma
BFF,
istemcilerin gereksiz mikroservis çağrıları yapmasını önler.
Bir istemcinin tüm veriye ihtiyaç duymadığı durumlarda,
yalnızca gerekli olan verileri döndürerek istemcinin
performansını artırır. Bu, özellikle mobil uygulamalarda veri
tüketimini ve gecikmeyi azaltmak için önemlidir.
BFF
Kalıbının Kullanım Avantajları
Daha
İyi Kullanıcı Deneyimi
BFF,
her bir istemcinin özel gereksinimlerini karşılamak üzere
optimize edilmiş API’ler sunarak kullanıcı deneyimini
iyileştirir. Örneğin, mobil uygulamalar için daha hızlı yanıt
süreleri sağlanabilir ve web uygulamaları için daha fazla veri
sunulabilir.
İstemci
Tarafında Performans Artışı
İstemcinin
ihtiyaç duyduğu veri miktarını en aza indirgeyerek, veri
kullanımını ve ağ üzerindeki yükü azaltır. Özellikle mobil
cihazlarda, veri tüketimini minimuma indirerek kullanıcıların
daha hızlı bir deneyim yaşamasını sağlar.
Mikroservislerin
Karmaşıklığını Azaltır
BFF,
istemciye özel iş mantığını kendi katmanında barındırarak
mikroservislerin yükünü hafifletir. Mikroservisler yalnızca
belirli işlevleri yerine getirir ve BFF bu işlevleri istemciye
göre uyarlayarak sunar.
İstemciye
Özgü Geliştirme Kolaylığı
BFF,
istemciye özel işlevlerin ve gereksinimlerin bağımsız olarak
geliştirilmesine olanak tanır. Her bir istemci için ayrı bir
backend sağlandığı için, farklı istemci gereksinimleri
doğrudan mikroservisleri etkilemez.
Güvenlik
ve Erişim Kontrolü
BFF,
güvenlik işlemlerini istemciye özgü şekilde yönetir. Bu sayede
her istemci için belirli güvenlik politikaları uygulanabilir ve
tüm istemciler tek bir erişim katmanından yönetilebilir.
Örneğin, mobil uygulama kullanıcılarına farklı bir erişim
sağlanırken, web kullanıcılarına daha geniş bir erişim
tanımlanabilir.
BFF
Kalıbının Dezavantajları
Ekstra
Katman ve Karmaşıklık
BFF,
mikroservis mimarisine ek bir katman eklediği için sistemin genel
karmaşıklığını artırabilir. Ekstra bir katman olarak
çalışması, yönetim ve bakım süreçlerinde ek iş yükü
getirebilir.
Bakım
ve Yönetim Zorlukları
Her
istemci türü için ayrı bir BFF geliştirilmesi gerektiğinden,
her bir BFF’nin bağımsız olarak yönetilmesi ve bakımı
gerekir. İstemci gereksinimlerinin sürekli değişmesi durumunda,
BFF’ler de sürekli güncellenmelidir.
Kod
ve İş Mantığı Tekrarı
BFF
kalıbı, her bir istemci için farklı backend geliştirilmesini
gerektirir, bu da kod ve iş mantığı tekrarına yol açabilir. Bu
durum, özellikle aynı işlevselliğin birçok istemci için farklı
BFF’lerde yinelenmesi halinde, yönetim zorluğu yaratabilir.
BFF
Kalıbının Uygulanması İçin Öneriler
Her
İstemci İçin Ayrı Bir BFF Oluşturun
Mobil,
web ve diğer istemci türleri için ayrı BFF katmanları
oluşturarak her birine özel iş mantığı geliştirin. Bu, her
istemcinin gereksinimlerine uygun bir backend sunulmasını sağlar.
Veri
Dönüştürme ve Filtreleme Yapısını Kurun
BFF
katmanında veri dönüşüm ve filtreleme işlemlerini
otomatikleştirin. Mikroservislerden gelen verilerin istemcinin
ihtiyaç duyduğu forma dönüştürülmesi, performansı artırır
ve istemciye daha anlamlı veri sunulmasını sağlar.
Güvenlik
İşlemlerini BFF Üzerinden Yönetin
BFF
katmanı üzerinden kimlik doğrulama ve yetkilendirme işlemlerini
yönetin. Bu sayede, her istemciye özel güvenlik önlemleri
alınarak mikroservisler üzerindeki güvenlik yükü azaltılabilir.
Önbellekleme
(Caching) Stratejisi Kullanın
Sık
kullanılan veriler için BFF katmanında önbellekleme yaparak
istemcilerden gelen tekrar eden talepleri azaltın. Bu, BFF’nin
daha hızlı yanıt vermesine ve mikroservislerin üzerindeki yükün
azalmasına yardımcı olur.
API
Gateway ile Entegre Çalışın
BFF’lerin
API Gateway ile entegre çalışmasını sağlayarak tüm veri
akışını daha düzenli hale getirin. API Gateway, istemcilerden
gelen talepleri BFF’lere yönlendirirken, istemci türüne göre
hangi BFF’nin kullanılacağını belirleyebilir.
BFF
ve API Gateway Arasındaki Farklar
API
Gateway ve BFF, her ne kadar istemciler ve mikroservisler arasındaki
veri akışını düzenlemek için kullanılan katmanlar olsa da,
temel işlevleri ve uygulama alanları farklıdır:
API
Gateway, tüm mikroservisler için tek bir giriş noktası
sunar. Güvenlik, yük dengeleme ve genel veri dönüşüm
işlemlerini gerçekleştirir.
BFF
ise, her bir istemci türü için özel olarak yapılandırılmış
backend işlevselliği sağlar. Her istemciye özgü iş mantığı,
veri dönüşümü ve güvenlik politikaları BFF üzerinden
yönetilir.
Bu
iki yapı bir arada kullanılabilir. API Gateway, genel yönetim ve
güvenlik sağlarken, BFF her istemciye özel iş mantığını
üstlenir.
Sonuç
Backend
for Frontend (BFF) kalıbı, her bir istemci türünün özel
gereksinimlerini karşılayarak kullanıcı deneyimini iyileştiren
etkili bir çözümdür. Özellikle farklı platformlarda çalışan
uygulamalarda, her istemciye özel API ve iş mantığı sağlayarak
verimlilik ve performans artışı sağlar. Ancak, ek katman olarak
çalışması nedeniyle bakım ve yönetim süreçlerinde ek
karmaşıklık yaratabilir. Bu yüzden, BFF kalıbını uygularken
veri dönüşümü, güvenlik ve performans yönetimi gibi konulara
dikkat ederek sistemin daha yönetilebilir ve optimize edilmiş bir
yapıya kavuşmasını sağlayabilirsiniz.
CQRS
(Command Query Responsibility Segregation)
CQRS,
yani Command Query Responsibility Segregation (Komut ve
Sorgu Sorumluluğu Ayrımı), veri okuma ve yazma işlemlerinin
birbirinden ayrılması prensibine dayanır. Bu kalıp, veri okuma
(query) ve yazma (command) işlemlerinin farklı veri modelleri ve
bileşenler tarafından ele alınmasını sağlayarak sistemin
performansını, ölçeklenebilirliğini ve esnekliğini artırmayı
hedefler. Mikroservis mimarisinde özellikle karmaşık veri işleme
süreçlerinde kullanılan CQRS, veri güncellemeleri ile veri
sorgularının ayrılmasıyla sistem genelinde daha hızlı ve
güvenilir bir yapı sunar.
CQRS'nin
Temel Prensibi
CQRS’nin
temel prensibi, veri yazma ve okuma işlemlerinin ayrı sorumluluk
alanlarına sahip olmasıdır. Geleneksel sistemlerde veri hem okuma
hem de yazma işlemleri için aynı veri modelinde ve aynı bileşen
üzerinden yönetilir. Bu durum, büyük ölçekli uygulamalarda
performans sorunlarına yol açabilir. CQRS, bu iki işlemi
birbirinden ayırarak her biri için optimize edilmiş bir veri
modeli ve süreç sağlar.
Command
(Komut) Tarafı
Komut
tarafı, veri yazma işlemlerini yönetir. Bu işlemler veri ekleme,
güncelleme veya silme gibi değişiklik gerektiren işlemlerden
oluşur. Komut işlemleri, sistemde bir değişiklik yaratır ve
veri tabanında güncelleme yapılmasını sağlar.
Query
(Sorgu) Tarafı
Sorgu
tarafı, veri okuma işlemlerini yönetir. Bu işlemler veri
üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaz, yalnızca veri çekme
(okuma) işlevi görür. Sorgu tarafı, kullanıcıların veya
istemcilerin ihtiyaç duyduğu verilere hızlıca erişebilmesini
sağlar.
CQRS'nin
Avantajları
Performans
Optimizasyonu
Veri
okuma ve yazma işlemlerinin ayrılması, her bir işlemi bağımsız
olarak optimize etme imkanı sağlar. Özellikle büyük veri
sorguları veya karmaşık veri güncellemeleri gereken durumlarda,
her iki işlem için ayrı veri modellerinin kullanılması
performansı artırır.
Ölçeklenebilirlik
Okuma
ve yazma işlemleri farklı veri modellerinde ve bileşenlerde
işlendiğinden, her bir taraf ayrı ayrı ölçeklenebilir.
Örneğin, yalnızca okuma işlemlerinin yoğun olduğu durumlarda,
sorgu tarafını ölçeklendirmek sistemin genel performansını
artırır. Benzer şekilde, yazma işlemleri için de bağımsız
ölçeklendirme yapılabilir.
Veri
Tutarlılığı
CQRS,
okuma ve yazma işlemlerinin ayrı veri modelleri kullanmasını
sağladığı için, veri güncellemelerinin okuma işlemlerini
etkilememesini sağlar. Bu, özellikle yoğun veri trafiğine sahip
uygulamalarda veri tutarlılığı sağlar. CQRS aynı zamanda Event
Sourcing gibi veri kaynağı tabanlı yöntemlerle
birleştirildiğinde, veri geçmişini yönetme ve geri alma
işlemleri daha kolay hale gelir.
İş
Mantığının Ayrımı
CQRS,
okuma ve yazma işlemlerinin iş mantığını ayrıştırarak kodun
daha okunabilir ve yönetilebilir hale gelmesini sağlar. Yazma
işlemleri genellikle daha karmaşık iş mantıkları içerirken,
okuma işlemleri daha sade bir yapıdadır. Bu ayrım, kodun
anlaşılabilirliğini artırır ve geliştirme sürecini
hızlandırır.
Karmaşık
İşlem Senaryolarını Yönetme Kolaylığı
Karmaşık
veri işlemleri ve büyük veri kümelerinde CQRS, hem veri okuma
hem de yazma işlemlerini daha kolay ve hızlı bir şekilde yönetme
imkanı sağlar. Okuma ve yazma işlemlerinin aynı veri modelini
zorlamaması, işlemlerin yönetimini kolaylaştırır.
CQRS'nin
Dezavantajları
Artan
Karmaşıklık
CQRS,
iki ayrı veri modeli ve bileşen yapısı gerektirdiği için
sistemin karmaşıklığını artırır. Bu durum, özellikle küçük
ve basit projelerde gereksiz bir karmaşıklık yaratabilir. CQRS,
sadece büyük ölçekli, karmaşık veri işlemleri gerektiren
projelerde uygulanması önerilen bir kalıptır.
Veri
Senkronizasyonu Sorunları
CQRS’de
okuma ve yazma işlemleri farklı veri modellerinde tutulduğu için
veri senkronizasyonu önemli bir sorun olabilir. Özellikle anında
tutarlılık (strong consistency) gerektiren durumlarda, okuma ve
yazma tarafları arasındaki senkronizasyon zorlayıcı olabilir.
Çoğu durumda CQRS, nihai tutarlılık (eventual
consistency) yaklaşımıyla kullanılır.
Ekstra
Depolama Maliyeti
Okuma
ve yazma işlemleri için farklı veri modelleri kullanıldığından,
sistemde veri çoğaltması ve ek depolama maliyetleri ortaya
çıkabilir. Özellikle büyük veri kümelerinde bu maliyetler
önemli ölçüde artabilir.
Kod
Bakımı ve Geliştirme Sürecinin Karmaşıklaşması
CQRS,
okuma ve yazma işlemleri için ayrı kod yapıları gerektirdiği
için geliştirme ve bakım süreçlerinde ek zorluklar ortaya
çıkar. Yazma tarafındaki veri modeli değiştiğinde, sorgu
tarafındaki modelin de güncellenmesi gerekebilir.
CQRS
ve Event Sourcing
CQRS,
Event Sourcing ile birleştirildiğinde çok daha güçlü
bir veri yönetim stratejisi sunar. Event Sourcing, veri
değişikliklerini olaylar olarak kaydetme prensibine dayanır ve
sistemin herhangi bir zamanda geçmiş olaylara dayanarak mevcut
durumunu yeniden oluşturmasını sağlar. CQRS ve Event Sourcing’in
birlikte kullanılması şu avantajları sağlar:
Veri
Geçmişini Kaydetme: Tüm veri değişiklikleri olay olarak
kaydedildiği için geçmiş veri durumlarına geri dönmek
kolaylaşır.
Geri
Alınabilir İşlemler: Veri olayları kaydedildiğinden, hatalı
işlemler veya değişiklikler kolayca geri alınabilir.
Daha
İyi İzlenebilirlik: Event Sourcing, sistemdeki tüm
değişikliklerin izlenebilmesini sağlar ve olayları kaydederek iş
süreçlerinin daha iyi gözlemlenmesine olanak tanır.
CQRS’nin
Uygulama Stratejileri
Okuma
ve Yazma Modellerini Ayırın
CQRS’de
veri modeli, okuma ve yazma işlemleri için ayrı ayrı
tanımlanmalıdır. Okuma tarafı hızlı veri erişimine uygun
olarak optimize edilirken, yazma tarafı veri bütünlüğüne ve
işlem mantığına odaklanır.
Nihai
Tutarlılık Yaklaşımını Benimseyin
Okuma
ve yazma tarafları arasındaki senkronizasyon, genellikle nihai
tutarlılık (eventual consistency) prensibine göre yapılır. Veri
değişiklikleri yavaş yavaş okuma modeline yansıtılır, böylece
sistemin performansı korunur.
Olay
Tabanlı İletişim Kullanın
CQRS
uygularken veri değişikliklerini sorgu tarafına aktarmak için
olay tabanlı iletişim yöntemlerinden yararlanın. Örneğin, veri
değişiklikleri bir olay olarak yayınlanır ve okuma tarafı bu
olayı dinleyerek verilerini günceller.
Depolama
ve Performans Gereksinimlerine Göre Veri Modeli Seçin
Okuma
ve yazma tarafları için en uygun veri modellerini seçin. Örneğin,
yazma tarafında ilişkisel bir veritabanı kullanırken okuma
tarafında NoSQL tabanlı bir veritabanı kullanarak okuma
performansını artırabilirsiniz.
CQRS'nin
Kullanım Alanları
CQRS,
özellikle aşağıdaki durumlarda kullanışlıdır:
Karmaşık
ve Büyük Veri Yapıları: Büyük ölçekli veri işlemleri
olan sistemlerde, okuma ve yazma işlemlerini ayırarak performansı
artırmak amacıyla tercih edilir.
Yoğun
Okuma İşlemleri: Eğer sistemde okuma işlemleri çok yoğunsa,
okuma tarafını optimize ederek hızlı veri erişimi sağlamak
için CQRS kullanılabilir.
Event
Sourcing ile Birleşik Kullanım: Veri değişikliklerini
geçmişe yönelik kaydetmek ve olay bazlı veri işleme sağlamak
amacıyla CQRS, Event Sourcing ile birlikte kullanılabilir.
Ölçeklenebilir
Uygulamalar: CQRS, okuma ve yazma işlemlerini bağımsız
olarak ölçeklemeyi mümkün kıldığı için yüksek trafikli ve
dinamik veri gereksinimi olan uygulamalarda tercih edilir.
Sonuç
CQRS
(Command Query Responsibility Segregation), veri okuma ve yazma
işlemlerini birbirinden ayırarak büyük ölçekli, karmaşık veri
işlemlerine sahip sistemlerde performans ve esneklik kazandıran bir
tasarım kalıbıdır. Bu kalıbın başarılı bir şekilde
uygulanabilmesi için, sistemin veri senkron
izasyonunu,
nihai tutarlılık yaklaşımını ve olay tabanlı iletişimi doğru
bir şekilde yönetmek gerekir. CQRS, özellikle yüksek performans
gerektiren, yoğun veri trafiği olan ve karmaşık iş mantıkları
içeren uygulamalarda önemli bir avantaj sağlar, ancak küçük ve
basit projelerde gereksiz bir karmaşıklık yaratabilir.
Event
Sourcing
Event
Sourcing (Olay Kaynaklı Veri Yönetimi), veri değişikliklerinin
olaylar olarak kaydedilmesi prensibine dayanan bir veri yönetim
yaklaşımıdır. Geleneksel veri yönetimi sistemlerinde, veri
güncellemeleri doğrudan veritabanına yazılır ve yalnızca son
durum saklanır. Ancak Event Sourcing, her veri değişikliğini bir
olay olarak kaydederek tüm sistem geçmişini korumayı amaçlar. Bu
sayede, geçmiş olaylara bakılarak veri durumları yeniden
oluşturulabilir ve işlemler detaylı olarak izlenebilir.
Event
Sourcing özellikle mikroservis mimarisinde, dağıtık sistemlerde
ve karmaşık iş süreçlerinde tercih edilir. Bu yaklaşım, veri
tutarlılığı, işlem izlenebilirliği ve geri alınabilirlik
açısından büyük avantajlar sunar.
Event
Sourcing Nasıl Çalışır?
Event
Sourcing modelinde, veri değişiklikleri veritabanında doğrudan
saklanmak yerine olaylar olarak bir olay deposuna kaydedilir. Bu
olaylar, bir nesnenin durumunda meydana gelen tüm değişiklikleri
kapsar. Sistem, herhangi bir zamanda olayların sırasını izleyerek
nesnenin o andaki durumunu yeniden oluşturabilir.
Örneğin,
bir sipariş işlemi için Event Sourcing kullandığınızı
düşünün. Bir siparişin durumu değiştikçe her adım bir olay
olarak kaydedilir:
Bu
olaylar sırasıyla kaydedilir ve istenildiği zaman tüm bu olaylar
tekrar işlenerek siparişin mevcut durumu elde edilebilir.
Event
Sourcing'in Avantajları
Veri
Tutarlılığı ve Güvenilirlik
Event
Sourcing, sistemdeki her bir değişikliği kaydettiğinden veri
tutarlılığı sağlar. Tüm olaylar sırayla kaydedildiği için,
veri tutarlılığı korunur ve sistemdeki değişikliklerin
güvenilir bir kaydı oluşturulur.
Veri
Geçmişine Erişim
Event
Sourcing, sistemde gerçekleşen her olayın kaydını tuttuğu
için, veri geçmişine erişim sağlar. Bu, sistemdeki geçmiş
işlemleri incelemeyi, analiz etmeyi ve gerektiğinde önceki duruma
dönmeyi kolaylaştırır. Ayrıca, hata ayıklama veya geçmiş
işlemleri izleme gibi gereksinimler için veri geçmişi önemlidir.
Geri
Alınabilirlik
Event
Sourcing, tüm olayları kaydettiği için, hatalı bir değişikliğin
geri alınmasını mümkün kılar. Bir nesnenin veya işlemin
belirli bir duruma geri getirilmesi gerektiğinde, olay deposundaki
veriler kullanılarak bu durum kolayca oluşturulabilir.
İşlem
İzlenebilirliği ve Analitik Yeteneği
Olay
tabanlı bir yapı, sistemdeki tüm işlemlerin ve veri
değişikliklerinin izlenmesine olanak tanır. Bu sayede iş
süreçleri detaylı bir şekilde izlenebilir ve analiz edilebilir.
Ayrıca, analiz yapmak için veri geçmişinden yararlanarak karar
destek sistemlerine veri sağlamak mümkündür.
Mikroservisler
Arası Veri Senkronizasyonu
Event
Sourcing, mikroservisler arasında veri senkronizasyonunu sağlamak
için ideal bir yöntemdir. Her bir mikroservis, veri
değişikliklerini olay olarak kaydedip bu olayları diğer
mikroservislere bildirebilir. Bu, dağıtık sistemlerde veri
tutarlılığını sağlamada yardımcı olur.
Event
Sourcing'in Dezavantajları
Veri
Depolama Maliyetleri
Event
Sourcing’de her veri değişikliği bir olay olarak kaydedildiği
için, veritabanı zamanla çok büyük bir olay arşivine
dönüşebilir. Bu durum, yüksek veri depolama maliyetlerine yol
açabilir ve büyük veri kümelerinde performans sorunlarına neden
olabilir.
Veri
Yeniden Yapılandırma Zorlukları
Olayları
sıralı bir şekilde işleyerek nesnenin durumunu yeniden
oluşturmak, özellikle büyük veri kümelerinde ve uzun süreli
işlemlerde zaman alıcı olabilir. Bu nedenle, performans
sorunlarını önlemek için olay deposunun dikkatli bir şekilde
yönetilmesi gereklidir.
Olay
Uyumluluğu ve Evrimi
Event
Sourcing yapısında, olayların sürekli olarak kaydedilmesi
nedeniyle eski olaylarla uyumlu kalmak zor olabilir. Veritabanı
yapısı veya olay formatında yapılan değişikliklerin, geçmiş
olayları nasıl etkileyeceği dikkatle düşünülmelidir. Eski
olayların yeni yapıya uyarlanması için olay sürümleme gibi ek
tekniklere ihtiyaç duyulabilir.
Veri
Tutarlılığı ve Senkronizasyon Karmaşıklığı
Dağıtık
sistemlerde olay tabanlı iletişim karmaşıklık yaratabilir.
Özellikle anında veri tutarlılığı gereken sistemlerde,
olayların senkronize edilmesi zorlayıcı olabilir. Çoğu Event
Sourcing uygulaması, nihai tutarlılık
prensibine göre çalışır, bu nedenle anında tutarlılık
sağlanması gereken durumlarda ek çözüm gerektirir.
Event
Sourcing ile Snapshot (Anlık Görüntü) Kullanımı
Event
Sourcing, olay deposunda biriken büyük veri miktarı nedeniyle
performans sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, belirli
aralıklarla nesnelerin durumlarının "snapshot" (anlık
görüntü) olarak kaydedilmesi önerilir. Snapshot, bir nesnenin
belirli bir zamandaki durumunu kaydeden bir yapıdır ve olayları
baştan sona işlemek zorunda kalmadan nesnenin o andaki durumunu
hızlıca oluşturmayı sağlar.
Örneğin,
bir sipariş nesnesi için:
100
adet olay kaydedilmiş olabilir.
Her
20 olayda bir snapshot alarak, nesnenin o andaki durumu kaydedilir.
Siparişin
son durumunu oluşturmak için en son snapshot’tan itibaren
yalnızca son olayları işlemek yeterli olur.
Snapshot
kullanımı, performansı artırır ve veri yeniden yapılandırma
süresini kısaltır.
Event
Sourcing ve CQRS Birlikte Kullanımı
Event
Sourcing, genellikle CQRS (Command Query Responsibility
Segregation) ile birlikte kullanılır. CQRS, okuma ve
yazma işlemlerini ayırarak veri modellemesini ve performansı
optimize eder. Event Sourcing ile birleştirildiğinde, sistemdeki
tüm veri değişiklikleri olay olarak kaydedilirken, okuma işlemleri
bu olaylar yerine sorgu modeli üzerinden yapılır. Bu model, Event
Sourcing'in sunduğu veri tutarlılığı ve geçmişe dönük veri
erişim avantajlarını CQRS'nin performans ve ölçeklenebilirlik
avantajlarıyla birleştirir.
CQRS
ve Event Sourcing’in birlikte kullanılması şu avantajları
sağlar:
Performans
Artışı: Okuma ve yazma işlemlerinin ayrılması, sorgu
performansını artırır ve veri yeniden yapılandırma sürecini
optimize eder.
Veri
Tutarlılığı ve Geçmiş Erişimi: Tüm olayların
kaydedilmesi, veri geçmişine erişimi kolaylaştırır ve
gerektiğinde verinin önceki durumlarına geri dönmeyi mümkün
kılar.
Event
Sourcing'in Kullanım Alanları
Event
Sourcing, aşağıdaki durumlarda tercih edilebilir:
İşlem
İzlenebilirliği Gereken Sistemler
İş
süreçlerinin detaylı izlenmesi gereken durumlarda Event Sourcing
kullanılabilir. Örneğin, finansal işlemler, tedarik zinciri
yönetimi veya müşteri sipariş süreçleri gibi işlem
izlenebilirliğinin kritik olduğu sistemlerde Event Sourcing
avantaj sağlar.
Dağıtık
Mikroservis Mimarileri
Mikroservis
mimarisinde veri senkronizasyonunu sağlamak için Event Sourcing
tercih edilir. Mikroservisler, veri değişikliklerini olaylar
olarak kaydedip birbirlerine ileterek dağıtık bir yapıda veri
tutarlılığı sağlar.
Geri
Alınabilir İşlemler ve Geçmiş Erişimi Gerektiren Sistemler
Geçmiş
verilere geri dönme veya hatalı işlemleri geri alma ihtiyacı
olan sistemlerde Event Sourcing idealdir. Bu özellik, bankacılık
veya e-ticaret sistemlerinde müşteri işlemlerini izlemek ve
hataları geri almak için kullanışlıdır.
Analiz
ve Raporlama Gereksinimleri Olan Sistemler
Event
Sourcing, tüm işlem geçmişini tuttuğu için analiz ve raporlama
gereksinimleri olan sistemlerde kullanılabilir. Her olayın
kaydedilmesi, geçmiş veri analizleri yapmayı kolaylaştırır ve
karar destek sistemleri için faydalı veri sağlar.
Sonuç
Event
Sourcing, veri değişikliklerinin olaylar olarak kaydedilmesi
sayesinde veri tutarlılığı, izlenebilirlik ve geçmişe dönük
erişim avantajları sunan güçlü bir veri yönetim kalıbıdır.
Özellikle karmaşık iş süreçlerine sahip, dağıtık ve geri
alınabilir veri gereksinimi olan sistemlerde idealdir. Ancak, veri
depolama maliyetleri, olay uyumluluğu ve veri yeniden
yapılandırma
gibi zorluklar barındırabilir. Event Sourcing'i etkin bir şekilde
kullanabilmek için snapshot stratejileri, CQRS ile entegrasyon ve
olay sürümleme gibi teknikler uygulanabilir. Bu kalıbı
kullanırken veri yönetimi ve performans optimizasyonu konularına
dikkat edilmesi, sistemin sağlıklı ve hızlı çalışması için
önemlidir.
Senkron
ve Asenkron İletişim
Mikroservis
mimarisinde, iletişim modeli sistemin performansını,
ölçeklenebilirliğini ve yanıt süresini doğrudan etkiler.
Mikroservisler arasında veri ve işlem aktarımı yapılırken,
senkron veya asenkron iletişim yöntemleri kullanılabilir. Her iki
iletişim modeli, farklı kullanım senaryolarında avantajlar
sağlarken, sistem gereksinimlerine göre seçilmelidir.
Senkron
İletişim
Senkron
iletişim, bir mikroservisin başka bir mikroservise yaptığı
isteğin yanıtlanana kadar beklediği iletişim modelidir. Bu
modelde bir servis, başka bir servisten veri veya işlem sonucu
talep ettiğinde, yanıt alana kadar durur (bloklanır) ve diğer
işlemlerini bekletir. En yaygın senkron iletişim protokolleri
HTTP/REST, gRPC ve SOAP gibi protokollerdir.
Senkron
İletişimin Özellikleri
Anında
Yanıt Gereksinimi
Senkron
iletişimde, bir servis diğer servisten anında yanıt bekler. Bu,
özellikle bir işlem için anlık doğrulama veya veri sağlanması
gereken durumlarda önemlidir. Örneğin, bir sipariş işlemi
sırasında ödeme doğrulaması için senkron iletişim
kullanılabilir.
Deterministik
Yanıt Süresi
Senkron
iletişim, yanıt süresinin belirli olmasını sağlar. Servis,
diğer servisten yanıt alana kadar işlemine devam etmez, böylece
her bir işlem sıralı ve düzenli bir şekilde yürütülür.
Basit
Uygulama Yapısı
Senkron
iletişimde, veri akışının takibi daha kolaydır. Bir istek
yapıldığında yanıt beklenir, yanıt geldikten sonra işlem
devam eder. Bu, iş akışını daha basit hale getirir ve hata
ayıklamayı kolaylaştırır.
Senkron
İletişimin Avantajları
Gerçek
Zamanlı Yanıt: Senkron iletişimde, istemci yanıtı hemen
alır. Bu özellik, gerçek zamanlı sistemlerde anında işlem
sonucu gerektiren durumlarda önemlidir.
Basitlik:
İş akışının doğrudan ve sıralı olması, kod yapısının
daha anlaşılır olmasını sağlar. Hata ayıklama ve iş mantığı
takibi daha kolaydır.
Deterministik
İşlem Süreci: Her adım, bir önceki adımın tamamlanmasını
beklediği için işlemler sıralı bir şekilde yürütülür.
Senkron
İletişimin Dezavantajları
Bloklama
ve Gecikme: Senkron iletişimde, bir servis diğer servisten
yanıt alana kadar beklediği için bloklanabilir ve bu da yanıt
süresini artırır. Diğer servislerdeki gecikmeler tüm sistemi
yavaşlatabilir.
Kırılganlık
ve Tek Hata Noktası: Senkron iletişimde bir servis başarısız
olursa, yanıt bekleyen diğer servisler de bu durumdan etkilenir ve
tüm iş akışı aksayabilir.
Ölçeklenebilirlik
Sorunları: Yüksek trafikte senkron iletişim kaynak yoğunluğu
gerektirir ve ölçeklenebilirliği zorlaştırır.
Asenkron
İletişim
Asenkron
iletişim, bir mikroservisin başka bir mikroservise yaptığı
isteğin yanıtını beklemeden işlemine devam ettiği iletişim
modelidir. Bu modelde, bir servis diğer servise veri veya işlem
talebi gönderir ve yanıt gelip gelmediğini beklemeden diğer
işlemlerine devam eder. Asenkron iletişim genellikle mesajlaşma
sistemleri (örneğin, Apache Kafka, RabbitMQ) ve olay tabanlı
mimarilerle uygulanır.
Asenkron
İletişimin Özellikleri
Yanıt
Beklememe
Asenkron
iletişimde, bir servis başka bir servise istek gönderdiğinde
yanıt beklemeden kendi işlemlerini yürütmeye devam eder. Yanıt
geldiğinde, sistem bu yanıtı işler veya farklı bir iş akışına
yönlendirir. Bu durum, özellikle yüksek yük altında sistemin
performansını artırır.
Nihai
Tutarlılık
Asenkron
iletişimde, anlık tutarlılık zorunlu değildir. İşlemler
belirli bir süre boyunca tutarsız kalabilir ve bu süre sonunda
verinin tutarlılığı sağlanır. Bu model, "nihai
tutarlılık" prensibine göre çalışır ve özellikle veri
güncellemeleri veya bildirimin gecikmeyi tolere edebileceği
durumlarda kullanılır.
Mesajlaşma
Sistemleri ile Entegrasyon
Asenkron
iletişim genellikle mesajlaşma sistemleri ile yürütülür. Bir
servis istekleri bir kuyruğa gönderir, diğer servis bu kuyruğu
dinler ve işlemlerini yürütür. Örneğin, Kafka veya RabbitMQ
gibi mesajlaşma sistemleri kullanılarak servisler arasında
asenkron iletişim sağlanabilir.
Asenkron
İletişimin Avantajları
Yüksek
Performans: Asenkron iletişim, bir servisin başka bir servis
yanıtını beklememesini sağladığı için sistemin genel
performansını artırır. Bu, özellikle yüksek hacimli ve yoğun
işlem gerektiren sistemlerde avantaj sağlar.
Esnek
ve Dayanıklı: Bir servis başarısız olsa bile, işlemler
kuyruğa alındığı için sistemin genel işleyişi etkilenmez. Bu
model, sistemin dayanıklılığını artırır.
Kolay
Ölçeklenebilirlik: Asenkron iletişim, mikroservislerin
bağımsız ölçeklenebilmesine olanak tanır. Servisler arasındaki
iletişim mesaj kuyrukları üzerinden yürütüldüğünden, yük
altında bile sistem kolayca ölçeklenebilir.
Asenkron
İletişimin Dezavantajları
Karmaşık
İş Akışı Yönetimi: Asenkron iletişim, işlemlerin sıralı
bir şekilde ilerlememesi nedeniyle iş akışını karmaşık hale
getirebilir. İşlemler arasında geçici tutarsızlıklar
yaşanabilir.
Geri
Bildirim Almak Zordur: İstek gönderildikten sonra yanıt hemen
alınamadığı için, işlemin başarı durumu ve hatalar hakkında
anında bilgi edinmek zor olabilir.
Nihai
Tutarlılık Gereksinimi: Asenkron iletişimde veriler anında
senkronize edilmediğinden, anında tutarlılık yerine nihai
tutarlılık elde edilir. Bu, bazı sistemlerde veri tutarlılığı
sorunlarına yol açabilir.
Senkron
ve Asenkron İletişim Arasındaki Farklar
Özellik
|
Senkron
İletişim
|
Asenkron
İletişim
|
Bekleme
Süresi
|
Yanıt
gelene kadar bekler (bloklanır)
|
Yanıt
beklemeden işlemine devam eder
|
Performans
|
Bloklama
nedeniyle performans kısıtlıdır
|
Yüksek
performans ve esneklik sağlar
|
Veri
Tutarlılığı
|
Anlık
tutarlılık
|
Nihai
tutarlılık
|
Kullanım
Durumu
|
Gerçek
zamanlı ve anlık yanıt gereksinimi
|
Yüksek
hacimli işlemler ve gecikmeyi tolere eden durumlar
|
Hata
Yönetimi
|
Hata
durumunda işlem durur ve bekler
|
Kuyruklama
ile hata yönetimi daha dayanıklıdır
|
Karmaşıklık
|
Basit
iş akışı
|
Karmaşık
iş akışı ve senkronizasyon
|
Hangi
Durumlarda Senkron, Hangi Durumlarda Asenkron İletişim Tercih
Edilmelidir?
Senkron
ve Asenkron İletişim Yöntemlerinin Birlikte Kullanılması
Mikroservis
mimarisinde, senkron ve asenkron iletişim yöntemleri bir arada
kullanılabilir. Her iki modelin güçlü yanlarını kullanarak,
sistem performansı artırılabilir ve esneklik sağlanabilir.
Örneğin, bir e-ticaret sitesinde ödeme işlemi sen
kron
iletişimle yapılabilirken, ödeme tamamlandıktan sonra müşteriye
gönderilen onay e-postası asenkron olarak işlenebilir. Bu,
sistemin kritik işlemleri anında yerine getirirken, diğer
işlemleri daha esnek ve performanslı bir şekilde yürütmesini
sağlar.
Sonuç
Senkron
ve asenkron iletişim, mikroservis mimarisinde farklı ihtiyaçlara
yönelik iki temel iletişim modelidir. Senkron iletişim anlık
yanıt ve kesin tutarlılık sağlarken, asenkron iletişim yüksek
performans ve dayanıklılık sunar. Uygulamanın gereksinimlerine
göre hangi iletişim modelinin kullanılacağına karar verilirken,
senkron ve asenkron iletişimin avantaj ve dezavantajları dikkatle
değerlendirilmelidir. Bu iletişim modellerinin doğru kullanımı,
mikroservis tabanlı sistemlerin performansını, güvenilirliğini
ve esnekliğini artıracaktır.
Saga
Kalıbı
Saga
Kalıbı, mikroservis mimarisinde uzun süreli işlemler
sırasında veri tutarlılığını sağlamak için kullanılan bir
dağıtık işlem yönetim kalıbıdır. Mikroservis mimarisinde,
işlemler genellikle birden fazla servisin veri güncellemelerini
içerir. Ancak, dağıtık sistemlerde tüm mikroservislerin bir
işlemi aynı anda tamamlaması zor olduğundan, merkezi bir işlem
yönetim sistemi kullanmak yerine Saga Kalıbı tercih edilir. Saga
Kalıbı, her bir mikroservisin kendi işlemini bağımsız olarak
yürütmesini sağlar ve işlem başarısız olduğunda tüm işlemi
geri almak için gereken adımları tanımlar.
Saga
Kalıbı Nasıl Çalışır?
Saga
Kalıbı, dağıtık işlemleri ardışık bir dizi alt işlem olarak
yönetir. Her bir mikroservis, işlemin bir adımını gerçekleştirir
ve başarılı bir şekilde tamamladığında sıradaki servise
işlemi devreder. Her adım kendi başına bağımsızdır ve her
mikroservisin kendi veritabanında gerçekleşir. Eğer bir adım
başarısız olursa, sistem işlemi geri alacak şekilde geri dönüş
(compensation) adımlarını devreye sokar.
Örneğin,
bir e-ticaret sisteminde sipariş işlemi sırasında aşağıdaki
işlemler gerçekleşebilir:
Ödeme
İşlemi: Müşterinin ödeme bilgileri doğrulanır ve ödeme
alınır.
Envanter
Güncelleme: Ödeme başarılı olursa, envanter güncellenir ve
ürün stoktan düşer.
Kargo
İşlemi: Stok güncellenirse, kargo şirketine sipariş bilgisi
gönderilir.
Eğer
bu işlemlerden herhangi biri başarısız olursa (örneğin,
envanter güncelleme işlemi başarısız olursa), önceki adımların
geri alınması gerekir (ödeme iade edilir).
Saga
Kalıbının Temel Modelleri
Saga
Kalıbı, iki temel modelle uygulanabilir: Koreografi
(Choreography) ve Orkestrasyon (Orchestration).
1.
Koreografi (Choreography)
Koreografi
modelinde, her bir mikroservis kendi iş akışını bağımsız
olarak yürütür ve işlem tamamlandığında diğer mikroservislere
haber verir. Mikroservisler birbirlerini doğrudan tetikleyerek
ardışık bir iş akışı sağlarlar. Her bir mikroservis, bir olay
yayınlar ve bu olayı dinleyen diğer servisler kendi işlemlerini
başlatır. Merkezi bir yöneticinin olmadığı bu model, daha basit
iş akışları için idealdir.
Avantajları:
Basit
Yapı: Merkezi bir yöneticinin olmaması, sistemi daha basit ve
esnek hale getirir.
Bağımsızlık:
Her mikroservis kendi işlemini bağımsız olarak yönetir.
Dezavantajları:
Karmaşık
İş Akışları: Karmaşık iş akışlarında,
mikroservislerin birbirini tetiklemesi zorlayıcı olabilir ve olay
takibi karmaşıklaşabilir.
Olay
Aşırı Yükü: Çok sayıda olayın yayınlanması ve
dinlenmesi durumunda, sistemin performansı etkilenebilir.
2.
Orkestrasyon (Orchestration)
Orkestrasyon
modelinde, iş akışı merkezi bir yönetici tarafından kontrol
edilir. Bu merkezi yöneticiyi “Orkestra Edici” olarak
adlandırabiliriz. Orkestra edici, her adımın sırasıyla
gerçekleşmesini sağlar ve her mikroservisi tetikleyerek işlem
sürecini yönetir. Eğer bir işlem başarısız olursa, orkestra
edici tüm işlemi geri almak için gerekli geri dönüş
(compensation) adımlarını başlatır.
Avantajları:
Merkezi
Kontrol: Orkestra edici, iş akışını merkezi bir noktadan
yönetir ve daha karmaşık iş akışlarını kolayca düzenler.
İş
Akışının İzlenmesi: Tüm işlemler merkezi olarak
yönetildiğinden, iş akışı kolayca izlenebilir ve hata ayıklama
yapılabilir.
Dezavantajları:
Tek
Hata Noktası Riski: Orkestra edici, merkezi bir yönetici
olduğundan sistemin tek hata noktası haline gelebilir.
Karmaşıklık:
Merkezi bir yönetici eklenmesi, sistemi daha karmaşık hale
getirebilir.
Saga
Kalıbının Avantajları
Veri
Tutarlılığı Sağlama
Saga
Kalıbı, dağıtık sistemlerde veri tutarlılığı sağlar. Her
bir adım bağımsız bir işlem olarak yürütüldüğünden,
işlemlerin nihai olarak tutarlı olması garanti edilir.
Dağıtık
İşlem Yönetimi
Saga
Kalıbı, merkezi bir yöneticiye ihtiyaç duymadan dağıtık
işlemleri yönetme imkanı sunar. Koreografi modeli özellikle
merkezi bir kontrol olmadan işlemlerin yönetilmesini
kolaylaştırır.
Geri
Alınabilirlik
Saga
Kalıbı, her bir adımın başarısız olması durumunda geri dönüş
(compensation) adımları ile işlemi geri alabilir. Bu, işlem
sırasında hatalar meydana geldiğinde veri tutarlılığını
sağlamaya yardımcı olur.
Mikroservis
Bağımsızlığı
Saga
Kalıbı, her mikroservisin kendi işlemlerini bağımsız olarak
yönetmesini sağlar. Bu, mikroservislerin birbirine bağımlılığını
azaltır ve her servisin kendi işlemini kendi veri tabanında
yürütmesine imkan tanır.
Saga
Kalıbının Dezavantajları
Karmaşık
İş Akışları
Karmaşık
iş akışları ve çok sayıda mikroservis içeren işlemlerde Saga
Kalıbı, özellikle Koreografi modelinde, takip ve hata ayıklama
açısından karmaşık hale gelebilir.
Zamanlama
Sorunları
Asenkron
olarak çalışan işlemlerde, her bir mikroservisin diğerini
beklemeden işlemini yürütmesi zamanlama sorunlarına yol
açabilir. Bu durum, veri tutarlılığı sağlamak için daha
karmaşık senkronizasyon yöntemleri gerektirir.
Geri
Dönüş İşlemlerinin Karmaşıklığı
Geri
alınması gereken işlemler durumunda, her adım için tanımlanan
geri dönüş işlemleri karmaşık hale gelebilir. Bu durum,
sistemi tasarlarken ek planlama gerektirir.
Saga
Kalıbı Kullanım Örnekleri
Saga
Kalıbı, özellikle şu tür uygulamalarda kullanılır:
E-ticaret
Sistemleri
E-ticaret
sistemlerinde, sipariş süreci birden fazla mikroservisin
katılımını gerektirir (ödeme, envanter, kargo vb.). Saga
Kalıbı, her mikroservisin kendi işlemlerini bağımsız olarak
yönetmesini sağlar ve işlemler arasında tutarlılık sağlar.
Finansal
İşlemler
Finansal
işlemler, yüksek güvenlik ve veri tutarlılığı
gerektirdiğinden Saga Kalıbı kullanılarak her adımda veri
tutarlılığı korunur ve hatalar durumunda geri dönüş işlemleri
yapılabilir.
Otel
ve Uçak Rezervasyon Sistemleri
Rezervasyon
sistemlerinde, müşteri taleplerini işleyen birden fazla servis
bulunur. Saga Kalıbı, her servisin işlemlerini bağımsız olarak
yürüterek tutarlılığı sağlar. Örneğin, uçak bileti
rezervasyonu yapılırken otel rezervasyonu başarısız olursa,
uçak bileti işlemi de geri alınır.
Saga
Kalıbının Uygulama Stratejileri
Olay
Tabanlı İletişim Kullanın
Koreografi
modelinde olay tabanlı iletişim kullanarak her mikroservisin
birbirini tetiklemesi sağlanabilir. Bir mikroservis işlemi
tamamladığında bir olay yayınlayarak sıradaki servisin işlemine
devam etmesini sağlar.
İş
Akışını İzleme ve Günlük Kaydı Tutma
Saga
Kalıbı, dağıtık işlemlerden oluştuğu için iş akışının
izlenmesi önemlidir. Her adımın başarı veya başarısızlık
durumları kaydedilerek iş akışının düzenli bir şekilde
izlenmesi sağlanabilir.
Geri
Alınabilir İşlemler Tanımlayın
Her
bir mikroservis için geri alma işlemlerini önceden planlayın.
Geri alınması gereken işlemler için özel iş mantığı ve veri
yönetimi stratejileri geliştirin.
Timeout
ve Retry Mekanizmaları Uygulayın
Dağıtık
işlemlerde zamanlama sorunlarına karşı timeout ve yeniden deneme
(retry) mekanizmaları kullanarak işlemlerin başarısız olması
durumunda yeniden denenmesini sağlayın.
Saga
Kalıbı ve Veri Tutarlılığı
Saga
Kalıbı genellikle nihai tutarlılık (eventual
consistency) sağlamak için kullanılır. Yani, işlemler
tamamlandığında sistem nihai olarak tutarlı bir duruma ulaşır.
Her bir adım bağıms
ız
olduğundan, mikroservislerin birbirinden bağımsız olarak
çalışabilmesi için anında değil, nihai tutarlılık sağlanır.
Bu model, işlem gecikmelerini tolere edebilen sistemler için
uygundur.
Sonuç
Saga
Kalıbı, mikroservisler arasında veri tutarlılığını sağlamak
ve dağıtık işlemleri yönetmek için güçlü bir çözüm sunar.
Koreografi ve Orkestrasyon modelleri ile Saga Kalıbı, iş
süreçlerine göre esneklik sağlar. Özellikle çok adımlı ve çok
sayıda mikroservis içeren işlemlerde, geri alınabilirlik,
bağımsız işlem yönetimi ve esneklik sunar. Ancak, karmaşık iş
akışları ve geri alma işlemleri gibi zorluklarla başa çıkmak
için iyi bir planlama ve iş akışı izleme stratejisi gerektirir.
Circuit
Breaker (Devre Kesici) Kalıbı
Circuit
Breaker (Devre Kesici), mikroservis mimarisinde kullanılan,
sistemin güvenilirliğini ve dayanıklılığını artırmaya
yönelik bir dayanıklılık kalıbıdır. Dağıtık sistemlerde,
bir servis başarısız olduğunda diğer servislerin de bu durumdan
etkilenmemesi ve sistemin genel performansının korunması için
Circuit Breaker kullanılır. Circuit Breaker, bir servisin yanıt
süresi uzadığında veya çok sayıda hata aldığında, isteği
durdurur ve sistemi korumak için bir “kesici” görevi görür.
Circuit
Breaker, üç farklı durumda çalışır: Kapalı
(Closed), Açık (Open) ve Yarı Açık
(Half-Open). Bu durumlar arasında geçiş yaparak sistemin
sağlıklı çalışmasını sağlar ve başarısız olan servise
yapılacak istekleri kontrol eder.
Circuit
Breaker'ın Çalışma Prensibi
Circuit
Breaker, mikroservisler arasındaki istekleri izleyerek, belirli bir
hata oranını aştığında ilgili servise yapılan isteği keser.
Servisin durumu düzelene kadar yeni isteklerin başarısız olmasını
önler ve sistemin genel performansını korur.
Kapalı
(Closed) Durum
Normal
çalışma durumudur. Circuit Breaker kapalı durumdayken tüm
istekler ilgili servise yönlendirilir. Eğer belirli bir hata oranı
veya belirli sayıda başarısız istek tespit edilirse Circuit
Breaker “açık” duruma geçer.
Açık
(Open) Durum
Circuit
Breaker, belirlenen hata oranının aşıldığını fark ettiğinde
devreyi “açık” duruma getirir ve tüm istekleri engeller. Açık
durumda, servise yönlendirilen tüm yeni istekler doğrudan
reddedilir. Bu, başarısız olan servisin üzerindeki yükü
azaltır ve diğer servislerin başarısızlıktan etkilenmemesini
sağlar. Açık durum belirli bir süre devam eder, ardından
Circuit Breaker “yarı açık” duruma geçer.
Yarı
Açık (Half-Open) Durum
Circuit
Breaker açık durumda bir süre bekledikten sonra, servisin
durumunu test etmek için yarı açık duruma geçer. Yarı açık
durumda sınırlı sayıda istek servise yönlendirilir. Eğer bu
istekler başarılı olursa, Circuit Breaker “kapalı” duruma
geçer ve normal çalışma durumu geri döner. Ancak, bu istekler
yine başarısız olursa Circuit Breaker tekrar açık duruma geçer
ve servisi koruma altına alır.
Bu
üç durum arasında geçiş yaparak Circuit Breaker, servisin
başarısız olduğu durumlarda isteklere yanıt vermeyi durdurur ve
sistemin diğer bölümlerini korur. Servisin sağlığı
düzeldiğinde ise yeniden istek almaya başlar.
Circuit
Breaker Kalıbının Avantajları
Sistem
Dayanıklılığını Artırır
Circuit
Breaker, başarısız olan bir servisin diğer servislere olan
etkisini azaltır. Hatalı veya yanıt veremeyen bir servise yönelik
istekler durdurularak sistem genelinde bir çökme yaşanmasının
önüne geçilir.
Performans
Optimizasyonu
Hatalı
bir servise sürekli istek göndererek gereksiz yük yaratmak
yerine, Circuit Breaker başarısız olan servise yapılacak
istekleri durdurur. Bu, sistem performansını korumaya yardımcı
olur ve kaynak kullanımını optimize eder.
Hata
Yönetimi ve İyileşme
Circuit
Breaker, başarısız olan bir servisin iyileşme sürecini
destekler. Yarı açık durum ile servisin tekrar çalışıp
çalışmadığını test eder ve yalnızca servis iyileştiğinde
tam kapasite çalışmasına izin verir. Bu, geçici hataların
yönetimini ve servislerin toparlanmasını kolaylaştırır.
Daha
İyi Kullanıcı Deneyimi
Circuit
Breaker, başarısız olan servislere ulaşmaya çalışan
kullanıcıların sürekli hatayla karşılaşmasını engeller.
Servisin devre dışı olduğunu hızlıca bildiren bir hata iletisi
göndererek kullanıcı deneyimini iyileştirir.
Circuit
Breaker Kalıbının Dezavantajları
Gecikmeli
Yanıt ve Kesinti
Circuit
Breaker, devreyi açtığında ilgili servis kesintiye uğrar ve
belirli bir süre boyunca kullanılamaz. Bu durum, servisin
iyileştiği durumda bile gecikmeli yanıt almayı zorlaştırabilir.
Özellikle yüksek kullanılabilirlik gerektiren uygulamalarda
Circuit Breaker devreye girdiğinde isteklerin geri çevrilmesi
kullanıcı deneyimini etkileyebilir.
Uygulama
Karmaşıklığı
Circuit
Breaker kalıbı, sistemde fazladan bir hata yönetimi mekanizması
gerektirir. Servislerin durumunu izlemek ve uygun zamanda devreyi
açıp kapamak için ek bir yönetim altyapısı oluşturulmalıdır.
Bu, geliştirme ve bakım süreçlerinde ek bir karmaşıklık
yaratabilir.
Uygun
Zamanlama Ayarlamaları Gerektirir
Circuit
Breaker, ne zaman açılacağı veya kapanacağına ilişkin doğru
zamanlamaların ayarlanmasını gerektirir. Hatalı zamanlamalar
devrenin gereksiz yere açılmasına veya kapalı kalmasına yol
açabilir. Uygun olmayan bir Circuit Breaker yapılandırması,
sistem performansını olumsuz etkileyebilir.
Circuit
Breaker Uygulama Stratejileri
Timeout
Ayarı Yapın
Servis
yanıt sürelerini gözlemleyin ve belirli bir süreyi aşan
istekler için timeout ayarı yaparak Circuit Breaker’ın devreye
girmesini sağlayın. Bu, uzun süre yanıt vermeyen servislerin
Circuit Breaker tarafından kesilmesini hızlandırır.
Hata
Eşiği Belirleyin
Hata
eşiğini, belirli bir hata oranına göre yapılandırın. Örneğin,
bir serviste 10 isteğin 7’si başarısız olduğunda Circuit
Breaker’ın açılmasını sağlayabilirsiniz. Bu, başarısızlık
oranı arttığında sistemi koruma altına alır.
Deneme
Sayısı ve Gecikme Süresi Ayarlayın
Circuit
Breaker açık durumdayken servisi test etmek için belirli bir
deneme sayısı ve gecikme süresi ayarlayın. Servisin toparlanma
sürecini gözlemleyerek devrenin ne kadar süre açık kalacağını
ve yarı açık durumda yapılacak denemelerin sayısını
belirleyin.
Ölçüm
ve İzleme
Circuit
Breaker’ın performansını ölçmek ve izlemek, sağlıklı bir
hata yönetimi için önemlidir. Hangi servisin ne zaman
kesildiğini, hata oranını ve tekrar açılma süresini izlemek,
devre kesicinin etkin bir şekilde çalışmasını sağlar.
Circuit
Breaker ile Kullanılabilecek Alternatif Kalıplar
Circuit
Breaker kalıbı genellikle diğer dayanıklılık kalıplarıyla
birlikte kullanılır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Bulkhead
(Paravan): Circuit Breaker ile birlikte kullanılarak, bir
mikroservisin başarısız olduğu durumlarda diğer
mikroservislerin etkilenmemesi sağlanır. Her bir mikroservis için
belirli bir kaynak sınırı tanımlanır.
Retry
(Yeniden Deneme): Bir isteğin başarısız olduğu durumda
Circuit Breaker açılmadan önce yeniden deneme yapılabilir. Bu,
geçici sorunların düzelmesi için sisteme zaman tanır.
Timeout
(Zaman Aşımı): Circuit Breaker’dan bağımsız olarak, her
mikroservis için belirli bir yanıt süresi sınırı tanımlanır.
Bu süre aşıldığında, isteğin iptal edilmesi sağlanır ve
sistemin beklemesi engellenir.
Circuit
Breaker Kullanım Örnekleri
Ödeme
Sistemleri
E-ticaret
sitelerinde ödeme işlemleri sırasında ödeme sağlayıcısı
hizmet veremez duruma geldiğinde, ödeme servisine yapılan
isteklerin durdurulması gerekir. Circuit Breaker, ödeme
sağlayıcısının yanıt veremediği durumda devreye girerek diğer
işlemlerin devam etmesine olanak tanır.
Envanter
Yönetimi
Bir
ürün satın alındığında envanter güncelleme işlemi yapılır.
Envanter yönetim servisi arızalanırsa, diğer mikroservislerin bu
durumdan etkilenmemesi için Circuit Breaker devreye girer ve
envanter servisine yönelik istekler durdurulur.
Hava
Durumu veya Dış API Çağrıları
Harici
hava durumu veya konum API’leri gibi dış API’lere yapılan
çağrılarda, dış servislerde kesinti yaşandığında sürekli
olarak istekte bulunmak sistemi yavaşlatır. Circuit Breaker, dış
API başarısız olduğunda bu istekleri keserek sistemin genel
performansını korur.
Circuit
Breaker Kullan
ımında
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Yanıt
Sürelerini Doğru Belirleyin
Circuit
Breaker’ın devreye girmesi için uygun bir yanıt süresi eşiği
belirleyin. Bu süre, hem aşırı gecikmelerin sistem performansını
etkilememesi hem de geçici hataların tolere edilmesi için ideal
seviyede olmalıdır.
Hata
Oranlarını İzleyin
Hangi
hata oranının Circuit Breaker’ın devreye girmesini
gerektireceğini belirleyin. Belirli bir hata oranı aşıldığında
devrenin açılmasını sağlayarak gereksiz yükten kaçının.
İyileşme
Sürecini Planlayın
Circuit
Breaker yarı açık durumdayken servisin toparlanma sürecini test
etmek için belirli bir deneme sayısı belirleyin. Servis
toparlanmaya başladığında Circuit Breaker’ı kapatarak normal
işleyişe dönmesini sağlayın.
Sonuç
Circuit
Breaker (Devre Kesici) kalıbı, mikroservis mimarisinde başarısızlık
yönetimi için kritik bir dayanıklılık kalıbıdır. Sistem
içinde bir servisin başarısız olması durumunda, bu servisin
diğer mikroservisleri etkilemesini önleyerek sistemin genel
performansını korur. Yanıt süresi ve hata oranına göre devreye
girerek, yüksek performans ve güvenilirlik sağlar. Circuit
Breaker, özellikle dağıtık sistemlerde ve kritik iş süreçlerine
sahip uygulamalarda veri tutarlılığı, işlem devamlılığı ve
sistem güvenilirliği açısından önemli bir rol oynar.
Bulkhead
(Paravan) Kalıbı
Bulkhead
(Paravan) kalıbı, mikroservis mimarisinde sistem
dayanıklılığını artırmak için kullanılan bir dayanıklılık
kalıbıdır. Adını gemi tasarımından alan bu kalıp, bir
sistemdeki hizmetlerin veya bileşenlerin birbirinden izole edilerek,
bir bileşende meydana gelen hataların diğer bileşenleri
etkilemesini önlemeyi amaçlar. Gemilerdeki su geçirmez bölmeler
gibi, Bulkhead kalıbı da sistemin farklı parçalarını bağımsız
bölmelere ayırarak, bir bileşende sorun çıktığında
diğerlerinin sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlar.
Böylece bir servis yoğun talep aldığında veya bir hata
yaşandığında, sistemin diğer bölümleri bu durumdan etkilenmez.
Bulkhead
Kalıbının Çalışma Prensibi
Bulkhead
kalıbı, sistemdeki kaynakları belirli bileşenlere veya
mikroservislere ayırarak çalışır. Her bir bileşen, kendisine
ayrılmış belirli bir kaynak havuzunu (örneğin iş parçacıkları,
bağlantılar veya bellek) kullanır. Bir bileşende aşırı
yüklenme veya hata meydana geldiğinde, bu bileşene özel kaynak
havuzu tükenir; ancak diğer bileşenler bu durumdan etkilenmez,
çünkü kendi özel kaynak havuzlarını kullanmaya devam ederler.
Bu izolasyon, tüm sistemi tek bir bileşenin hata yapması durumunda
çökme riskinden korur.
Örneğin,
bir e-ticaret sisteminde sipariş, ödeme
ve envanter gibi mikroservisler bulunur. Sipariş
servisi aşırı yüklendiğinde ödeme ve envanter servisleri kendi
ayrılmış kaynaklarını kullanarak çalışmaya devam eder ve
müşterilerin diğer işlemlerini gerçekleştirmesini sağlar.
Bulkhead
Kalıbının Temel Özellikleri
Kaynak
Ayrımı
Bulkhead
kalıbı, sistem kaynaklarının (iş parçacıkları, bağlantılar,
bellek gibi) farklı bileşenlere belirli oranlarda tahsis
edilmesini sağlar. Her bileşen yalnızca kendi kaynak havuzunu
kullanır ve diğer bileşenlerin kaynaklarına erişemez. Bu,
sistem genelinde yük dağılımını dengeler ve her bileşenin
ayrı kaynaklarla çalışmasını sağlar.
Bağımsız
Çalışma
Bulkhead
kalıbı ile her bileşen, sistemdeki diğer bileşenlerden bağımsız
olarak çalışabilir. Bir bileşende sorun meydana geldiğinde,
diğer bileşenler etkilenmez ve kendi işlemlerine devam eder. Bu
sayede, sistemde oluşabilecek arızalar izole edilir.
Failover
ve Geri Dönüş Stratejisi
Bulkhead
kalıbı, bir bileşen başarısız olduğunda bu hatanın sistemin
diğer bölümlerine yayılmasını engelleyerek sistemin genel
güvenilirliğini artırır. Başarısız olan bileşen için
failover (yedekleme) stratejileri uygulanabilir ve sistemin diğer
bileşenleri sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam eder.
Bulkhead
Kalıbının Avantajları
Sistem
Dayanıklılığını Artırır
Bulkhead
kalıbı, bir bileşendeki hataların diğer bileşenlere
yayılmasını önleyerek sistemin genel dayanıklılığını
artırır. Bu sayede, sistemin bir bölümü çalışmaz hale gelse
bile, diğer bölümler sağlıklı bir şekilde işleyişini
sürdürür.
Kaynak
Yönetimini Optimize Eder
Sistem
kaynaklarını bileşenlere özel olarak ayırarak, her bileşenin
yalnızca kendine tahsis edilmiş kaynakları kullanmasını sağlar.
Bu, kaynakların daha verimli yönetilmesini ve bileşenlerin aşırı
yüklenmesini önler.
Hizmet
Sürekliliğini Sağlar
Bir
bileşenin başarısız olması durumunda, diğer bileşenler
çalışmalarını sürdürebilir. Örneğin, bir mikroservis aşırı
yüklendiğinde veya çökme yaşadığında diğer mikroservisler
kendi kaynaklarını kullanarak çalışmaya devam eder ve hizmet
sürekliliği sağlanır.
Performans
Artışı
Kaynakların
izole edilmesi, her bileşenin performansını bağımsız olarak
optimize etmesine olanak tanır. Bu, özellikle yüksek trafiğe
sahip sistemlerde genel performansı artırır ve kaynak kullanımını
dengeler.
Bulkhead
Kalıbının Dezavantajları
Kaynak
İsrafı
Bulkhead
kalıbı, sistem kaynaklarını bileşenlere özel olarak ayırdığı
için kaynak israfına yol açabilir. Bir bileşen için ayrılan
kaynaklar kullanılmadığında bile başka bir bileşen bu
kaynakları kullanamaz. Özellikle düşük trafik alan bileşenlerde
bu durum kaynak israfına neden olabilir.
Artan
Karmaşıklık
Bulkhead
kalıbı, sistem kaynaklarının her bir bileşene özel olarak
atanmasını gerektirdiği için sistemin yapılandırma ve yönetim
süreçlerini karmaşık hale getirebilir. Her bileşen için özel
kaynak havuzları oluşturmak ve bu kaynakları izlemek daha fazla
iş yükü oluşturabilir.
Doğru
Kaynak Tahsis Zorluğu
Hangi
bileşene ne kadar kaynak ayrılması gerektiğini belirlemek zor
olabilir. Yanlış bir tahsis, bazı bileşenlerin gereğinden fazla
kaynak almasına veya yetersiz kaynakla çalışmasına yol
açabilir. Özellikle yoğun trafik anlarında kaynak dengesini
sağlamak zor olabilir.
Bulkhead
Kalıbı ile Uygulanabilecek Stratejiler
Hizmetler
İçin Ayrı Kaynak Havuzları Tanımlayın
Mikroservislerde
her bir bileşen veya servis için özel kaynak havuzları
belirleyin. Örneğin, yüksek işlem gerektiren sipariş servisi
için daha fazla iş parçacığı ayırarak sistemin performansını
artırın.
Yüksek
Trafikli Servislere Öncelik Verin
Yüksek
trafikli ve kritik bileşenler için daha geniş kaynak havuzları
tanımlayarak, bu bileşenlerin kaynak sıkıntısı çekmeden işlem
yapmasını sağlayın. Örneğin, ödeme işlemlerinin yüksek
önceliğe sahip olduğu bir sistemde ödeme servisi için daha
fazla kaynak ayrılabilir.
Zaman
Aşımı ve Yeniden Deneme (Retry) Mekanizmaları Kullanın
Bir
bileşen kendi kaynak havuzunu tükettiğinde, işlemin başarısız
olmasını önlemek için zaman aşımı ve yeniden deneme
mekanizmalarını kullanarak işlemleri yönetebilirsiniz. Örneğin,
yüksek trafik nedeniyle bir kaynak havuzu dolduğunda yeniden
deneme yaparak işlemlerin bir süre sonra başarıyla
tamamlanmasını sağlayabilirsiniz.
Kaynak
İzleme ve Dinamik Ayarlama
Kaynak
kullanımını sürekli izleyerek ve analiz ederek, belirli
durumlarda dinamik kaynak tahsisleri gerçekleştirin. Bu, özellikle
trafik yoğunluğunun değişken olduğu durumlarda kaynak
kullanımını optimize eder.
Bulkhead
Kalıbı Kullanım Örnekleri
E-ticaret
Sistemleri
E-ticaret
sitelerinde, sipariş, ödeme ve envanter gibi mikroservisler
bulunur. Sipariş servisi yüksek talep aldığında diğer
servislerin bu durumdan etkilenmemesi için Bulkhead kalıbı
kullanılarak her servise özel kaynak havuzları tanımlanabilir.
Böylece, ödeme ve envanter işlemleri sipariş servisinin yükünden
etkilenmez.
Finansal
İşlem Sistemleri
Banka
veya ödeme sistemlerinde, hesap hareketleri, para transferleri ve
kredi başvuruları gibi farklı işlemler vardır. Bulkhead kalıbı,
her işlem türü için ayrı kaynak havuzları tanımlayarak yoğun
trafikte bile sistemin diğer bölümlerinin çalışmaya devam
etmesini sağlar.
Oyun
Sunucuları
Çevrimiçi
oyunlarda farklı oyun modları veya etkinlikler için kaynakları
ayırmak, bir modda yaşanan yoğunluğun diğer modları
etkilemesini önler. Bulkhead kalıbı, oyuncu deneyimini korumak
için her oyun modu için ayrılmış kaynak havuzları kullanarak
oyuncuların kesintisiz bir deneyim yaşamasını sağlar.
Sosyal
Medya Platformları
Sosyal
medya uygulamalarında kullanıcılar farklı işlemler yapar: mesaj
gönderme, profil güncelleme, bildirimler alma gibi. Bulkhead
kalıbı ile her bir işlem türü için farklı kaynaklar
ayrılabilir. Örneğin, mesaj gönderme işlemleri aşırı yoğun
olduğunda, profil güncelleme işlemleri bu yoğunluktan
etkilenmez.
Bulkhead
ve Diğer Dayanıklılık Kalıpları
Bulkhead
kalıbı, diğer dayanıklılık kalıpları ile birleştirilerek
daha etkili bir çözüm sunar:
ansını
korur.
Retry
(Yeniden Deneme): Bulkhead kalıbı ile birlikte yeniden deneme
mekanizmaları kullanılarak, kaynak tükenmesi durumunda işlemlerin
belirli bir süre sonra yeniden denenmesi sağlanabilir.
Timeout
(Zaman Aşımı): Her bir kaynak havuzu için belirli bir zaman
aşımı süresi tanımlayarak kaynak tüketimini kontrol altına
alabilir ve sistemin performansını koruyabilirsiniz.
Bulkhead
Kalıbının Doğru Uygulanması İçin Öneriler
Kaynakları
Doğru Tahsis Edin
Hangi
bileşenin ne kadar kaynağa ihtiyaç duyacağını analiz ederek
kaynakları dikkatlice tahsis edin. Sistem genelinde bir denge
sağlayarak her bileşenin ihtiyaç duyduğu kaynakları
kullanmasını sağlayın.
İzleme
ve Uyarı Sistemleri Kullanın
Her
bileşenin kaynak kullanımını izlemek için izleme ve uyarı
sistemleri kurun. Bu, kaynakların aşırı kullanımı veya
tükenmesi durumunda erken müdahale yapmanızı sağlar.
Yük
Dağılımını Dengeleyin
Yüksek
trafikli bileşenlere daha fazla kaynak ayırarak sistem genelinde
yük dağılımını dengeli hale getirin. Bu, yoğun işlemlerin
diğer bileşenleri etkilemesini engeller.
Düzenli
Performans Testleri Yapın
Bulkhead
kalıbı ile oluşturduğunuz kaynak havuzlarını test ederek
performanslarını ölçün. Gerektiğinde kaynak tahsislerini
yeniden düzenleyin.
Sonuç
Bulkhead
(Paravan) kalıbı, mikroservis mimarisinde sistem dayanıklılığını
artırmak ve bir bileşende meydana gelen hataların diğer
bileşenlere yayılmasını önlemek için güçlü bir dayanıklılık
kalıbıdır. Sistem kaynaklarını belirli bileşenlere özel olarak
ayırarak her bir bileşenin kendi kaynaklarıyla çalışmasını
sağlar ve böylece tüm sistemin sağlıklı bir şekilde
çalışmasını garanti eder. Özellikle yüksek trafikli ve kritik
sistemlerde, Bulkhead kalıbının uygulanması, sistemin genel
performansını korur ve kaynak kullanımını optimize eder. Ancak,
doğru kaynak tahsisi yapmak ve sistemin kaynak kullanımını
düzenli olarak izlemek, Bulkhead kalıbının etkin bir şekilde
kullanılmasını sağlamak için önemlidir.
Retry
(Yeniden Deneme) ve Timeout (Zaman Aşımı) Kalıpları
Retry
(Yeniden Deneme) ve Timeout (Zaman Aşımı)
kalıpları, mikroservis mimarisinde dayanıklılığı artırmak ve
beklenmeyen hataları yönetmek için kullanılan iki temel kalıptır.
Bu kalıplar, özellikle dış hizmetlere bağımlı olan
mikroservislerde bağlantı sorunları, kısa süreli kesintiler veya
geçici hatalar durumunda sistemi korumak için kritik rol oynar.
Retry
ve Timeout kalıpları birlikte kullanıldığında, sistemin geçici
hatalardan daha az etkilenmesini, kaynakların verimli kullanılmasını
ve bekleme sürelerinin kontrol edilmesini sağlar.
Retry
(Yeniden Deneme) Kalıbı
Retry
kalıbı, bir isteğin başarısız olması durumunda, belirli
aralıklarla yeniden denenmesini sağlar. Geçici bağlantı
sorunları veya küçük hatalar yüzünden bir işlemin başarısız
olmasını engelleyerek, belirli bir deneme süresi boyunca
isteklerin yeniden yapılmasını sağlar. Mikroservis mimarisinde,
özellikle dış sistemlere veya diğer mikroservislere yapılan
çağrılarda geçici kesintilerin yönetiminde faydalıdır.
Retry
Kalıbının Temel Özellikleri
Deneme
Sayısı
Retry
kalıbında, her isteğin yeniden denenme sayısı belirlenir.
Örneğin, bir istek başarısız olduğunda en fazla 3 kez yeniden
denenmesi gibi bir ayarlama yapılabilir.
Gecikme
Süresi
Yeniden
denemeler arasında belirli bir gecikme süresi ayarlanabilir. Bu,
başarısız olan isteğin hemen yeniden denenmesi yerine, belirli
bir süre bekleyerek yeniden denenmesini sağlar.
Artan
Gecikme (Exponential Backoff)
Artan
gecikme stratejisiyle, her yeniden deneme arasında bekleme süresi
artırılır. İlk başarısız denemeden sonra kısa bir gecikme,
ardından daha uzun bir gecikme uygulanarak sistem üzerindeki yük
hafifletilir ve aşırı denemelerin önüne geçilir.
Retry
Kalıbının Avantajları
Geçici
Hataları Yönetir: Retry kalıbı, geçici hatalar yüzünden
işlemlerin başarısız olmasını önler. Örneğin, ağ
bağlantısında kısa süreli bir kesinti olduğunda, yeniden
deneme işlemi sayesinde istek başarıyla gerçekleştirilebilir.
Kullanıcı
Deneyimini İyileştirir: Retry kalıbı, kullanıcıların kısa
süreli kesintilerden etkilenmemesini sağlar ve hizmet
sürekliliğini artırır.
Bağımlı
Sistemlerin Sağlamlığını Artırır: Bir mikroservisin
diğerine olan bağımlılığı durumunda, geçici başarısızlıklar
nedeniyle sistemi durdurmak yerine yeniden deneme yaparak sistemin
sağlam kalması sağlanır.
Retry
Kalıbının Dezavantajları
Aşırı
Yük Riski: Çok sayıda yeniden deneme yapılması, başarısız
servislere aşırı yük binmesine yol açabilir. Bu durum, sistemin
performansını etkileyebilir.
Gecikmeli
Yanıtlar: Yeniden denemeler, işlem süresini uzatabilir.
Kullanıcıların hızlı yanıt beklediği durumlarda yanıt süresi
uzayabilir.
Karmaşıklık
Artışı: Yeniden deneme sayısı ve aralıkları gibi
parametrelerin doğru ayarlanması gerekir. Yanlış ayarlamalar
sistemde gereksiz yük oluşturabilir.
Retry
Kalıbı Uygulama Stratejileri
Sabit
Gecikme: Her yeniden denemede sabit bir gecikme süresi
ayarlanır. Örneğin, her denemeden önce 2 saniye beklemek.
Artan
Gecikme (Exponential Backoff): İlk denemeden sonra bekleme
süresi giderek artırılır. Örneğin, ilk denemeden sonra 2
saniye, ikinci denemeden sonra 4 saniye beklemek.
Jitter
Ekleme: Artan gecikme sürelerine rastgele bir süre ekleyerek
aşırı yüklenmenin önüne geçilir. Bu, özellikle çok sayıda
istek yapılan durumlarda sistemi korur.
Sınırlı
Deneme Sayısı Belirleme: Yeniden deneme işlemi için belirli
bir üst sınır koyarak, deneme sayısını sınırlandırın.
Örneğin, başarısız olan bir istek en fazla 3 kez yeniden
denenir.
Timeout
(Zaman Aşımı) Kalıbı
Timeout
kalıbı, bir servisin belirli bir süre içinde yanıt vermemesi
durumunda isteğin iptal edilmesini sağlar. Belirli bir süre
boyunca yanıt alınamayan işlemler sonlandırılır ve sistemin
gereksiz beklemesi önlenir. Mikroservis mimarisinde, özellikle dış
sistemlere veya diğer mikroservislere yapılan çağrılarda yanıt
sürelerinin uzamasını engelleyerek sistem performansını korur.
Timeout
Kalıbının Temel Özellikleri
Maksimum
Bekleme Süresi
Her
isteğin belirli bir süre içinde yanıt vermesi beklenir. Bu süre
aşıldığında işlem iptal edilir ve sistem gereksiz beklemeye
girmeden diğer işlemlere devam eder. Örneğin, bir isteğin 5
saniye içinde yanıt vermesi beklenir.
Hata
Yönetimi
Timeout
süresi dolduğunda işlem başarısız olarak kabul edilir. Bu
durumda, kullanıcıya belirli bir hata mesajı gösterilebilir veya
sistemdeki diğer işlemler tetiklenebilir.
Timeout
Kalıbının Avantajları
Gereksiz
Beklemeleri Önler: Timeout kalıbı, bir servisin uzun süre
yanıt vermediği durumlarda işlemi iptal ederek sistemin gereksiz
yere beklemesini önler.
Sistem
Performansını Artırır: Zaman aşımı tanımlanan istekler
daha hızlı yönetilir, kaynak tüketimi azaltılır ve sistem
performansı korunur.
Kötü
Niyetli Erişimleri Sınırlar: Yanıt süresi içinde işlem
tamamlanmazsa, istek iptal edilir. Bu da sistemdeki kaynakların
kötüye kullanımını engeller.
Timeout
Kalıbının Dezavantajları
Yanıt
Bekleyen İşlemlerin İptal Olması: Uzun süreli işlemlerde
yanıt bekleyen işlemler iptal edilir, bu da bazı kullanıcı
işlemlerinin tamamlanamamasına neden olabilir.
Yanlış
Ayarlanmış Sürelerin Olumsuz Etkisi: Timeout süresi çok
kısa ayarlanırsa işlemler iptal olabilir; çok uzun ayarlanırsa
sistem kaynakları gereksiz yere kullanılabilir.
Kullanıcı
Deneyimini Etkileyebilir: Belirli bir işlem için yanıt süresi
dolduğunda işlem iptal edilirse, bu durum kullanıcı deneyimini
olumsuz etkileyebilir.
Timeout
Kalıbı Uygulama Stratejileri
Kritik
Olmayan İşlemler İçin Kısa Timeout Ayarlayın: Yanıt
süresinin çok önemli olmadığı işlemler için daha kısa
timeout süresi belirleyin. Örneğin, raporlama gibi işlem
süreçleri uzun sürebileceğinden kısa timeout süreleri
kullanılabilir.
Kritik
İşlemler İçin Uzun Timeout Ayarlayın: Ödeme veya doğrulama
gibi kritik işlemler için daha uzun bir timeout süresi
tanımlayın, böylece önemli işlemler zaman aşımına uğramadan
tamamlanabilir.
Dinamik
Timeout Ayarlamaları: Trafik yoğunluğuna ve sistemin durumuna
göre dinamik timeout süreleri ayarlayın. Yoğun trafik
durumlarında daha kısa, düşük trafik durumlarında ise daha
uzun timeout süreleri belirleyin.
Kademeli
Timeout Süreleri: Belirli işlemler için kademeli olarak
farklı timeout süreleri tanımlayarak sistemin yük altında bile
daha esnek çalışmasını sağlayın.
Retry
ve Timeout Kalıplarının Birlikte Kullanımı
Retry
ve Timeout kalıpları genellikle birlikte kullanılır. Timeout ile
her isteğin maksimum bekleme süresi belirlenir, Retry kalıbı ise
başarısız olan isteklerin belirli sayıda yeniden denenmesini
sağlar. Bir istek belirlenen süre içinde yanıt vermezse timeout
nedeniyle iptal edilir ve yeniden deneme yapılır. Bu strateji,
özellikle geçici hataların sık yaşandığı ve yanıt süresi
değişken olan sistemlerde kullanışlıdır.
Örneğin:
Bir
istek için 3 saniyelik bir timeout süresi ve en fazla 3 yeniden
deneme belirlenmiştir.
İlk
istek 3 saniye içinde yanıt vermezse iptal edilir, ardından
yeniden deneme yapılır.
Bu
işlem en fazla 3 kez tekrar edilir ve hala yanıt alınamazsa hata
raporlanır.
Retry
ve Timeout Kalıplarının Kullanım Örnekleri
Dış
API Çağrıları
Mikroservislerin
harici bir API’ye erişiminde, ağ bağlantı sorunları veya dış
servisteki
geçici hatalar Retry ve Timeout kalıpları ile yönetilir. Timeout,
her isteğin belirli bir süre içinde yanıt vermesini sağlar;
Retry ise geçici bağlantı hatalarında isteğin yeniden
yapılmasını sağlar.
Ödeme
Sistemleri
Ödeme
işlemlerinde, ödeme sağlayıcı servise yapılan istekler için
belirli bir timeout süresi tanımlanır. Eğer ödeme işlemi
başarısız olursa yeniden deneme yapılabilir, böylece kısa
süreli hatalar kullanıcı deneyimini etkilemeden çözülmüş
olur.
Envanter
Güncelleme
Yoğun
alışveriş dönemlerinde, envanter güncellemeleri için envanter
yönetim servisine yapılan çağrılarda Retry ve Timeout kalıpları
kullanılabilir. Böylece yoğun talep durumunda başarısız olan
güncelleme istekleri tekrar denenebilir.
Sonuç
Retry
(Yeniden Deneme) ve Timeout (Zaman Aşımı) kalıpları, mikroservis
mimarisinde geçici hataları yönetmek, sistem dayanıklılığını
artırmak ve kaynakları verimli kullanmak için kritik öneme
sahiptir. Timeout kalıbı ile isteklerin gereksiz beklemesi
engellenirken, Retry kalıbı ile geçici bağlantı sorunları daha
kullanıcı dostu bir şekilde yönetilir. Bu iki kalıbın doğru
ayarlanması, mikroservislerin performansını korur ve sistemin
beklenmeyen hatalardan minimum düzeyde etkilenmesini sağlar.
Bağımsız
Dağıtım Stratejileri
Mikroservis
mimarisinde, her mikroservisin bağımsız olarak geliştirilip
dağıtılması, mimarinin temel avantajlarından biridir.
Bağımsız Dağıtım Stratejileri, her bir mikroservisin
diğerlerinden bağımsız olarak güncellenmesini, test edilmesini
ve dağıtılmasını sağlar. Bu stratejiler, sistemin farklı
bölümlerinde yapılan değişikliklerin minimum kesinti ile hızlı
bir şekilde canlı ortama alınmasını mümkün kılar ve sistemin
daha esnek, ölçeklenebilir, güncellenebilir hale gelmesini sağlar.
Bağımsız
Dağıtım Stratejilerinin Temel Prensipleri
Mikroservis
Bağımsızlığı
Mikroservisler,
bağımsız dağıtılabilmesi için kendi veritabanlarına ve
kaynaklarına sahip olmalıdır. Bu, her bir servisin diğerlerinden
bağımsız olarak dağıtılmasını ve güncellenmesini
kolaylaştırır.
Geriye
Dönük Uyum
Mikroservislerin
bağımsız dağıtımı sırasında, mevcut sistemle geriye dönük
uyum önemlidir. Geriye dönük uyumlu API’ler ile eski ve yeni
versiyonlar birlikte çalışabilir, bu da dağıtım sırasında
kesintisiz bir geçiş sağlar.
Sürüm
Yönetimi
Bağımsız
dağıtım sırasında her mikroservisin kendi sürüm numaralarıyla
yönetilmesi gerekir. Sürüm yönetimi, hangi versiyonun canlıda
olduğunu ve hangi versiyonların test sürecinde olduğunu izlemek
için önemlidir.
Kapsayıcılar
(Containers)
Bağımsız
dağıtım stratejilerinde Docker gibi kapsayıcı teknolojileri,
her mikroservisin kendi çalışma ortamında dağıtılmasını
sağlar. Bu, her bir mikroservisin bağımsız olarak başlatılmasını
ve ölçeklendirilmesini kolaylaştırır.
Bağımsız
Dağıtım Stratejileri
Blue-Green
Deployment (Mavi-Yeşil Dağıtım)
Mavi-Yeşil
Dağıtım, yeni bir uygulama versiyonunun yan yana çalıştırılması
stratejisidir. İki farklı ortam, biri "Mavi" ve diğeri
"Yeşil" olarak adlandırılır:
Mavi
Ortam: Hali hazırda kullanılan, canlıdaki uygulamanın
çalıştığı ortamdır.
Yeşil
Ortam: Yeni versiyonun dağıtıldığı ve test edildiği
ortamdır.
Yeni
versiyon yeşil ortamda başarıyla test edildiğinde, tüm trafik
mavi ortamdan yeşil ortama yönlendirilir. Eğer herhangi bir sorun
yaşanırsa trafik tekrar mavi ortama yönlendirilerek hızlı bir
şekilde geri dönüş yapılabilir.
Avantajları:
Dezavantajları:
Canary
Deployment (Kanarya Dağıtımı)
Kanarya
Dağıtımı, yeni versiyonun belirli bir kullanıcı grubuna
sınırlı olarak sunulması stratejisidir. Yeni versiyon, az sayıda
kullanıcıya yönlendirilerek, beklenmedik hataların sistem
genelini etkilemesi önlenir. Eğer yeni versiyon bu küçük
kullanıcı grubunda başarı gösterirse, kademeli olarak tüm
kullanıcılara sunulur.
Avantajları:
Risk
Azaltma: Yeni sürüm küçük bir kullanıcı grubunda test
edilerek büyük bir hata durumunda tüm kullanıcıların
etkilenmesi önlenir.
Gerçek
Kullanıcı Geribildirimi: Sınırlı bir grup üzerinden
yapılan testler, gerçek kullanıcı geri bildirimleri ile
sorunları daha hızlı tespit etmeyi sağlar.
Dezavantajları:
Rolling
Deployment (Döngüsel Dağıtım)
Döngüsel
Dağıtım, yeni versiyonun belirli sayıda sunucuda, aşamalı
olarak güncellenmesini sağlar. Her adımda birkaç sunucu yeni
versiyona güncellenir ve başarı sağlandığında diğer
sunuculara geçilir. Bu süreçte eski versiyon ve yeni versiyon
birlikte çalışabilir.
Avantajları:
Kaynak
Tasarrufu: Yeni ve eski sürüm aynı altyapıyı paylaşarak
dağıtıldığından mavi-yeşil dağıtıma göre daha az kaynak
kullanımı gerektirir.
Kesintisiz
Dağıtım: Kullanıcılar için minimum kesinti ile yeni sürüm
dağıtılabilir.
Dezavantajları:
Dezavantajları:
Shadow
Deployment (Gölge Dağıtım)
Gölge
Dağıtım, yeni versiyonun canlı trafiği etkilemeden, gerçek
veri akışını kullanarak test edilmesidir. Kullanıcılar
yalnızca eski versiyonla etkileşime geçerken, yeni versiyon aynı
talepleri arka planda işler ancak kullanıcıya yanıt döndürmez.
Bu yöntem, performans sorunlarını veya hataları tespit etmek
için kullanılır.
Avantajları:
Gerçek
Trafikte Test: Yeni versiyon, gerçek trafik üzerinde test
edildiğinden performans sorunları veya hatalar hızlıca tespit
edilebilir.
Kullanıcı
Etkileşimi Olmadan Test: Kullanıcılar üzerinde herhangi bir
olumsuz etki yaratmadan yeni sürüm test edilebilir.
Dezavantajları:
Feature
Toggles (Özellik Bayrakları)
Özellik
Bayrakları stratejisi, kod içinde belirli özelliklerin
etkinleştirilip devre dışı bırakılabilmesi için kullanılan
bir yöntemdir. Yeni bir özellik veya değişiklik, ana sürüme
entegre edilir ancak belirli kullanıcılar veya gruplar için
etkinleştirilir. Bu yöntem, kodun dağıtımı sırasında
potansiyel hatalardan korunmayı sağlar.
Avantajları:
Dezavantajları:
Bağımsız
Dağıtım Stratejilerinin Avantajları
Esneklik
ve Hız: Her bir mikroservisin bağımsız olarak dağıtılması,
hızlı bir şekilde güncelleme yapılmasını sağlar ve yeni
özelliklerin hızlıca kullanıcıya sunulmasına olanak tanır.
Minimum
Kesinti Süresi: Bağımsız dağıtım stratejileri, yeni
versiyonların canlıya alınması sırasında kullanıcı
kesintilerini minimuma indirir.
Hata
İzolasyonu: Bir mikroserviste hata olduğunda, bu hata yalnızca
o mikroservise yönelik dağıtım ile sınırlı kalır, tüm
sistemi etkilemez.
Daha
Kolay Geri Dönüş: Yeni versiyonun sorunlu olduğu durumlarda,
geri dönüş daha hızlı ve kesintisiz şekilde yapılabilir.
Bağımsız
Dağıtım Stratejilerinin Zorlukları
ve
kaynaklarına sahip olması, ayrıca API'lerin geriye dönük
uyumluluk göstermesi gerekir.
Dağıtım
Süreçlerinin Karmaşıklığı: Farklı dağıtım
stratejilerinin her biri için farklı süreçlerin yönetilmesi
gerekir. Bu süreçler için doğru bir otomasyon ve izleme sistemi
kurulmazsa dağıtım karmaşık hale gelebilir.
Kaynak
Tüketimi ve Maliyet: Blue-Green veya Shadow Deployment gibi
stratejiler, iki ortamda aynı anda çalışmayı gerektirir, bu da
ek kaynak tüketimi ve maliyet yaratabilir.
Sonuç
Bağımsız
Dağıtım Stratejileri, mikroservis mimarisinin sağladığı
esneklik ve güncelleme kolaylığı açısından çok önemlidir.
Farklı stratejiler, sistemin gereksinimlerine göre kullanılarak
yeni özelliklerin veya güncellemelerin kullanıcıya kesintisiz bir
şekilde sunulmasını sağlar. Doğru strateji seçimi ve iyi
yapılandırılmış bir dağıtım süreci ile mikroservis mimarisi
daha etkin, dayanıklı ve kullanıcı dostu hale getirilebilir.
Sürekli
Entegrasyon (CI) ve Sürekli Teslimat (CD)
Sürekli
Entegrasyon (Continuous Integration - CI) ve Sürekli
Teslimat (Continuous Delivery - CD), modern yazılım geliştirme
ve dağıtım süreçlerinde yazılımın hızlı, güvenilir ve
kesintisiz bir şekilde geliştirilmesini sağlamak için kullanılan
yöntemlerdir. CI/CD süreçleri, yazılımın her
bir değişikliğinin sistemin tamamıyla uyumlu olmasını ve son
kullanıcıya hızlıca ulaştırılmasını amaçlar. Bu yöntemler,
özellikle mikroservis mimarilerinde bağımsız bileşenlerin
birbirine uyumlu çalışmasını sağlamak için kritik öneme
sahiptir.
Sürekli
Entegrasyon (Continuous Integration - CI)
Sürekli
Entegrasyon, geliştiricilerin yazılım kodlarını sürekli
olarak merkezi bir depo üzerinde birleştirdiği ve her değişikliğin
otomatik testlerle doğrulandığı bir süreçtir. Bu süreçte,
geliştiriciler yazdıkları kodları sık aralıklarla (genellikle
günlük) birleştirir, böylece tüm ekibin kodları tek bir yapıda
toplanır. Her bir değişiklik otomatik olarak test edilir ve
sistemdeki potansiyel hatalar erken tespit edilerek geliştirme
süreci hızlanır.
CI
Sürecinin Temel Aşamaları
Kod
Birleştirme (Merge)
Her
geliştirici, yaptığı değişiklikleri sık sık merkezi bir depo
üzerinde birleştirir. Bu birleştirme, ekibin tüm üyelerinin
aynı kod tabanı üzerinde çalışmasını ve uyumsuzlukların
hızlıca giderilmesini sağlar.
Otomatik
Testler
Kod
birleştirildiğinde, sistemdeki tüm testler otomatik olarak
çalıştırılır. Bu testler, kodun diğer bileşenlerle uyumunu
kontrol eder ve hataları erken aşamada tespit eder.
Sürüm
Oluşturma (Build)
Tüm
testler başarıyla geçildiğinde, yeni bir sürüm oluşturulur.
Bu sürüm, yazılımın üretim ortamına geçmeden önce test
edilmesi gereken bir ön sürümdür.
Geribildirim
Otomatik
testlerin sonuçlarına göre, geliştiriciler anında geri bildirim
alır. Bu sayede, hatalı kodların sisteme entegrasyonu önlenir ve
sorunlar daha üretim ortamına geçmeden çözülür.
CI
Sürecinin Avantajları
Erken
Hata Tespiti: Kod birleştirme ve test süreçlerinin otomatik
olması, hataların erken aşamada tespit edilmesini sağlar.
Geliştirici
Ekipleri İçin Uyumluluk: Her geliştiricinin yaptığı
değişikliklerin sürekli birleştirilmesi, ekip içindeki
uyumluluğu artırır.
Daha
Hızlı Geliştirme Döngüleri: Kodlar sürekli olarak test
edildiğinden ve geri bildirimler hızlıca alındığından
geliştirme süreci hızlanır.
Sürekli
Teslimat (Continuous Delivery - CD)
Sürekli
Teslimat, yazılımın her bir yeni sürümünün, kullanıcıya
herhangi bir ek işlem gerekmeden otomatik olarak teslim edilebilir
hale getirilmesini sağlayan bir süreçtir. Sürekli Teslimat
sayesinde, her bir güncelleme veya yeni özellik, test aşamalarını
başarıyla geçtikten sonra canlı ortama alınmaya hazır hale
gelir. CD, Sürekli Entegrasyon'un (CI) bir adım sonrası olarak
kabul edilir ve CI ile birlikte işleyerek tüm testlerin başarıyla
geçildiği bir kodu otomatik olarak teslim eder.
CD
Sürecinin Temel Aşamaları
Otomatik
Dağıtım (Deployment)
CD
sürecinde yazılım, otomatik olarak test ortamlarına dağıtılır.
Geliştiricilerin veya QA ekiplerinin test yapması için yazılımın
en güncel hali dağıtılmış olur.
Otomatik
ve Manuel Testler
Dağıtım
sonrasında otomatik testlerin yanı sıra manuel testler de
yapılır. Kullanıcı arayüzü veya iş mantığı gibi daha
karmaşık senaryolar için manuel testler gerekebilir.
Geri
Bildirim ve Onay
Otomatik
testler ve manuel testler sonrasında ekipten geri bildirim alınır.
Testler başarıyla geçildiğinde sistem, bir sonraki adımda
üretim ortamına geçmeye hazır olur.
Hazırda
Bekleyen Sürüm
CD
süreci, yazılımın sürekli olarak üretim ortamına hazır hale
gelmesini sağlar. Böylece, herhangi bir geliştirme sonrasında
sistem güncellemeye hazır durumda olur.
CD
Sürecinin Avantajları
Sürekli
Güncellenen Üretim Ortamı: CD süreci ile üretim ortamı her
zaman güncel kalır ve yeni özelliklerin kullanıcıya ulaşması
hızlanır.
Otomatik
Dağıtım ve Hata Yönetimi: Otomatik dağıtım, hataların
hızlıca tespit edilmesine olanak tanır.
Hızlı
Geri Dönüş: Her sürüm canlıya geçmeye hazır olduğundan,
geri dönüş gerektiğinde yeni sürüm anında devreye alınabilir.
CI/CD
Süreçlerinin Araçları
Jenkins
Sürekli
entegrasyon ve sürekli dağıtım için en çok kullanılan açık
kaynak araçlardan biridir. Kod birleştirme, test ve dağıtım
süreçlerini otomatikleştirir.
GitLab
CI/CD
GitLab’in
entegre CI/CD araçları, kod depolama, test ve dağıtım
süreçlerinin hepsini tek bir platformda sunar.
CircleCI
CircleCI,
özellikle CI/CD süreçlerini hızlandırmak için bulut tabanlı
bir çözüm sunar ve Docker kapsayıcılarıyla uyumlu çalışır.
Travis
CI
GitHub
ile doğrudan entegre çalışan ve açık kaynak projelerde
sıklıkla kullanılan bir CI/CD aracıdır.
AWS
CodePipeline
AWS
üzerinde çalışan projeler için CI/CD sürecini otomatikleştiren
ve bulut tabanlı çalışan bir hizmettir.
Azure
DevOps
Microsoft'un
bulut tabanlı CI/CD çözümü olup, sürüm oluşturma, test ve
dağıtım süreçlerini otomatikleştirme imkanı sunar.
CI/CD
Süreçlerinin Avantajları
Daha
Hızlı Sürüm Yayınlama
CI/CD
süreçleri ile kodlar hızlı bir şekilde test edilir ve dağıtıma
hazır hale gelir. Böylece yeni özellikler ve güncellemeler daha
hızlı bir şekilde kullanıcıya sunulabilir.
Güvenilir
Dağıtım Süreci
Otomatik
testler ve dağıtım süreçleri sayesinde, hataların en aza
indirilmesi sağlanır. Hatalar canlıya geçmeden önce tespit
edilip düzeltilir.
Daha
Yüksek Kalite
Otomatik
testler ile kod kalitesi sürekli olarak izlenir. CI/CD süreçleri
sayesinde daha az hata ve daha yüksek kalite sağlanır.
Takım
Verimliliği
CI/CD
süreçleri, geliştirici ekiplerin daha verimli çalışmasına
olanak tanır. Kod birleştirme ve dağıtım gibi tekrarlayan
işlemler otomatikleştirilerek ekiplerin daha üretken çalışması
sağlanır.
CI/CD
Süreçlerinin Zorlukları
Doğru
Yapılandırma Gereksinimi
CI/CD
araçları doğru yapılandırılmazsa, otomatik testlerin ve
dağıtım süreçlerinin yönetimi karmaşık hale gelebilir. Bu
nedenle, araçların doğru şekilde ayarlanması önemlidir.
Testlerin
Yönetimi
Tüm
otomatik testlerin eksiksiz ve doğru çalışması gereklidir.
Yetersiz veya eksik testler, CI/CD sürecinde hataların gözden
kaçmasına neden olabilir.
İlk
Kurulum ve Eğitim
CI/CD
sistemlerinin kurulumu, yapılandırması ve ekibin bu süreçleri
öğrenmesi zaman alabilir. Ayrıca, CI/CD süreçlerini yönetmek
için ekibin bu konuda eğitimli olması gereklidir.
Süreç
İzleme ve Hata Giderme
Otomatikleştirilen
süreçlerin izlenmesi ve hataların doğru bir şekilde ele
alınması gerekir. Süreçlerde bir aksaklık olduğunda hızla
müdahale edilmezse, sistemin işleyişi olumsuz etkilenebilir.
CI/CD
ve Mikroservis Mimarisi
Mikroservis
mimarisinde, her bir mikroservis bağımsız olarak geliştirilir ve
dağıtılır. CI/CD süreçleri mikroservislerin bağımsız bir
şekilde test edilip dağıtılmasını sağlar. Bu sayede, her
mikroservis kendi geliştirme döngüsünü takip edebilir ve diğer
mikroservislerden bağımsız olarak güncellenebilir. CI/CD,
mikroservislerde dağıtım hızını artırır ve sistemin her zaman
güncel kalmasını sağlar.
CI/CD
için En İyi Uygulamalar
Kapsamlı
Otomatik Testler Kullanın
T
üm
CI/CD sürecinin güvenilirliğini artırmak için kapsamlı bir
otomatik test yapısı oluşturun. Birleştirme testleri, birim
testler ve entegrasyon testleri gibi farklı test seviyelerini
uygulayarak hataları önleyin.
Hızlı
Geribildirim Sağlayın
CI/CD
süreçleri, geliştiricilere hızlı bir şekilde geri bildirim
sağlamalıdır. Özellikle hata durumlarında, geliştiricilere
anında bildirim gönderilmesi hataların hızla düzeltilmesini
sağlar.
Paralel
Test ve Dağıtım Kullanın
Geliştirme
sürecini hızlandırmak için paralel test ve dağıtım süreçleri
kullanarak işlemleri hızlandırın.
Canlı
Ortamda Küçük Değişiklikler Yayınlayın
Büyük
değişiklikler yerine, daha küçük ve sık yapılan güncellemeler
sistemin daha stabil ve güvenilir kalmasını sağlar.
Sürüm
Kontrolü Yapın
Her
bir dağıtım için sürüm kontrolü yaparak hangi sürümün
üretimde olduğunu takip edin. Bu, gerektiğinde eski sürümlere
kolayca dönmeyi sağlar.
Sonuç
Sürekli
Entegrasyon ve Sürekli Teslimat (CI/CD) süreçleri, yazılım
geliştirme ve dağıtımda hız, güvenilirlik ve kalite sağlar. CI
süreci ile kodlar sık sık test edilerek doğrulanır, CD süreci
ile her bir sürüm üretim ortamına hızlıca geçmeye hazır hale
getirilir. CI/CD süreçlerinin doğru uygulanması, yazılım
projelerinin başarıya ulaşmasında büyük bir rol oynar ve
özellikle mikroservis mimarisinde bağımsız bileşenlerin uyumlu
çalışmasını sağlar.
Canary
Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı
Canary
Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı,
yazılım geliştirme süreçlerinde yeni bir uygulama sürümünün
canlı ortama sorunsuz ve güvenli bir şekilde geçişini sağlamak
için kullanılan dağıtım stratejileridir. Bu iki strateji,
yazılım güncellemelerinin kullanıcılar üzerinde minimum kesinti
ve düşük risk ile devreye alınmasını hedefler. Canary Dağıtımı
ve Blue-Green Dağıtımı, özellikle mikroservis mimarilerinde
bağımsız servislerin güvenilir ve esnek bir şekilde
yönetilmesine olanak tanır.
Canary
Dağıtımı
Canary
Dağıtımı, yeni sürümün kademeli olarak, önce sınırlı
sayıda kullanıcıya sunulmasını sağlayan bir dağıtım
stratejisidir. Yeni sürüm, küçük bir kullanıcı grubunda test
edilir ve beklenmedik bir hata veya sorun olup olmadığı
gözlemlenir. Sorunsuz çalıştığı onaylandığında, kademeli
olarak tüm kullanıcı grubuna sunulur. Bu yaklaşım, yazılımda
yapılan değişikliklerin kontrollü bir şekilde üretime
alınmasını ve sistem genelinde büyük bir hata riskinin en aza
indirilmesini sağlar.
Canary
Dağıtımının Adımları
Sınırlı
Kapsamda Dağıtım
Yeni
sürüm önce, kullanıcıların belirli bir yüzdesine (örneğin,
%5) sunulur. Bu grup üzerinde yeni özellikler veya değişikliklerin
nasıl çalıştığı gözlemlenir.
İzleme
ve Geri Bildirim
Yeni
sürümün performansı, hata oranı ve kullanıcı deneyimi
izlenir. İzleme araçları ve geri bildirim kanalları aracılığıyla
yeni sürümün stabil olup olmadığı değerlendirilir.
Kademeli
Yaygınlaştırma
Yeni
sürüm ilk kullanıcı grubunda başarılı olursa, daha geniş bir
kullanıcı grubuna sunulur. Bu süreç aşamalı olarak devam eder
ve yeni sürüm sonunda tüm kullanıcılarla buluşturulur.
Geri
Dönüş İmkanı
Herhangi
bir sorun yaşanırsa, yeni sürüm anında durdurularak eski sürüme
dönülür ve risk en aza indirilir.
Canary
Dağıtımının Avantajları
Risk
Azaltma: Yeni sürüm küçük bir kullanıcı grubunda test
edildiğinden, olası sorunlar geniş çapta yayılmadan önce
tespit edilir ve düzeltilir.
Kullanıcı
Geri Bildirimi: Yeni özelliklerin gerçek kullanıcılar
üzerinde nasıl çalıştığı hakkında geri bildirim alınarak,
kullanıcı deneyimi geliştirilir.
Aşamalı
Geçiş: Kademeli geçiş ile yazılımın her aşamada
izlenmesi ve test edilmesi mümkün olur.
Canary
Dağıtımının Dezavantajları
Dağıtım
Süresi Uzun Olabilir: Aşamalı geçiş, Blue-Green dağıtıma
göre daha uzun sürebilir. Yeni sürüm tüm kullanıcılarla
buluşmadan önce birkaç aşama gerektirir.
Gelişmiş
İzleme İhtiyacı: Yeni sürümün performansını ve kullanıcı
geri bildirimini sürekli olarak izlemek için ek izleme araçları
ve altyapısı gerekir.
Karmaşıklık:
Trafiğin farklı versiyonlar arasında dağıtılması ve her
adımda kullanıcı geri bildirimlerinin analiz edilmesi, yönetim
açısından karmaşık hale gelebilir.
Blue-Green
Dağıtımı
Blue-Green
Dağıtımı, yeni sürümün yan yana çalışan iki ortam
arasında geçiş yapılarak kesintisiz bir şekilde kullanıcıya
sunulmasını sağlayan bir dağıtım stratejisidir. Bu yöntemde,
mevcut üretim ortamı “Mavi” ortam (Blue) olarak, yeni sürümün
yüklendiği ve test edildiği ortam ise “Yeşil” ortam (Green)
olarak adlandırılır. Yeni sürüm yeşil ortamda test edilir ve
sorunsuz çalıştığı doğrulandıktan sonra tüm trafik yeşil
ortama yönlendirilir. Eğer bir sorun yaşanırsa trafik tekrar mavi
ortama yönlendirilerek eski sürüme geri dönülür.
Blue-Green
Dağıtımının Adımları
Yeşil
Ortamda Yeni Sürüm Dağıtımı
Yeni
sürüm yeşil ortama dağıtılır ve kapsamlı testler yapılır.
Yeni sürüm, mavi ortamda çalışan eski sürümle aynı altyapıya
sahip olduğundan testler daha güvenilir olur.
Canlı
Trafiğin Yönlendirilmesi
Yeşil
ortamda testler başarıyla geçilirse, tüm kullanıcı trafiği
mavi ortamdan yeşil ortama yönlendirilir. Bu geçiş genellikle
DNS güncellemesi veya load balancer (yük dengeleme) ile yapılır.
Eski
Sürümün Korunması
Yeni
sürümde bir sorun ortaya çıkarsa, trafik hızla tekrar mavi
ortama yönlendirilir. Bu, sistemin herhangi bir kesinti olmadan
eski sürüme dönmesini sağlar.
Temizlik
ve Güncelleme
Yeni
sürüm sorunsuz bir şekilde devreye alındığında mavi ortam
boşaltılır veya bir sonraki sürüm için hazırlık yapılır.
Blue-Green
Dağıtımının Avantajları
Kesintisiz
Dağıtım: Kullanıcılar dağıtım sürecinden etkilenmez ve
minimum kesinti ile yeni sürüm devreye alınır.
Hızlı
Geri Dönüş (Rollback): Yeni sürümde herhangi bir sorun
çıktığında, trafik hızlıca eski sürüme yönlendirilerek
kesinti önlenir.
Kolay
Test İmkanı: Yeni sürüm, kullanıcılarla buluşmadan önce
tam bir test ortamında denetlenir.
Blue-Green
Dağıtımının Dezavantajları
Yüksek
Kaynak Kullanımı ve Maliyet: Her iki sürümün de aynı anda
çalışmasını gerektirdiği için ek sunucular, veri tabanı ve
diğer kaynaklar açısından maliyetlidir.
Ortam
Yönetimi: İki ayrı ortamın aynı anda yönetilmesi
gerektiğinden, altyapının dikkatli bir şekilde yapılandırılması
ve yönetilmesi gerekir.
Veritabanı
Uyumluluğu Sorunları: Mavi ve yeşil ortamlar arasında
veritabanı uyum sorunları yaşanabilir. Veri tutarlılığını
sağlamak için ek düzenlemeler yapılmalıdır.
Canary
Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı Karşılaştırması
Özellik
|
Canary
Dağıtımı
|
Blue-Green
Dağıtımı
|
Dağıtım
Hızı
|
Kademeli
olarak yapılır, daha uzun sürebilir
|
Hızlı
ve anlık geçiş yapılabilir
|
Geri
Dönüş
|
Kademeli
geri dönüş yapılabilir
|
Anında
geri dönüş yapılabilir
|
Kaynak
Kullanımı
|
Aynı
kaynak üzerinde farklı versiyonlar çalışabilir
|
İki
ayrı ortam gerektirir, maliyetlidir
|
Kullanıcı
Etkisi
|
Sınırlı
sayıda kullanıcı etkilenir
|
Tüm
kullanıcılar yeni sürüme aynı anda geçer
|
Risk
Yönetimi
|
Aşamalı
geçiş ile düşük risk
|
Hızlı
geçiş, ancak sorun durumunda hızlı geri dönüş yapılabilir
|
Canary
Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı Kullanım Örnekleri
E-Ticaret
Siteleri
E-ticaret
sitelerinde yeni özellikler veya performans iyileştirmeleri
kademeli olarak kullanıcılarla buluşturulabilir. Örneğin, yeni
bir ödeme yöntemi veya promosyon kodu özelliği, Canary Dağıtımı
ile önce küçük bir kullanıcı grubuna sunulup, başarı
sağlanırsa tüm kullanıcılarla paylaşılabilir. Blue-Green
Dağıtımı ise büyük güncellemeler veya altyapı değişiklikleri
için tercih edilebilir.
Mobil
Uygulamalar
Mobil
uygulamalarda yeni özelliklerin test edilmesi için Canary Dağıtımı
yapılabilir. Böylece yeni özellikler az sayıda kullanıcıda
test edilerek geri bildirim alınır. Öte yandan, büyük bir
altyapı değişikliği veya güvenlik güncellemesi durumunda
Blue-Green Dağıtımı tercih edilebilir.
Finansal
Uygulamalar
Bankacılık
ve finans uygulamalarında yeni özellikler veya API değişiklikleri
için Canary Dağıtımı tercih edilebilir. Bu sayede, güvenlik
açısından kritik sistemler üzerinde herhangi bir sorun
yaşanmadan önce test yapılmış olur. Blue-Green Dağıtımı ise
büyük güncellemeler ve güvenlik yamaları gibi tüm
kullanıcıları etkileyen dağıtımlarda kullanılır.
Canary
Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı için En İyi Uygulamalar
Gelişmiş
İzleme ve Geribildirim Altyapısı Kullanın
Her
iki dağıtım stratejisinde de sistemin performansını, hata oran
ını
ve kullanıcı geri bildirimlerini izlemek için güçlü bir izleme
altyapısına sahip olun. İzleme araçları ile yeni sürümdeki
sorunları hızla tespit etmek önemlidir.
Otomatikleştirilmiş
Geri Dönüş Planları Hazırlayın
Yeni
sürümde bir sorun yaşandığında geri dönüş işlemi hızlı
ve kesintisiz olmalıdır. Canary Dağıtımında, kademeli geri
dönüş; Blue-Green Dağıtımında ise anında geri dönüş
sağlanmalıdır.
Veritabanı
Uyumunu Sağlayın
Veritabanı
şeması değişiklikleri sırasında her iki stratejide de
uyumluluk sorunları yaşanabilir. Canary ve Blue-Green dağıtımlarda
veritabanı şemalarını geriye dönük uyumlu hale getirerek veri
tutarlılığını sağlayın.
Canary
Dağıtımı İçin Hedef Kitleyi Doğru Seçin
Canary
Dağıtımı sırasında ilk kullanıcı grubu, geri bildirimlerin
anlamlı olmasını sağlamak için dikkatlice seçilmelidir. Farklı
demografik özelliklerdeki kullanıcılar veya farklı
coğrafyalardan gelen kullanıcılar üzerinde testler yapılabilir.
Blue-Green
Dağıtımı için Kapsamlı Test Ortamı Kullanın
Yeşil
ortam, mavi ortam ile aynı altyapıda yapılandırılmalıdır.
Uygulamanın canlıya alınmadan önce gerçekçi test senaryoları
ile test edilmesi, yeni sürümdeki potansiyel hataların önceden
tespit edilmesini sağlar.
Sonuç
Canary
Dağıtımı ve Blue-Green Dağıtımı, yazılım geliştirme
sürecinde yeniliklerin kullanıcıya sorunsuz bir şekilde
ulaştırılmasını sağlamak için önemli stratejilerdir. Canary
Dağıtımı, küçük kullanıcı grupları ile başlatılarak
kontrollü bir geçiş sağlarken, Blue-Green Dağıtımı anlık
geçişlerle tüm kullanıcıları kapsar. Uygulamanın
gereksinimlerine ve risk yönetim ihtiyacına göre doğru stratejiyi
seçmek, kullanıcı deneyimini iyileştirir ve sistemin daha
güvenilir bir şekilde çalışmasını sağlar.
Anti-Patterns
(Karşılaşılan Yanlış Uygulamalar)
Mikroservis
mimarisi, büyük ve karmaşık sistemlerin yönetimini
kolaylaştırmak için sunduğu esneklik ve ölçeklenebilirlik
avantajlarıyla öne çıksa da, doğru uygulanmadığında sistemde
ciddi performans, bakım ve maliyet sorunlarına yol açabilir.
Anti-Patterns yani yanlış uygulamalar,
mikroservislerin doğru kullanılamaması ve yanlış
yapılandırılmasından kaynaklanır. Bu yanlış uygulamaların
farkında olarak, sistem tasarımında yapılan hatalardan kaçınmak
ve mikroservislerin sağladığı avantajlardan tam olarak
yararlanmak mümkündür.
İşte
mikroservis mimarisinde sıkça karşılaşılan 5 anti-pattern ve
bunlardan kaçınma yolları:
————————
1.
God Service (Tanrı Servis)
Tanım:
God
Service, mikroservis mimarisinde belirli bir servisin diğer
mikroservislere göre aşırı derecede fazla iş yükü alması ve
merkezi bir yapı gibi davranmasıdır. Bu servis, sistemdeki çok
fazla iş mantığını ve işlemi üzerinde toplar, böylece diğer
mikroservisler arasında bir tür “merkezi otorite” gibi hareket
eder. God Service, tek bir hata noktası oluşturur ve sistemin
ölçeklenebilirlik ile esneklik gibi temel avantajlarını ortadan
kaldırır.
Neden
Oluşur?
Mikroservislerin
bağımsız iş mantığı geliştirilmeden önce, tüm iş yükünün
bir merkezi servise yönlendirilmesi.
Yetersiz
hizmet ayrımı ve bağımsızlık ilkelerinin göz ardı edilmesi.
Sonuçları:
Bu
servis aşırı yüklenir, yanıt süreleri uzar ve ölçeklenmesi
zor hale gelir.
Hata
oluştuğunda tüm sistemi etkileyebilir ve sistem performansında
ciddi düşüşlere yol açabilir.
Kaçınma
Yolları:
Her
mikroservisin kendi bağımsız iş mantığını taşımasına
dikkat edin, fazla iş yükü olan mikroservisleri bölün ve
görevlerini ayırın.
Küçük
ve tek işlevli mikroservisler tasarlayarak her birinin yalnızca
belirli bir iş için sorumluluk almasını sağlayın.
————————
2.
Service Dependency Hell (Servis Bağımlılık Cehennemi)
Tanım:
Service
Dependency Hell, mikroservisler arasındaki bağımlılıkların çok
fazla ve karmaşık hale geldiği durumlarda ortaya çıkar. Bu
durumda, bir serviste yapılan herhangi bir değişiklik veya
güncelleme diğer birçok mikroservisi etkiler. Mikroservislerin
birbirine olan bu aşırı bağımlılığı, sistemin bakımını
zorlaştırır ve dağıtım süreçlerini karmaşık hale getirir.
Neden
Oluşur?
Sonuçları:
Mikroservislerde
yapılan bir güncelleme, bağımlı mikroservislerin de
güncellenmesini gerektirir, bu da dağıtım sürecini karmaşık
hale getirir.
Sistem
karmaşık hale geldiğinden, hata ayıklama ve bakım işlemleri
zorlaşır.
Kaçınma
Yolları:
Mikroservisler
arasında düşük bağımlılık ilkesine uyun. Mümkün olduğunca
servislerin birbirine bağımlılığını azaltın.
API
sözleşmeleri oluşturun ve bu sözleşmeleri düzenli olarak
gözden geçirin, böylece her mikroservisin bağımsız çalışmasını
sağlayın.
————————
3.
Chatty Service (Çok Konuşan Servis)
Tanım:
Chatty
Service, bir mikroservisin diğer mikroservislerle çok fazla
iletişim kurmak zorunda kaldığı durumu ifade eder. Chatty Service
durumu, bir mikroservisin işlevini yerine getirebilmek için birçok
mikroservise sürekli olarak istek göndermesini gerektirir. Bu
durum, sistemde yüksek ağ trafiğine ve gecikmelere yol açar.
Neden
Oluşur?
Mikroservislerin
çok fazla parçaya ayrılması ve bir işlemi gerçekleştirmek
için birden fazla servisin birlikte çalışması.
Mikroservisler
arasındaki veri paylaşımı ve iş birliği süreçlerinin iyi
planlanmaması.
Sonuçları:
Kaçınma
Yolları:
Mikroservislerin
sorumluluklarını doğru belirleyin ve her bir servisin iş
mantığını optimize edin.
Bir
mikroservisin çok fazla veri sorgulaması gerektirdiği durumlarda,
verileri tek bir yerden çekmesini sağlayan bir API Gateway veya
Backend for Frontend (BFF) kalıbını kullanın.
————————
4.
Nanoservices (Nano Servisler)
Tanım:
Nanoservices,
mikroservislerin gereğinden fazla küçük birimlere ayrılması
durumunda ortaya çıkar. Bu durumda her mikroservis, çok küçük
ve tek bir işlevi yerine getirir. Ancak, bu kadar küçük
birimlerin yönetilmesi ve sürekli olarak birbirleriyle iletişim
halinde olması, sistemin karmaşıklığını artırır ve bakımını
zorlaştırır.
Neden
Oluşur?
Sonuçları:
Mikroservis
sayısı arttıkça, sistemin yönetimi zorlaşır ve hizmetler
arasında sürekli iletişim ihtiyacı doğar.
Sistem
karmaşık hale gelir ve bakım, test, dağıtım süreçleri çok
daha zorlaşır.
Kaçınma
Yolları:
Mikroservislerin
işlevsel sınırlarını dikkatlice belirleyin. Her mikroservisin
anlamlı ve bağımsız bir işlevi gerçekleştirmesini sağlayın.
Gerektiğinde
ilgili işlevleri birleştirerek servis sayısını azaltın ve
yönetilebilir bir yapı oluşturun.
————————
5.
Shared Database (Paylaşımlı Veritabanı)
Tanım:
Shared
Database, mikroservislerin aynı veritabanını paylaşması
durumunda ortaya çıkar. Mikroservislerin birbirinden bağımsız
çalışması gerektiği ilkesine aykırı olan bu durum, veri
tutarlılığı ve erişim sorunlarına yol açar. Her mikroservisin,
kendi veritabanına veya veri deposuna sahip olması idealken,
paylaşımlı bir veritabanı bu bağımsızlığı engeller.
Neden
Oluşur?
Sonuçları:
Mikroservisler
arası bağımlılık artar, veritabanı güncellemelerinde
uyumsuzluklar ve performans sorunları yaşanır.
Veri
tutarlılığı sorunları ortaya çıkar ve veri erişimi karmaşık
hale gelir.
Kaçınma
Yolları:
Her
mikroservisin kendi veritabanına sahip olmasını sağlayın ve
veri yönetimini bağımsız olarak yapın.
Mikroservisler
arasında veri paylaşımı gerekiyorsa, API tabanlı veri
alışverişine geçin ve paylaşımlı veritabanını kullanmaktan
kaçının.
————————
Sonuç
Anti-patternler,
mikroservis mimarisinde yapılan yanlış uygulamaları ve tasarım
hatalarını ortaya koyar. Mikroservis mimarisinin başarılı bir
şekilde uygulanabilmesi için bu anti-patternlerden kaçınmak büyük
önem taşır. God Service, Service Dependency Hell, Chatty Service,
Nanoservices ve Shared Database gibi sıkça karşılaşılan yanlış
uygulamaları bilmek, mikroservislerin daha esnek, ölçeklenebilir
ve yönetilebilir olmasını sağlar. Anti-patternleri doğru
anlayarak, mikroservis mimarisi avantajlarından tam olarak
yararlanabilir ve sistemin güvenilirliğini, performansını ve
sürdürülebilirliğini artırabilirsiniz.
Bağımlı
Dağıtım ve Monolitik Mikroservis
Mikroservis
mimarisinin temel amacı, her bir mikroservisin bağımsız olarak
geliştirilmesi, dağıtılması ve ölçeklenebilmesidir. Ancak bazı
durumlarda bu ilkelerden sapma yaşanabilir ve mikroservislerin
dağıtımı bağımlı hale gelebilir veya sistem "Monolitik
Mikroservis" olarak adlandırılan bir yapıya dönüşebilir.
Bu durumlar, mikroservis mimarisinin sağladığı avantajları
kaybetmeye ve karmaşıklığın artmasına yol açabilir.
Bağımlı
Dağıtım (Tightly Coupled Deployment)
Tanım:
Bağımlı
Dağıtım, bir mikroservisin bağımsız olarak dağıtılamadığı
ve diğer mikroservislerle dağıtımının senkronize edilmesi
gerektiği durumu ifade eder. Bu durumda, bir mikroserviste yapılan
değişiklik veya güncelleme, diğer mikroservislerin de aynı anda
güncellenmesini gerektirir. Bağımlı dağıtım, mikroservis
mimarisinin esnekliğini ve dağıtım süreçlerinin bağımsızlığını
zayıflatır.
Bağımlı
Dağıtımın Nedenleri
Yüksek
Servis Bağımlılığı
Mikroservisler
birbirine sıkı bir şekilde bağlı çalışıyorsa, bir serviste
yapılan değişiklik diğerlerini doğrudan etkiler. Bu da bağımsız
dağıtımı zorlaştırır.
Paylaşılan
Veritabanı Kullanımı
Eğer
mikroservisler aynı veritabanını paylaşıyorsa, bir
mikroserviste yapılan güncellemeler veritabanı değişiklikleri
gerektirebilir ve diğer mikroservislerin de aynı anda
güncellenmesini zorunlu hale getirebilir.
API
Uyumluluk Sorunları
Mikroservisler
arasında geriye dönük uyumluluğu olmayan API değişiklikleri
yapıldığında, bir servisin güncellenmesi tüm bağlı
servislerin de güncellenmesini gerektirir.
Bağımlı
Dağıtımın Sonuçları
Zorlaşan
Güncelleme Süreçleri: Bir mikroserviste yapılan güncelleme,
diğer mikroservislerde de değişiklik gerektirebilir ve bu durum
tüm sistemin aynı anda güncellenmesi zorunluluğunu doğurur.
Artan
Dağıtım Süresi ve Karmaşıklık: Her dağıtım öncesinde
bağımlı servislerin entegrasyon testlerinin yapılması
gerektiğinden dağıtım süreci karmaşıklaşır ve uzar.
Kısıtlanmış
Ölçeklenebilirlik: Bağımsız çalışamayan mikroservisler
ölçeklenme esnekliğini kaybeder ve bağımsız olarak kaynak
ayırmak zorlaşır.
Bağımlı
Dağıtımın Önlenmesi İçin Çözümler
API
Sözleşmeleri Kullanın: Mikroservisler arası API sözleşmeleri
oluşturarak geriye dönük uyumluluğu sağlayın ve bağımlılığı
azaltın.
Veritabanı
Ayrıştırması Yapın: Her mikroservisin kendi veritabanını
veya veri deposunu kullanmasını sağlayarak paylaşılan
veritabanı kullanımından kaçının.
Event-Driven
Mimariler Kullanın: Mikroservisler arasında doğrudan çağrı
yerine olay tabanlı iletişim kullanarak bağımlılıkları
azaltabilirsiniz.
————————
Monolitik
Mikroservis
Tanım:
Monolitik
Mikroservis, mikroservis mimarisinin tüm avantajlarını
kaybetmesine yol açan, her şeyi kapsayan büyük bir mikroservis
haline gelmiş yapılardır. Bu tür bir mikroservis, çok fazla
işlevi ve sorumluluğu tek başına yürütmeye çalışır ve bu
nedenle gerçek anlamda bir mikroservis olmaktan uzaklaşır. Bu
durum, monolitik yapılarda karşılaşılan sorunların benzerlerini
yaratır: esneklik kaybı, zorlaşan bakım ve karmaşık dağıtım
süreçleri.
Monolitik
Mikroservisin Nedenleri
Yetersiz
İşlev Ayrımı
Mikroservislerin
gereğinden fazla işlevi tek bir serviste bir araya getirmesi. Bu
durumda, mikroservis bağımsız bir birim olmaktan çıkar.
Yanlış
Mikroservis Sınırları
Mikroservislerin
sınırlarının doğru belirlenmemesi, iş mantığının tek bir
servise fazla yüklenmesine yol açar.
Büyüyen
İşlev Sayısı ve Bağımlılıklar
Mikroservisin
içindeki işlev sayısı arttıkça, bu işlevlerin bağımsız
mikroservislere ayrılmaması nedeniyle zamanla monolitik bir yapı
oluşur.
Monolitik
Mikroservisin Sonuçları
Dağıtım
ve Güncelleme Zorlukları: Monolitik bir mikroservis haline
gelen yapı, güncellemeler sırasında tüm kod tabanının yeniden
dağıtılmasını gerektirir. Bu da hızlı dağıtımı
zorlaştırır.
Artan
Bakım Maliyetleri: Bir mikroservisin içinde çok fazla işlev
varsa, bakım süreci karmaşıklaşır ve bu servis üzerinde
çalışan geliştiriciler arasında bağımlılık artar.
Azalan
Esneklik ve Ölçeklenebilirlik: Monolitik mikroservislerde,
belirli bir işlevin ölçeklenmesi gereken durumlarda tüm servisin
ölçeklenmesi gerekir, bu da kaynak israfına yol açar.
Monolitik
Mikroservisin Önlenmesi İçin Çözümler
Doğru
Mikroservis Sınırları Belirleyin: Mikroservislerin bağımsız
iş mantıkları taşıması ve küçük, tek bir işleve
odaklanması gerektiğini unutmayın.
İşlevsel
Olarak Bağımsız Servisler Tasarlayın: Her bir mikroservis,
belirli bir işlevden sorumlu olmalıdır. Çok fazla işlev içeren
servisleri bölerek iş yükünü dağıtın.
Mikroservis
Büyüklüğünü Düzenli Olarak Gözden Geçirin: Zamanla
büyüyen servisleri ve sorumlulukları yeniden gözden geçirerek
gerekirse yeniden bölümlendirin.
————————
Bağımlı
Dağıtım ve Monolitik Mikroservis Arasındaki Farklar
Özellik
|
Bağımlı
Dağıtım (Tightly Coupled Deployment)
|
Monolitik
Mikroservis
|
Tanım
|
Bir
mikroservisin diğer servislerle senkronize dağıtılması
gerekliliği
|
Tüm
işlevleri tek bir mikroserviste toplayan yapı
|
Gelişim
Nedeni
|
Servisler
arası yüksek bağımlılıklar
|
Mikroservisin
işlev olarak fazla büyümesi
|
Sonuçlar
|
Karmaşık
dağıtım süreci, esneklik kaybı
|
Bakım
zorluğu, ölçeklenebilirlik kaybı
|
Önlenme
Yöntemleri
|
API
sözleşmeleri, olay tabanlı mimari
|
Doğru
servis sınırları ve işlev ayrımı
|
————————
Bağımlı
Dağıtım ve Monolitik Mikroservis Örnekleri
E-Ticaret
Uygulaması
Bir
e-ticaret uygulamasında ödeme servisi, sipariş servisi ve
envanter servisi gibi bağımsız mikroservisler yer alabilir. Eğer
ödeme servisi sipariş servisi ile yüksek bağımlılık içinde
çalışıyorsa, birinde yapılan bir güncelleme diğerinin de aynı
anda güncellenmesini gerektirebilir. Bu bağımlı dağıtım,
sistemin ölçeklenebilirliğini olumsuz etkileyebilir.
Eğer
sipariş servisi, müşteri yönetimi, fatura yönetimi ve sipariş
durumu gibi çok sayıda işlevi tek bir serviste yönetiyorsa, bu
durumda monolitik mikroservis oluşur. Bu servis her güncellemede
tamamen yeniden dağıtılmak zorunda kalır.
Finansal
Hizmetler Uygulaması
Bir
bankacılık uygulamasında hesap yönetimi, kredi başvurusu ve
ödeme sistemleri gibi farklı mikroservisler bulunabilir. Ancak bu
servislerin aynı veritabanını paylaşması, veritabanı
güncellemelerinde tüm mikroservislerin senkronize dağıtılmasını
gerektirebilir. Bu bağımlı dağıtım örneğidir.
Eğer
hesap yönetim servisi, hesap bilgileri, kredi kartı işlemleri ve
fatura işlemlerini tek bir serviste yönetiyorsa bu monolitik
mikroservis haline gelir ve güncellemeler sırasında bakım
zorluğuna yol açar.
Sonuç
Bağımlı
Dağıtım ve Monolitik Mikroservis gibi yanlış uygulamalardan
kaçınmak, mikroservis mimarisinin sağladığı esneklik ve
ölçeklenebilirlik avantajlarını tam anlamıyla kullanmak için
çok önemlidir. Bağımlı dağıtımı azaltmak için API
sözleşmeleri
oluşturulmalı,
olay tabanlı iletişim kullanılmalı ve her mikroservisin kendi
veritabanı olmalıdır. Monolitik mikroservisten kaçınmak için
ise her mikroservisin işlevsel sınırları dikkatlice belirlenmeli
ve işlevler arasında bağımsızlık sağlanmalıdır. Bu tür
anti-patternlerden kaçınarak mikroservis mimarisinin etkinliğini
ve yönetilebilirliğini artırabilirsiniz.
Mikroservis
Çeşitliliği Kaosu (Distributed Monolith)
Mikroservis
Çeşitliliği Kaosu veya diğer adıyla Dağıtık
Monolit (Distributed Monolith), mikroservis mimarisinde bağımsız
dağıtım, ölçeklenebilirlik ve esneklik avantajlarını
kaybetmeye neden olan bir anti-pattern durumudur. Mikroservisler
teorik olarak bağımsız çalışabilir ve dağıtılabilir
olmalıdır; ancak, doğru yapılandırılmadıklarında, bir
mikroservisin güncellenmesi veya dağıtılması diğer
mikroservisleri de doğrudan etkileyebilir. Bu durumda, sistem bir
monolit gibi davranmaya başlar ve mikroservis mimarisinin sağladığı
avantajlar ortadan kalkar.
Dağıtık
Monolit’in Temel Özellikleri
Sıkı
Bağımlılıklar
Mikroservisler
arasında sıkı bir şekilde tanımlanmış bağımlılıklar
bulunur ve bu bağımlılıklar nedeniyle bir mikroserviste yapılan
değişiklik, diğer mikroservisleri de etkiler. Servislerin
güncellenmesi veya yeniden dağıtılması senkronize bir şekilde
yapılmak zorundadır.
Bağımsız
Dağıtım Zorluğu
Mikroservislerin
her biri bağımsız olarak dağıtılamaz. Tek bir servisteki
güncelleme veya hata düzeltme için tüm sistemin dağıtımı
yapılır ve bu bağımsız güncellemeyi zorlaştırır.
Paylaşılan
Veritabanı ve Ortak Veri Modelleri
Dağıtık
Monolit genellikle tüm mikroservislerin ortak bir veritabanını
veya veri modelini paylaştığı durumlarda ortaya çıkar.
Paylaşılan veritabanı, mikroservislerin birbirine bağımlılığını
artırır ve bağımsız veri yönetimini zorlaştırır.
API
ve Veri Bağımlılıkları
Mikroservisler
arası API'lerin geriye dönük uyumlu olmaması veya veri
bağımlılıklarının fazla olması, bir servisin değiştirilmesini
diğer servislerin de değiştirilmesini gerektirir. Bu durum
bağımsız güncellemeyi engeller ve tüm sistemi etkileyen
değişikliklere neden olur.
Dağıtık
Monolit’in Nedenleri
Yanlış
Mikroservis Sınırları
Mikroservislerin
sınırlarının doğru belirlenmemesi ve birden fazla servisin tek
bir iş akışını yürütmesi sonucu, bağımlı ve senkronize bir
yapı ortaya çıkar.
Paylaşılan
Veritabanı
Mikroservisler,
bağımsız veri yönetimine sahip olmaları gerekirken, ortak bir
veritabanını paylaştıklarında birbirine bağımlı hale
gelirler. Bu durumda her veritabanı güncellemesi, tüm
mikroservislerin uyumlu bir şekilde güncellenmesini zorunlu kılar.
Servislerin
Fazla Bağımlı Tasarlanması
Mikroservisler
arasındaki veri ve iş akışı bağımlılıklarının iyi
yönetilmemesi durumunda, servislerin bağımsız çalışması
zorlaşır ve sistem bir monolit gibi davranmaya başlar.
API
Uyumluluğunun Yeterince Sağlanamaması
Mikroservisler
arasında geriye dönük uyumluluğun sağlanmaması, bir API
değişikliği durumunda tüm servislerin aynı anda güncellenmesini
gerektirir.
Dağıtık
Monolit’in Sonuçları
Güçleşen
Dağıtım ve Güncelleme Süreci
Mikroservislerin
her biri bağımsız olarak dağıtılamadığından, bir servisin
güncellenmesi için tüm sistemin yeniden dağıtılması gerekir.
Bu da güncelleme süreçlerini zorlaştırır ve dağıtımı daha
karmaşık hale getirir.
Ölçeklenebilirlik
Sorunları
Dağıtık
Monolit durumunda, her bir mikroservisin bağımsız ölçeklenmesi
mümkün olmaz. Tüm sistem birlikte ölçeklenmek zorunda kalır,
bu da kaynak kullanımını verimsiz hale getirir.
Mikroservis
Mimarisi Avantajlarının Kaybı
Mikroservis
mimarisinin sağladığı bağımsız dağıtım, esneklik, hızlı
geliştirme ve ölçeklenebilirlik gibi avantajlar kaybolur ve
sistem monolitik bir yapı gibi davranmaya başlar.
Dağıtık
Monolit’ten Kaçınma Yolları
Mikroservis
Sınırlarını Doğru Belirleyin
Her
bir mikroservisin sorumluluk alanını iyi belirleyin ve her bir
servis yalnızca tek bir işlev veya iş akışı için sorumlu
olsun. İşlevleri doğru ayırarak mikroservislerin bağımsız
çalışmasını sağlayın.
Her
Mikroservis İçin Ayrı Veritabanı Kullanın
Her
mikroservisin kendi veritabanını veya veri deposunu kullanmasını
sağlayarak veri bağımlılıklarından kaçının. Paylaşılan
veritabanı kullanımından uzak durun.
Geriye
Dönük Uyumluluk Sağlayın
Mikroservisler
arası API değişikliklerinde geriye dönük uyumluluğu koruyun.
Böylece bir serviste yapılan değişiklik diğer servisleri
etkilemez ve bağımsız olarak dağıtılabilir.
Event-Driven
Mimariler Kullanarak Bağımlılıkları Azaltın
Mikroservisler
arasında sıkı veri bağımlılığı yerine olay tabanlı bir
yapı kullanarak bağımlılıkları azaltabilirsiniz. Bu sayede
servisler birbiriyle doğrudan etkileşim kurmak zorunda kalmaz.
Mikroservisleri
Düzenli Olarak Gözden Geçirin
Mikroservis
yapısının zamanla karmaşık hale gelmesini önlemek için
düzenli olarak gözden geçirin. Bağımlılıkları ve işlevleri
analiz ederek gerekirse mikroservisleri yeniden yapılandırın.
Dağıtık
Monolit Algılama Araçları Kullanın
Mikroservis
bağımlılıklarını analiz eden izleme ve gözlemleme araçları
kullanarak bağımlılık sorunlarını erken aşamada tespit edin
ve çözümleyin.
Dağıtık
Monolit Örnekleri
E-Ticaret
Sitesi
Bir
e-ticaret sitesinde kullanıcı yönetimi, sipariş yönetimi ve
envanter yönetimi gibi servislerin bağımsız olarak çalışması
beklenir. Ancak, bu servislerin aynı veritabanını paylaştığı
ve sıkı bir şekilde birbirine bağımlı olduğu durumlarda
Dağıtık Monolit oluşur. Sipariş yönetimi güncellendiğinde,
kullanıcı yönetimi ve envanter yönetiminin de güncellenmesi
zorunlu hale gelebilir.
Finansal
Uygulama
Bir
finans uygulamasında ödeme servisi, hesap servisi ve raporlama
servisi gibi mikroservisler bulunur. Eğer bu servisler arası
bağımlılık çok fazla ve tüm servisler aynı veri modelini
kullanıyorsa, bu yapı Dağıtık Monolit'e dönüşebilir. Ödeme
servisine yeni bir özellik eklendiğinde, diğer servislerde de
değişiklik yapılması gerekecektir.
Sağlık
Yönetim Sistemi
Bir
sağlık yönetim sisteminde hasta kayıt, randevu yönetimi ve
tıbbi kayıt mikroservisleri bulunabilir. Ancak, bu servisler
birbirine bağımlı hale gelirse, örneğin tıbbi kayıt sistemi
hasta kayıt sistemi ile sıkı bağımlılık içindeyse, herhangi
bir değişiklikte her iki servisin de güncellenmesi gerekir.
Dağıtık
Monolit ile Monolit Arasındaki Farklar
Özellik
|
Dağıtık
Monolit (Distributed Monolith)
|
Monolit
(Monolithic Architecture)
|
Dağıtım
ve Güncelleme
|
Mikroservis
yapısında olsa bile bağımlı güncellemeler gerektirir
|
Tek
bir yapı olarak dağıtılır ve güncellenir
|
Bağımsızlık
|
Mikroservisler
bağımsız değil, birbirine sıkı bağımlıdır
|
Tek
bir uygulama içinde işlevler sıkı bir şekilde bağlı
|
Ölçeklenebilirlik
|
Mikroservisler
bağımlı olduğu için bağımsız ölçeklenemez
|
Tüm
sistem birlikte ölçeklenir
|
Karmaşıklık
Yönetimi
|
Bağımlılıklar
arttıkça yönetim zorlaşır
|
Tek
bir kod tabanı içinde yönetilir
|
Sonuç
Dağıtık
Monolit (Distributed Monolith), mikroservis mimarisinin esneklik,
bağımsızlık ve ölçeklenebilirlik avantajlarını kaybetmeye
neden olan bir anti-pattern durumudur. Mikroservislerin bağımsız
olarak geliştirilmesi, dağı
tılması
ve güncellenmesi hedeflenirken, yanlış yapılandırmalar bu
sürecin karmaşıklaşmasına ve mikroservislerin birbirine bağımlı
hale gelmesine yol açar. Mikroservis sınırlarını doğru
belirlemek, bağımlılıkları yönetmek ve veri paylaşımını
minimize etmek, Dağıtık Monolit sorununu önlemek için önemlidir.
Bu anti-pattern'den kaçınmak, mikroservis mimarisinin sunduğu
avantajlardan tam anlamıyla yararlanmanıza yardımcı olur.
Tanımsız
Sorumluluk Alanları
Mikroservis
mimarisinde her bir mikroservisin belirli bir işlevi veya sorumluluk
alanını yerine getirmesi beklenir. Ancak, Tanımsız
Sorumluluk Alanları (Undefined Responsibility Areas)
olarak bilinen bir anti-pattern durumunda, mikroservislerin görev
alanları net bir şekilde belirlenmez. Bu belirsizlik,
mikroservisler arasında işlevlerin çakışmasına, iş yükünün
dengesiz dağılmasına ve karmaşık bir yapının ortaya çıkmasına
yol açar.
Tanımsız
Sorumluluk Alanlarının Temel Özellikleri
Çakışan
İşlevler
Birden
fazla mikroservis aynı veya benzer işlevleri gerçekleştirmeye
çalışır. Bu, işlevlerin farklı servisler arasında bölünmesine
neden olur ve hangi servisin hangi görevden sorumlu olduğu
belirsizleşir.
Eksik
veya Yetersiz İşlev Tanımı
Bazı
mikroservislerin belirli işlevleri yerine getirmesi beklenir, ancak
işlev tanımları eksik veya yetersizdir. Sonuç olarak, bu
işlevler ya gerçekleştirilemez ya da yanlış mikroservis
tarafından üstlenilir.
Bağımlılıkların
Artması
Tanımsız
sorumluluk alanları nedeniyle mikroservisler arasındaki
bağımlılıklar artar. Mikroservisler görevlerini yerine
getirebilmek için birbirlerine ihtiyaç duyar hale gelirler ve bu
durum bağımsızlık ilkesine aykırıdır.
Tekrarlanan
İşlevsellik
Aynı
işlev birden fazla mikroserviste tekrar edilir, bu da gereksiz iş
yüküne ve sistemde fazladan karmaşıklığa yol açar. Bu durum
ayrıca kaynak israfına neden olur.
Tanımsız
Sorumluluk Alanlarının Nedenleri
Yetersiz
Mikroservis Tasarımı
Mikroservis
mimarisinin başlangıçta iyi tasarlanmamış olması, sorumluluk
alanlarının net bir şekilde belirlenmemesine yol açabilir.
Mikroservisler, belirli bir işlevi yerine getirecek şekilde
tasarlanmadığında görev dağılımı belirsiz hale gelir.
Eksik
Dokümantasyon
Mikroservislerin
işlevlerinin ve sorumluluklarının belgelenmemesi, zaman içinde
görev alanlarının unutulmasına veya karışmasına neden
olabilir.
Geliştirme
Sürecinde Belirsizlik
Bir
mikroservis mimarisi, çeşitli ekiplerin bir arada çalıştığı
büyük projelerde, sorumlulukların dağılımı net değilse,
işlevlerin hangi mikroservis tarafından üstlenileceği konusunda
belirsizlik yaşanır.
Ekipler
Arası İletişim Eksikliği
Mikroservis
mimarisinde görev alanları belirlenirken ekipler arasında yeterli
iletişim kurulmazsa, bazı işlevlerin üstlenilmesi gözden
kaçabilir veya yanlış mikroservislere atanabilir.
Tanımsız
Sorumluluk Alanlarının Sonuçları
Performans
ve Verimlilik Kaybı
Tekrarlanan
işlevler ve çakışan görev alanları, sistemde fazladan iş yükü
oluşturur ve performans sorunlarına yol açar. Ayrıca,
kaynakların verimsiz kullanılmasına neden olur.
Geliştirme
Sürecinde Yavaşlama
Tanımsız
sorumluluk alanları, yeni işlevlerin geliştirilmesini ve mevcut
işlevlerin güncellenmesini zorlaştırır. Hangi mikroservisin bu
değişikliklerden sorumlu olduğu net değilse, süreç uzar ve
gecikmelere yol açar.
Tanımsız
Sorumluluk Alanlarından Kaçınma Yolları
Düzgün
Mikroservis Sınırları Belirleyin
Mikroservislerin
sorumluluk alanlarını net bir şekilde belirleyin ve her bir
mikroservisin tek bir işlevi üstlenmesine dikkat edin. Mikroservis
sınırlarını belirlerken "Tek Sorumluluk İlkesi"ni
uygulayın; her mikroservis, yalnızca bir iş veya işlevden
sorumlu olmalıdır.
Dokümantasyon
ve Kayıt Tutun
Her
bir mikroservisin sorumluluk alanlarını ve işlevlerini detaylı
bir şekilde dokümante edin. Bu, mikroservislerin görevlerinin ve
işlevlerinin zaman içinde karışmasını engeller ve
sorumlulukların net olmasını sağlar.
Düzenli
Gözden Geçirme Yapın
Mikroservis
mimarisini düzenli olarak gözden geçirin ve sorumluluk alanlarını
güncelleyin. Proje büyüdükçe ve yeni işlevler eklendikçe,
mikroservislerin iş yükü değişebilir ve yeniden düzenlenmesi
gerekebilir.
Ekipler
Arası İletişimi Güçlendirin
Mikroservislerin
geliştirilmesinden sorumlu ekipler arasında etkili iletişim
kurun. İşlevlerin ve sorumluluk alanlarının belirlenmesi
sürecine tüm ekipleri dahil ederek, eksik veya tekrarlanan
işlevlerin önüne geçin.
Olay
Tabanlı İletişim ve API Yönetimi
Mikroservisler
arasında veri paylaşımını ve iletişimi minimum düzeyde tutmak
için olay tabanlı iletişim yöntemlerini veya API yönetim
sistemlerini kullanın. Bu, mikroservislerin bağımsız çalışmasını
ve sorumluluk alanlarının belirgin olmasını sağlar.
Tanımsız
Sorumluluk Alanları Örnekleri
E-Ticaret
Uygulaması
Bir
e-ticaret sisteminde hem sipariş yönetim servisi hem de kullanıcı
yönetim servisi, müşteri profili bilgilerine erişim sağlamak
istiyorsa, bu durum sorumlulukların karışmasına yol açar.
Sipariş yönetim servisi yalnızca siparişlerle ilgili işlemlerden
sorumlu olmalı, müşteri bilgilerine erişim sağlayan işlemler
kullanıcı yönetim servisi tarafından yapılmalıdır.
Finans
Uygulaması
Bir
bankacılık uygulamasında hem hesap yönetimi servisi hem de kredi
servisi, kullanıcı kredi bilgilerini işliyorsa, sorumluluk
alanları net değildir. Hesap yönetimi servisi yalnızca
hesaplarla ilgili işlevleri üstlenmeli ve kredi servisi kredi
bilgileriyle ilgili işlemlerden sorumlu olmalıdır.
Sağlık
Yönetim Sistemi
Bir
sağlık sisteminde hem hasta yönetimi servisi hem de randevu
yönetim servisi hasta bilgilerinin yönetiminden sorumlu hale
gelirse, işlevler çakışır. Hasta yönetimi servisi yalnızca
hasta bilgilerini yönetmeli, randevu yönetimi ise sadece randevu
işlemlerini yönetmelidir.
Tanımsız
Sorumluluk Alanları ile Distributed Monolith Arasındaki Farklar
Özellik
|
Tanımsız
Sorumluluk Alanları
|
Distributed
Monolith
|
Temel
Sorun
|
Mikroservislerin
görev alanlarının net olmaması
|
Mikroservislerin
birbirine bağımlı hale gelmesi
|
Sonuçları
|
Çakışan
işlevler, tekrarlanan işlevsellik
|
Bağımlı
dağıtım, esneklik kaybı
|
Önlenme
Yöntemleri
|
İşlev
sınırlarının doğru belirlenmesi, dokümantasyon
|
Bağımsız
veri yönetimi, API uyumluluğu
|
Performansa
Etkisi
|
Fazla
iş yükü, kaynak israfı
|
Yavaşlayan
dağıtım ve güncelleme süreçleri
|
Sonuç
Tanımsız
Sorumluluk Alanları, mikroservis mimarisinde her bir servisin görev
alanının ve işlevinin belirsiz olduğu durumlardır. Bu
anti-pattern, sistemin karmaşıklığını artırır, bakım
süreçlerini zorlaştırır ve mikroservisler arasında gereksiz
bağımlılıklar oluşturarak performansı olumsuz etkiler. Tanımsız
sorumluluk alanlarından kaçınmak için her mikroservisin
sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi, dokümantasyonun
düzenli olarak güncellenmesi ve ekipler arası iletişimin
güçlendirilmesi büyük önem taşır. Bu şekilde,
mikroservislerin bağımsız ve işlevsel sınırları belirgin hale
gelir, sistem daha esnek, ölçeklenebilir ve yönetilebilir olur.
Tutarsız
Veritabanı ve Veri Yedekleme Sorunları
Mikroservis
mimarisinde her mikroservisin, kendi veritabanına sahip olması ve
bağımsız veri yönetimi gerçekleştirmesi temel ilkelerden
biridir. Ancak, mikroservislerin her birinin kendi veri deposunu
kullanması, verilerin senkronize edilmesini ve tutarlılığını
sağlamayı zorlaştırabilir. Tutarsız Veritabanı
ve Veri Yedekleme Sorunları, bu bağımsız veri
yönetimi prensibi yanlış uygulandığında veya veri paylaşımı
süreçleri iyi yönetilmediğinde ortaya çıkar.
Tutarsız
Veritabanı Sorunları
Tanım:
Tutarsız
veritabanı sorunu, birden fazla mikroservisin kendi veritabanını
kullanırken, bu veritabanları arasında verinin güncel ve tutarlı
kalamamasıdır. Mikroservisler, genellikle bağımsız veri
kaynaklarına sahip oldukları için, aynı veriyi kullanan farklı
servislerin birbirlerinden haberdar olmadan veri güncellemesi
yapması tutarsızlıklar yaratabilir.
Tutarsız
Veritabanı Sorunlarının Nedenleri
Dağıtık
Veri Yönetimi
Mikroservislerin
her birinin bağımsız veri yönetimine sahip olması, veri
senkronizasyonunu zorlaştırır. Farklı veritabanları arasında
veri güncellemelerinin anında paylaşılması zor olabilir.
Eventual
Consistency (Nihai Tutarlılık) Modeli
Mikroservisler,
nihai tutarlılık modeli ile çalıştığında, verinin her
mikroserviste aynı anda güncel olması gerekmez. Ancak, bu model
bazen tutarsızlıklara neden olabilir; bir serviste güncellenen
veri diğer servislere hemen yansımayabilir.
Senkronsuz
Veri Güncelleme
Mikroservisler
arasında senkron bir veri yönetimi yapılmazsa, bir mikroserviste
güncellenen veri, diğer mikroservislerde eski haliyle kalabilir.
Veri
Çakışmaları
Aynı
veri üzerinde birden fazla mikroservis işlem yaptığında, veri
çakışmaları ortaya çıkabilir. Özellikle yüksek erişimli
verilerde (örneğin müşteri bilgileri) bu durum sıkça görülür.
Tutarsız
Veritabanı Sorunlarının Sonuçları
Yanlış
veya Eksik Veri
Tutarsız
veriler, kullanıcıların eski veya yanlış bilgilere erişmesine
yol açabilir. Örneğin, bir müşteri adresini güncellediğinde,
bazı mikroservislerde bu bilginin güncellenmemesi yanlış
teslimatlara neden olabilir.
İşlem
Hataları
Tutarsız
veri, işlemlerin hatalı sonuçlanmasına yol açabilir. Örneğin,
bir e-ticaret sisteminde stok bilgileri güncel değilse, stokta
olmayan ürünlerin satışa sunulması gibi hatalar meydana
gelebilir.
Tutarsız
Veritabanı Sorunlarını Önleme Yolları
Event
Sourcing ve Olay Tabanlı Mimariler Kullanma
Mikroservisler
arasında olay tabanlı iletişim kullanarak, veri güncellemelerini
tüm mikroservislere anında iletin. Bu sayede, bir mikroservis veri
güncellediğinde diğerleri de bu değişiklikten haberdar olur.
Nihai
Tutarlılığı Yönetme
Nihai
tutarlılık modeli kullanılan sistemlerde, kullanıcı deneyimini
korumak için veri güncellemelerinin olabildiğince hızlı
yayılmasını sağlayın. Ayrıca, veri tutarsızlığının
kullanıcıyı olumsuz etkileyeceği durumlarda senkron veri
güncellemeleri tercih edin.
Veri
Çakışmalarını Önlemek için Dağıtık Kilit Mekanizmaları
Aynı
veri üzerinde işlem yapan mikroservisler arasında dağıtık
kilitleme tekniklerini kullanarak veri çakışmalarını önleyin.
Merkezi
Veri Yönetimi ve API Kullanımı
Mikroservislerin
sıklıkla güncellediği veriler için merkezi bir veri yönetimi
veya API çözümü kullanın. Örneğin, müşteri bilgileri gibi
veriler için bir kullanıcı servisi oluşturup tüm verileri bu
servis üzerinden yönetin.
————————
Veri
Yedekleme Sorunları
Tanım:
Veri
yedekleme, verinin herhangi bir kayıp durumunda kurtarılabilmesi
için periyodik olarak kopyalarının alınması sürecidir.
Mikroservis mimarisinde her mikroservisin kendi veritabanını
kullanması, veri yedekleme süreçlerinin daha karmaşık hale
gelmesine yol açabilir. Ayrıca, mikroservislerin birbirinden
bağımsız olması nedeniyle yedekleme stratejilerinin bütünsel
olarak yönetilmesi zordur.
Veri
Yedekleme Sorunlarının Nedenleri
Merkezi
Yedekleme Stratejisinin Olmaması
Her
mikroservisin kendi veri deposuna sahip olması nedeniyle merkezi
bir yedekleme stratejisi oluşturmak zorlaşır. Her bir mikroservis
için ayrı yedekleme planları yapılması gerekir.
Veri
Yedeklerinin Uyum Sorunları
Farklı
mikroservisler arasında bağımsız olarak alınan veri yedekleri
senkronize olmayabilir. Bu da bir mikroservisin yedeği geri
yüklendiğinde diğer mikroservislerle uyumsuz veri oluşturabilir.
Veritabanı
Türleri Arasındaki Farklılıklar
Mikroservisler,
farklı veritabanı türleri kullanabilir (örneğin, bir servis SQL
tabanlı veritabanı, diğer servis NoSQL kullanabilir). Bu
farklılıklar nedeniyle tüm mikroservisler için standart bir
yedekleme çözümü oluşturmak zorlaşır.
Yedekleme
Sıklığı
Yedekleme
sıklığı mikroservisler arasında farklılık gösterebilir.
Yedekleme sıklığının farklı olması, veri tutarsızlıklarına
ve kayıplara neden olabilir.
Veri
Yedekleme Sorunlarının Sonuçları
Veri
Kaybı Riskinin Artması
Yedekleme
stratejileri iyi belirlenmezse, mikroservislerden birinde meydana
gelen veri kaybı geri döndürülemez hale gelir. Ayrıca, merkezi
yedekleme olmadığı için bir mikroservisteki veri kaybı tüm
sistemi etkileyebilir.
Veri
Yedekleme Sorunlarını Önleme Yolları
Merkezi
Yedekleme Politikaları Belirleyin
Her
mikroservisin kendi veri deposuna sahip olsa bile, merkezi bir
yedekleme politikası ile tüm mikroservislerin yedekleme
süreçlerini standartlaştırın. Bu, yedekleme süreçlerinin
uyumlu ve düzenli olmasını sağlar.
Yedekleme
Sıklığını Standartlaştırın
Mikroservislerin
veri yedekleme sıklığını ihtiyaçlara göre belirleyin, ancak
veri tutarlılığını sağlamak için tüm yedekleme işlemlerini
uyumlu bir şekilde yapın.
Veri
Replikasyonu ve Anlık Yedekleme
Kritik
veriler için anlık yedekleme veya replikasyon stratejileri
kullanın. Bu sayede veri kayıpları en aza indirilir ve veri
güncellemeleri yedeklere anında yansıtılır.
Farklı
Veritabanları İçin Özel Yedekleme Stratejileri Oluşturun
Farklı
veritabanı türleri (SQL, NoSQL vb.) için özel yedekleme
stratejileri belirleyin. Örneğin, SQL tabanlı veritabanları için
günlük yedekleme yapılırken, NoSQL tabanlı veritabanları için
replikasyon kullanılabilir.
Otomatik
Yedekleme ve Geri Yükleme Testleri Yapın
Otomatik
yedekleme sistemleri kurarak belirli periyotlarla yedekleme
yapılmasını sağlayın. Ayrıca, yedeklerin geri yükleme
işlemlerinin başarılı olup olmadığını test etmek için
periyodik geri yükleme tatbikatları yapın.
————————
Tutarsız
Veritabanı ve Veri Yedekleme Sorunları Örnekleri
E-Ticaret
Uygulaması
E-ticaret
sitesinde stok bilgisi, sipariş bilg
isi
ve müşteri bilgileri farklı mikroservislerde tutulur. Stok
mikroservisinde ürün stoğu güncellendiğinde, sipariş
mikroservisi bu güncellemeyi anında alamazsa, kullanıcıya stokta
olmayan bir ürünü gösterme riski oluşur. Ayrıca, müşteri
bilgilerinde yapılan değişiklikler tüm servisler arasında güncel
değilse, bazı mikroservislerde eski müşteri bilgileri kalabilir.
Finansal
Uygulama
Bir
bankacılık uygulamasında hesap yönetimi servisi, işlem servisi
ve kredi servisi gibi bağımsız mikroservisler olabilir. Hesap
bilgilerinde yapılan bir güncelleme, işlem servisinde aynı anda
güncellenmezse, hesapta görünmeyen bir bakiye ile işlem
yapılabilir. Ayrıca, veri yedekleme süreçleri tutarlı değilse,
bir veri kaybı durumunda hesap ve işlem servisleri arasında
uyumsuzluk oluşabilir.
Sağlık
Yönetim Sistemi
Bir
sağlık sisteminde hasta yönetim servisi, randevu yönetim servisi
ve reçete yönetim servisi gibi mikroservisler bulunabilir. Hasta
bilgileri güncellendiğinde randevu yönetim servisi bu bilgileri
hemen güncelleyemezse, eski bilgilerle randevu oluşturulabilir.
Ayrıca, yedekleme süreçleri uyumsuz olduğunda bir veri kaybı
durumunda hasta kayıtları ve randevu bilgileri arasında
uyumsuzluk oluşabilir.
Sonuç
Tutarsız
Veritabanı ve Veri Yedekleme Sorunları, mikroservis mimarisinde
veri yönetimi süreçlerinin eksik planlanması durumunda ortaya
çıkan önemli problemlerdir. Mikroservisler arasındaki bağımsız
veri yönetimi ilkesi doğru uygulandığında bu tür sorunların
önüne geçilebilir. Olay tabanlı iletişim, merkezi yedekleme
politikaları, uyumlu yedekleme süreçleri ve düzenli veri
güncellemeleri, veri tutarlılığı ve yedekleme sorunlarını
minimize eder. Bu şekilde mikroservis mimarisinin sağladığı
bağımsızlık, esneklik ve ölçeklenebilirlik avantajlarından tam
anlamıyla yararlanılabilir.
Yüksek
Bağımlılık ve Bağlam Kayması
Mikroservis
mimarisinde, her bir mikroservisin bağımsız olarak çalışabilmesi
ve tek bir işlevden sorumlu olması temel bir prensiptir. Ancak,
Yüksek Bağımlılık ve Bağlam Kayması
olarak adlandırılan iki önemli anti-pattern, bu bağımsızlığı
ve modüler yapıyı tehlikeye sokabilir. Bu durumlar, mikroservisler
arasındaki bağımlılıkları artırır ve işlevlerin net bir
şekilde ayrılamaması gibi sorunlara yol açar.
Yüksek
Bağımlılık
Tanım:
Yüksek
bağımlılık, bir mikroservisin diğer mikroservislerle aşırı
derecede ilişki içinde olması durumudur. Bu durumda, bir
mikroservisin düzgün çalışabilmesi için birçok başka
mikroservise ihtiyaç duyması, bağımsızlık ve esneklik gibi
mikroservis mimarisinin temel avantajlarını kaybettirir. Yüksek
bağımlılık, bir mikroserviste yapılan değişikliklerin diğer
mikroservisleri doğrudan etkilediği ve sistemin karmaşık hale
geldiği bir duruma yol açar.
Yüksek
Bağımlılığın Nedenleri
Yanlış
Mikroservis Tasarımı
Mikroservislerin
işlevlerinin doğru bir şekilde ayrılmaması, mikroservislerin
aynı veri veya iş akışı üzerinde çalışmasına neden
olabilir. Bu da mikroservisler arasında fazla sayıda çağrı
yapılmasını gerektirir.
Veri
Paylaşımı İhtiyacı
Mikroservisler
arasında veri paylaşımı ihtiyacı doğduğunda, mikroservislerin
sürekli olarak birbirinden veri talep etmesi bağımlılığı
artırır.
Monolitik
Düşünce Yapısının Sürdürülmesi
Mikroservis
mimarisine geçilmesine rağmen, monolitik yapıdaki iş akışlarının
küçük parçalar halinde bağımsızlaştırılmaması, yüksek
bağımlılığa yol açar.
Ortak
Veritabanı Kullanımı
Mikroservislerin
aynı veritabanını paylaşması, bir mikroservisin veri
güncellemeleri diğer mikroservisleri etkilediğinden yüksek
bağımlılığa yol açar.
Yüksek
Bağımlılığın Sonuçları
Yüksek
Bağımlılıktan Kaçınma Yolları
Doğru
Mikroservis Tasarımı
Mikroservislerin
sorumluluk alanlarını doğru belirleyerek her birinin yalnızca
tek bir işlevden sorumlu olmasını sağlayın. Her mikroservisin
bağımsız veri ve iş mantığını koruyarak, bağımlılıkları
minimuma indirin.
Olay
Tabanlı İletişim Kullanın
Mikroservisler
arasında sıkı bir ilişki kurmak yerine, olay tabanlı iletişim
ile bağımsız bir yapı oluşturun. Mikroservisler birbirine
doğrudan veri göndermek yerine olay tabanlı veri iletimi
yapabilir.
API
Sözleşmeleri ve Geriye Dönük Uyumluluk
Mikroservisler
arası iletişimde API sözleşmeleri kullanarak geriye dönük
uyumluluğu sağlayın. Bu, bir mikroserviste yapılan güncellemenin
diğerlerini etkilemesini önler.
Ortak
Veritabanı Kullanmaktan Kaçının
Her
mikroservisin kendi veri deposuna sahip olmasını sağlayarak,
mikroservislerin veritabanı üzerinden birbirine bağımlı hale
gelmesini önleyin.
————————
Bağlam
Kayması (Context Bleeding)
Tanım:
Bağlam
kayması, bir mikroservisin kendi işlevi dışındaki sorumluluklara
müdahil olması durumudur. Mikroservislerin, sorumluluk alanlarını
doğru şekilde ayrıştıramaması ve belirli bir işlevden
fazlasını üstlenmesi, bağlam kaymasına yol açar. Bu durum, bir
mikroservisin başka bir mikroservisin görev alanına girmesi veya
bağımsız bir şekilde çalışamaması ile sonuçlanır.
Bağlam
Kaymasının Nedenleri
Yetersiz
İşlevsel Ayrım
Mikroservislerin
işlevsel sınırları belirlenmediğinde, her mikroservis kendi
işlevinden fazlasını üstlenmeye çalışır. Bu da bağlam
kaymasına yol açar.
Birden
Fazla Sorumluluğun Aynı Mikroserviste Toplanması
Mikroservislerin
tek bir sorumluluk yerine birden fazla işlevi üstlenmesi,
bağlamların birbirine girmesine neden olur.
Ekipler
Arası İletişim Eksikliği
Mikroservislerin
sorumluluk alanları belirlenirken ekipler arasında yeterli
iletişim kurulmadığında, bazı mikroservislerin görev alanları
çakışabilir.
Yanlış
Entegrasyon ve Veri Paylaşımı
Mikroservislerin,
kendi işlevlerinden bağımsız olarak başka mikroservislerin
verilerine veya iş akışlarına müdahil olması bağlam kaymasına
neden olabilir.
Bağlam
Kaymasının Sonuçları
Dağıtım
ve Güncelleme Sorunları
Bir
mikroservisin, bağlam kayması nedeniyle başka bir mikroservise
bağımlı olması, güncellemelerin bağımsız yapılamamasına
neden olur.
Bağlam
Kaymasından Kaçınma Yolları
Tek
Sorumluluk İlkesi
Her
bir mikroservisin yalnızca bir işlevi yerine getirmesini sağlayın.
Mikroservislerin görevlerini belirlerken Tek Sorumluluk İlkesi’ni
benimseyin.
Bağlamların
Doğru Belirlenmesi
Mikroservislerin
işlev alanlarını ve sınırlarını doğru belirleyerek, her
mikroservisin belirli bir bağlamda çalışmasını sağlayın.
Böylece her mikroservisin net bir sorumluluk alanı olur.
Düzenli
Gözden Geçirme ve Yapılandırma
Mikroservis
mimarisini düzenli olarak gözden geçirin ve bağlam kaymasına
yol açabilecek durumları belirleyerek gerekli düzenlemeleri
yapın.
Doğru
Veri ve İş Akışı Yönetimi
Mikroservislerin
birbirleriyle veri paylaşımını minimize edin. Her bir
mikroservisin kendi iş akışını bağımsız olarak yönetmesini
sağlayın.
————————
Yüksek
Bağımlılık ve Bağlam Kaymasının Örnekleri
E-Ticaret
Uygulaması
Bir
e-ticaret uygulamasında, sipariş yönetim servisi ve envanter
yönetim servisi arasında yüksek bağımlılık olabilir. Sipariş
yönetim servisi, her sipariş oluşturulduğunda envanter servisine
bağımlı hale gelirse, bağımsız çalışamaz ve yüksek
bağımlılık ortaya çıkar. Aynı uygulamada, ödeme servisi
sipariş bilgilerini doğrudan yönetmeye çalışırsa, bu bir
bağlam kayması örneğidir; ödeme servisi yalnızca ödeme
işlemlerinden sorumlu olmalıdır.
Finansal
Hizmetler Uygulaması
Bir
bankacılık uygulamasında hesap yönetim servisi ve kredi servisi
arasındaki bağımlılık yüksek olabilir. Hesap yönetimi, kredi
başvurularını takip etmek zorunda kalırsa, bağımsız
çalışamaz. Ayrıca, kredi servisi müşteri bilgilerini doğrudan
güncellemeye çalışırsa bağlam kayması yaşanır.
Sağlık
Yönetim Sistemi
Hasta
yönetim servisi ve randevu yönetim serv
isi
arasında yüksek bağımlılık bulunabilir. Hasta yönetim servisi,
her randevu oluşturulduğunda çağrılmak zorundaysa, bağımsız
olarak çalışamaz. Aynı sistemde, tıbbi kayıt servisi randevu
bilgilerini yönetmeye çalışırsa bağlam kayması yaşanır.
Yüksek
Bağımlılık ve Bağlam Kayması Arasındaki Farklar
Özellik
|
Yüksek
Bağımlılık
|
Bağlam
Kayması
|
Temel
Sorun
|
Mikroservislerin
aşırı derecede ilişki içinde olması
|
Mikroservislerin
birbirinin işlev alanına müdahale etmesi
|
Sonuçlar
|
Bağımsız
dağıtım ve performans sorunları
|
Karmaşık
yapı, bağımsızlık kaybı
|
Önleme
Yöntemleri
|
Olay
tabanlı iletişim, doğru tasarım
|
Tek
sorumluluk ilkesi, doğru bağlam belirleme
|
Performansa
Etkisi
|
Yüksek
ağ trafiği ve işlem maliyeti
|
Karmaşık
yapılar ve hataların yayılması
|
Sonuç
Yüksek
Bağımlılık ve Bağlam Kayması, mikroservislerin bağımsızlık
ve esneklik ilkelerine aykırı olan iki anti-pattern durumudur.
Yüksek bağımlılık, mikroservislerin birbirine olan bağımlılığını
artırarak bağımsız dağıtımı zorlaştırır ve performans
sorunlarına yol açar. Bağlam kayması ise mikroservislerin
sorumluluk alanlarının çakışmasına neden olarak karmaşık
yapılar oluşturur. Bu anti-pattern'lerden kaçınmak için
mikroservislerin görev ve işlev alanları net bir şekilde
belirlenmeli, olay tabanlı iletişim tercih edilmeli ve Tek
Sorumluluk İlkesi gibi prensipler benimsenmelidir.
Mikroservislerin
Aşırı Bölümlenmesi
Mikroservislerin
aşırı bölümlenmesi (Over-Segmentation of Microservices), her
bir mikroservisin gereğinden fazla küçük işlevsel birimlere
ayrılması durumudur. Bu anti-pattern, mikroservis mimarisinde her
işlevin mümkün olduğunca küçük servisler halinde ayrılması
gerektiği düşüncesinden kaynaklanır. Ancak, aşırı bölümlenme,
mikroservislerin sayısını gereksiz yere artırarak sistemin
karmaşıklığını artırır, bakımını zorlaştırır ve
performans sorunlarına yol açar.
Aşırı
Bölümlenmenin Temel Özellikleri
Gereksiz
Küçük Servisler
Mikroservisler,
yalnızca tek bir işlevi gerçekleştiren çok küçük birimlere
ayrılır. Örneğin, kullanıcı yönetimi servisi, kullanıcı
bilgilerini güncelleyen, profil fotoğrafını değiştiren ve
şifreyi sıfırlayan ayrı mikroservisler halinde bölünür.
Yüksek
Sayıda Mikroservis
Sistemde
gereksiz derecede çok sayıda mikroservis oluşur. Her yeni işlev
için ayrı bir mikroservis oluşturulması, mikroservislerin
yönetimini zorlaştırır.
Artan
İletişim ve Bağımlılık
Küçük
birimlere ayrılan mikroservisler, birbirleriyle sürekli veri
paylaşmak zorunda kalır ve bağımlılık ilişkileri artar. Bu
durum, sistemdeki ağ trafiğini artırır ve sistemin performansını
olumsuz etkiler.
Bağımsız
Geliştirme ve Dağıtım Zorluğu
Aşırı
bölümlenmiş mikroservisler arasında çok fazla bağımlılık
olduğundan, bağımsız geliştirme ve dağıtım zorlaşır. Bir
mikroserviste yapılan bir değişiklik, diğer mikroservisleri de
etkileyebilir.
Aşırı
Bölümlenmenin Nedenleri
Tek
Sorumluluk İlkesi’nin Yanlış Anlaşılması
Tek
Sorumluluk İlkesi'ni gereğinden fazla uygulayarak her küçük
işlevin bağımsız bir mikroservis olarak ayrılması gerektiği
düşünülür. Bu yanlış anlamadan dolayı mikroservis sayısı
gereksiz yere artar.
Mikroservislerin
Gereğinden Fazla Modülerleştirilmesi
Mikroservislerin
her bir işlevi için ayrı bir modül oluşturma isteği,
mikroservislerin aşırı bölümlenmesine yol açar.
Yazılım
Geliştirme Ekibinin Aşırı Dikkatli Olması
Mikroservis
mimarisinin sunduğu esneklikten maksimum faydalanma amacıyla,
geliştirici ekipler her işlevi küçük birimlere ayırmaya
çalışır. Ancak, bu aşırı dikkatli yaklaşım mikroservis
sayısını gereksiz yere artırır.
Gelecekteki
Genişleme Olasılıklarına Aşırı Odaklanma
Mikroservislerin
genişletilebilir olması için her işlevin ayrı bir mikroservis
olarak tasarlanması gerektiği düşünülür. Ancak, bu yaklaşım
mikroservis sayısını artırır ve sistemin karmaşıklığını
artırır.
Aşırı
Bölümlenmenin Sonuçları
Yavaşlayan
Dağıtım Süreçleri
Mikroservisler
birbirine bağımlı hale geldiği için bağımsız dağıtım
zorlaşır. Bir mikroserviste yapılan değişiklikler diğer
mikroservisleri etkileyebilir ve dağıtım süreci karmaşık hale
gelir.
Aşırı
Bölümlenmeden Kaçınma Yolları
Mikroservis
Sınırlarını İyi Belirleyin
Mikroservislerin
sorumluluk alanlarını doğru belirleyerek her birinin yalnızca
anlamlı ve bağımsız bir işlevden sorumlu olmasını sağlayın.
Çok küçük işlevleri ayrı mikroservislere bölmekten kaçının.
İşlevsel
Birimler Halinde Gruplama Yapın
İlgili
işlevleri bir araya toplayarak daha büyük işlevsel birimler
oluşturun. Örneğin, kullanıcı bilgilerini yönetme işlevlerini
tek bir kullanıcı yönetim servisine dahil edin.
İşlem
Akışını Optimize Edin
Mikroservislerin
sürekli birbirleriyle iletişime geçmesini önlemek için iş
akışlarını optimize edin. Her mikroservisin gerekli veriyi kendi
bünyesinde tutmasını sağlayarak veri trafiğini azaltın.
Küçük
Ama Anlamlı Mikroservisler Tasarlayın
Tek
Sorumluluk İlkesi’ni uygularken aşırıya kaçmadan, her
mikroservisin belirli ve anlamlı bir işlevi gerçekleştirmesini
sağlayın. İşlevsel bütünlüğe sahip mikroservisler
tasarlamak, bağımsız çalışmayı kolaylaştırır.
Ekiplerin
Mikroservis Tasarımı Konusunda Eğitimli Olmasını Sağlayın
Mikroservislerin
tasarımı sırasında doğru ilkelerin ve tasarım prensiplerinin
uygulanabilmesi için ekiplerin eğitimli olmasını sağlayın.
Yanlış mikroservis tasarımını önlemek için mikroservis
mimarisi ilkelerinin doğru anlaşılması önemlidir.
————————
Aşırı
Bölümlenme Örnekleri
E-Ticaret
Uygulaması
Bir
e-ticaret uygulamasında, sipariş yönetimi servisi gereksiz küçük
mikroservislere ayrılabilir: sipariş oluşturma, sipariş durumu
güncelleme ve sipariş iptal gibi her işlev ayrı bir mikroservis
olarak tasarlanabilir. Bu durumda, bir sipariş işlemi sırasında
birçok mikroservis arasında veri alışverişi yapılması
gerekebilir, bu da yüksek ağ trafiğine ve karmaşık bir yapıya
yol açar.
Kullanıcı
Yönetim Sistemi
Kullanıcı
bilgilerini yönetmek için, kullanıcı profili güncelleme, profil
resmi değiştirme ve şifre sıfırlama gibi işlevlerin her
birinin ayrı bir mikroservis olarak tasarlandığını düşünelim.
Bu durumda, kullanıcıyla ilgili her güncelleme işlemi için
birçok mikroservisin birbiriyle iletişime geçmesi gerekir ve bu
da aşırı bölümlenmiş bir yapıya örnektir.
Finansal
Hizmetler Uygulaması
Bir
bankacılık sisteminde hesap yönetimi işlevinin aşırı küçük
birimlere ayrıldığını düşünelim: hesap bilgilerini
güncelleme, bakiye kontrolü ve işlem geçmişini gösterme gibi
işlevlerin her birinin farklı mikroservislerde yer alması aşırı
bölümlenmeye yol açar. Bu tür bir yapı, her bir bankacılık
işleminin karmaşık bir mikroservis ağı içinde yürütülmesine
neden olur.
————————
Aşırı
Bölümlenme ile Nanoservices Anti-Pattern Arasındaki Farklar
Özellik
|
Aşırı
Bölümlenme
|
Nanoservices
|
Temel
Sorun
|
Mikroservislerin
gereksiz küçük birimlere ayrılması
|
Her
işlevin bir mikroservise bölünerek aşırı sayıda küçük
servis oluşturulması
|
Sonuçları
|
Karmaşık
yapı, artan ağ trafiği ve iletişim maliyeti
|
Fazla
sayıda küçük servis, yönetim ve performans sorunları
|
Önleme
Yöntemleri
|
İşlevsel
birimler halinde gruplama, işlem akışı optimizasyonu
|
İşlevlerin
anlamlı servisler halinde birleştirilmesi
|
Performansa
Etkisi
|
Ağ
trafiğinde artış, yavaşlayan dağıtım süreçleri
|
Performans
düşüşü, yönetim zorluğu ve karmaşıklık
|
————————
Sonuç
Mikroservislerin
aşırı bölümlenmesi, mikroservis mimarisinin sunduğu bağımsızlık
ve ölçeklenebilirlik avantajlarını kaybetmeye yol açan bir
anti-pattern’dir
Performans
ve Güvenlik Kalıpları
Mikroservis
mimarisi, dağıtık bir sistem yapısı sunarak uygulamaların
esnek, ölçeklenebilir ve yönetilebilir olmasını sağlar. Ancak
bu yapının getirdiği bazı zorluklar da vardır. Özellikle
performans ve güvenlik konularında dikkatli olmak gerekmektedir.
Performans ve Güvenlik Kalıpları, mikroservislerin daha
hızlı, güvenilir ve güvenli bir şekilde çalışmasını
sağlamak için kullanılan tasarım kalıplarıdır.
Bu
bölümde, mikroservis mimarisinde sıkça kullanılan performans ve
güvenlik kalıplarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz:
API
Gateway (API Ağ Geçidi)
Service
Mesh
Caching
(Önbellekleme)
Rate
Limiting ve Throttling
Authentication
ve Authorization (Kimlik Doğrulama ve Yetkilendirme)
Distributed
Tracing (Dağıtık İzleme)
Secure
Communication (Güvenli İletişim)
Input
Validation (Girdi Doğrulama)
Monitoring
ve Logging (İzleme ve Günlük Kaydı Tutma)
Fault
Injection Testing (Hata Enjeksiyon Testi)
————————
1.
API Gateway (API Ağ Geçidi)
API
Gateway, mikroservis mimarisinde istemci ile servisler arasındaki
istekleri yönlendiren ve kontrol eden bir aracı katmandır. API
Gateway, mikroservislerin doğrudan istemciye açılmasını engeller
ve tek bir giriş noktası sağlar. Bu sayede güvenlik, yük
dengeleme, istek yönlendirme, veri dönüşümü ve protokol
çevirisi gibi işlemler merkezi bir şekilde yönetilebilir.
API
Gateway'in Temel Özellikleri
Tek
Giriş Noktası: Tüm istemci istekleri API Gateway
üzerinden geçer, böylece sistemin dışa açılan yüzü kontrol
altındadır.
Güvenlik
Yönetimi: Kimlik doğrulama, yetkilendirme ve SSL/TLS
terminasyonu gibi güvenlik işlemleri merkezi olarak yönetilir.
Yük
Dengeleme ve Yönlendirme: İstekler uygun mikroservislere
yönlendirilir ve yük dengesi sağlanır.
Protokol
Dönüşümü: API Gateway, istemcilerin kullandığı
protokolleri (HTTP, WebSocket, gRPC vb.) mikroservislerin anladığı
protokollere dönüştürebilir.
Veri
Toplama ve İzleme: İstek ve yanıtlar hakkında veriler
toplayarak izleme ve analiz işlemlerine katkı sağlar.
API
Gateway Kullanımının Avantajları
Güvenlik
Artışı: Merkezi bir noktada güvenlik politikaları
uygulanabilir.
Basitleştirilmiş
İstemci Yapısı: İstemciler, mikroservislerin iç
yapısını bilmek zorunda kalmazlar.
Versiyon
Yönetimi: Farklı API versiyonları kolayca
yönetilebilir.
Performans
İyileştirmesi: Önbellekleme ve sıkıştırma gibi
işlemlerle performans artırılabilir.
API
Gateway Kullanımının Dezavantajları
Tek
Hata Noktası (Single Point of Failure): API Gateway'in
çökmesi tüm sistemi etkileyebilir. Bu nedenle yüksek
erişilebilirlik için yedekli yapılandırma gerektirir.
Karmaşıklık
Artışı: API Gateway'in yapılandırılması ve yönetimi
ek bir karmaşıklık katmanı ekler.
Gecikme
(Latency): İsteklerin API Gateway üzerinden geçmesi, ek
bir gecikmeye neden olabilir.
API
Gateway ile İlgili Uygulama Örnekleri
Netflix
Zuul
Amazon
API Gateway
Kong
NGINX
————————
2.
Service Mesh
Service
Mesh, mikroservisler arasındaki iletişimi yöneten ve kontrol
eden bir altyapıdır. Mikroservisler arasındaki ağ trafiğini
yönetmek, güvenliği sağlamak ve izleme yapmak için kullanılır.
Service Mesh, uygulama kodundan bağımsız olarak çalışır ve
genellikle sidecar proxy (yan araç proxy) modelini kullanır.
Service
Mesh'in Temel Özellikleri
Ağ
İletişimi Yönetimi: Mikroservisler arasındaki trafiği
yönetir ve yönlendirir.
Güvenlik
Politikaları: TLS şifrelemesi, kimlik doğrulama ve
yetkilendirme işlemlerini uygular.
İzleme
ve Gözlemleme: Trafik verilerini toplayarak izleme ve
analiz imkanı sunar.
Kural
Tabanlı Yönlendirme: Trafiği belirli kurallara göre
yönlendirebilir (örneğin, versiyona veya yük durumuna göre).
Service
Mesh Kullanımının Avantajları
Merkezi
Yönetim: Ağ trafiği ve güvenlik politikaları merkezi
olarak yönetilir.
Uygulama
Kodundan Bağımsızlık: Geliştiriciler, güvenlik ve
iletişim yönetimiyle uğraşmak zorunda kalmazlar.
Esneklik
ve Kontrol: Trafik yönetimi ve politikalar kolayca
güncellenebilir.
Service
Mesh Kullanımının Dezavantajları
Service
Mesh Çözümleri
Istio
Linkerd
Consul
Connect
AWS
App Mesh
————————
3.
Caching (Önbellekleme)
Caching,
sık kullanılan verilerin veya sonuçların geçici olarak
saklanmasıdır. Mikroservis mimarisinde önbellekleme, performansı
artırmak ve yanıt sürelerini azaltmak için kritik bir rol oynar.
Önbelleklemenin
Temel Türleri
İstemci
Tarafı Önbellekleme: İstemciler, sık kullanılan
verileri kendi taraflarında saklarlar.
Sunucu
Tarafı Önbellekleme: Mikroservisler, sık kullanılan
verileri kendi belleklerinde veya bir önbellek sunucusunda saklar.
Dağıtılmış
Önbellekleme: Birden fazla sunucu arasında paylaşılan
bir önbellek sistemi kullanılır (örneğin, Redis veya
Memcached).
Önbelleklemenin
Avantajları
Performans
Artışı: Sık kullanılan verilere hızlı erişim
sağlar.
Azaltılmış
Ağ Trafiği: İstek sayısını ve veri aktarımını
azaltır.
Daha
İyi Kullanıcı Deneyimi: Daha hızlı yanıt süreleri,
kullanıcı memnuniyetini artırır.
Önbelleklemenin
Dezavantajları
Veri
Tutarlılığı Sorunları: Önbellekteki veriler güncel
olmayabilir, bu da tutarsızlıklara yol açabilir.
Ek
Karmaşıklık: Önbellek yönetimi ve geçerlilik
süreleri ek karmaşıklık katar.
Bellek
Kullanımı: Önbellekleme, sistem belleğinin daha fazla
kullanılmasına neden olabilir.
Önbellekleme
Stratejileri
Time-to-Live
(TTL): Önbellekteki verilerin ne kadar süreyle
saklanacağını belirler.
Lazy
Loading: Veri, sadece ihtiyaç duyulduğunda önbelleğe
alınır.
Write-Through
Cache: Veri hem önbelleğe hem de kalıcı depolamaya
aynı anda yazılır.
Cache
Eviction Policies: Önbellekten hangi verilerin ne zaman
çıkarılacağını belirler (örneğin, LRU - Least Recently
Used).
————————
4.
Rate Limiting ve Throttling
Rate
Limiting (Hız Sınırlandırma) ve Throttling
(Kısıtlama), bir servisin belirli bir zaman diliminde
alabileceği maksimum istek sayısını sınırlayarak sistemin aşırı
yüklenmesini önler.
Rate
Limiting ve Throttling'in Amaçları
Sistemi
Koruma: Ani trafik artışlarına karşı mikroservisleri
ve genel sistemi korur.
Adil
Kaynak Dağılımı: Tüm kullanıcıların ve
istemcilerin adil bir şekilde hizmet almasını sağlar.
Güvenlik:
Kötü niyetli istekleri ve DDoS saldırılarını engellemeye
yardımcı olur.
Uygulama
Yöntemleri
API
Gateway Üzerinden: Rate limiting genellikle API Gateway
seviyesinde uygulanır.
Mikroservis
İçinde: Mikroservisin kendisi gelen istekleri
sınırlandırabilir.
Dağıtılmış
Rate Limiting: Birden fazla sunucu arasında koordineli
bir şekilde rate limiting uygulanır.
Rate
Limiting Algoritmaları
Fixed
Window Counter: Belirli bir zaman penceresi içinde istek
sayısını sayar.
Sliding
Log: Her isteği bir listeye kaydeder ve dinamik zaman
pencereleri kullanır.
Token
Bucket: İsteklerin belirli bir oranda kabul edilmesini
sağlar, istekler için "token" kullanır.
Leaky
Bucket: İsteklerin sabit bir hızda işlenmesini sağlar,
fazla istekleri sıraya alır veya reddeder.
————————
5.
Authentication ve Authorization (Kimlik Doğrulama ve Yetkilendirme)
Mikroservis
mimarisinde güvenlik, sistemin güvenilir ve yetkisiz erişimlere
karşı korunaklı olmasını sağlamak için hayati öneme
sahiptir. Authentication (Kimlik Doğrulama), kullanıcı
veya istemcinin kim olduğunu doğrularken, Authorization
(Yetkilendirme), doğrulanan kullanıcının hangi kaynaklara
veya işlemlere erişebileceğini belirler.
Kimlik
Doğrulama ve Yetkilendirme Yöntemleri
JSON
Web Tokens (JWT): Kullanıcı bilgilerini içeren imzalı
bir token kullanarak kimlik doğrulama ve yetkilendirme sağlar.
OAuth
2.0: Üçüncü taraf uygulamalara, kullanıcı
kaynaklarına erişim izni vermek için kullanılan bir protokol.
API
Anahtarları: Her istemciye özel bir anahtar vererek
kimlik doğrulama sağlar.
SAML
(Security Assertion Markup Language): XML tabanlı bir
kimlik doğrulama ve yetkilendirme standardı.
Merkezi
ve Dağıtılmış Kimlik Doğrulama
Merkezi
Kimlik Doğrulama: API Gateway veya bir kimlik sağlayıcı
üzerinden tüm istekler için merkezi kimlik doğrulama yapılır.
Dağıtılmış
Kimlik Doğrulama: Her mikroservis kendi kimlik doğrulama
işlemini gerçekleştirir.
Güvenlik
En İyi Uygulamaları
Parola
Saklama Politikaları: Parolalar asla düz metin olarak
saklanmamalı, güçlü şifreleme ve hashing algoritmaları
kullanılmalıdır.
Güvenli
İletişim: TLS/SSL kullanarak verilerin güvenli bir
şekilde iletilmesini sağlayın.
Rol
Tabanlı Erişim Kontrolü (RBAC): Kullanıcıların
rollerine göre yetkilendirme yapın.
İki
Faktörlü Kimlik Doğrulama (2FA): Ek güvenlik katmanı
için iki faktörlü kimlik doğrulama yöntemlerini uygulayın.
————————
6.
Distributed Tracing (Dağıtık İzleme)
Mikroservis
mimarisinde bir istek genellikle birçok mikroservis üzerinden
geçer. Distributed Tracing, bu isteklerin izlenmesini
ve performansın analiz edilmesini sağlar.
Distributed
Tracing'in Temel Bileşenleri
Trace
(İz): Bir işlemin başlangıcından sonuna kadar olan
tüm aşamalarını kapsar.
Span
(Aralık): İz içindeki tek bir işlem veya mikroservis
çağrısı.
Metadata
(Meta Veriler): Her span için süre, hatalar ve diğer
detaylar gibi veriler.
Distributed
Tracing Araçları
Zipkin:
Açık kaynak kodlu bir dağıtık izleme sistemi.
Jaeger:
CNCF tarafından desteklenen, yüksek performanslı bir dağıtık
izleme çözümü.
OpenTelemetry:
Standartlaştırılmış bir izleme ve ölçümleme çerçevesi.
Avantajları
Performans
Analizi: Sistem genelindeki gecikme ve performans
sorunlarını tespit etmeye yardımcı olur.
Hata
Ayıklama: Hata oluşan noktaları hızlıca belirlemeyi
sağlar.
Karmaşıklığın
Yönetimi: Mikroservisler arasındaki etkileşimleri
görselleştirerek sistemi daha iyi anlamayı sağlar.
————————
7.
Secure Communication (Güvenli İletişim)
Mikroservisler
arasındaki iletişim, potansiyel saldırılara karşı
korunmalıdır. Secure Communication, verilerin iletimi
sırasında gizlilik ve bütünlüğünün korunmasını sağlar.
Güvenli
İletişim Yöntemleri
TLS/SSL
Şifrelemesi: Mikroservisler arasındaki iletişimi
şifreleyerek verilerin gizliliğini sağlar.
Mutual
TLS (mTLS): Hem istemci hem de sunucunun birbirini
doğruladığı çift yönlü TLS iletişimi.
VPN
Kullanımı: Mikroservisler arasındaki iletişimi özel
bir ağ üzerinden gerçekleştirir.
Güvenli
İletişimin Avantajları
Veri
Gizliliği: Verilerin üçüncü taraflarca okunmasını
engeller.
Veri
Bütünlüğü: Verilerin iletim sırasında
değiştirilmediğinden emin olunmasını sağlar.
Kimlik
Doğrulama: İletişim kuran tarafların kimliklerini
doğrular.
————————
8.
Input Validation (Girdi Doğrulama)
Input
Validation, mikroservislerin aldığı verilerin doğruluğunu ve
güvenliğini kontrol eder. Bu, güvenlik açıklarını engellemek
ve veri bütünlüğünü sağlamak için kritik bir adımdır.
Girdi
Doğrulama Teknikleri
Sunucu
Taraflı Doğrulama: Tüm gelen veriler sunucu tarafında
doğrulanmalıdır.
Beyaz
Liste Yaklaşımı: Sadece beklenen ve güvenli değerlerin
kabul edilmesi.
Veri
Tipi Kontrolü: Gelen verilerin beklenen veri tipinde
olduğunun kontrolü.
Regex
ile Doğrulama: Giriş verilerinin belirli bir desen veya
formatta olup olmadığını kontrol etmek.
Güvenlik
Tehditleri
SQL
Injection: Zararlı SQL ifadelerinin çalıştırılması.
Cross-Site
Scripting (XSS): Zararlı kodların istemci tarafında
çalıştırılması.
Command
Injection: Sistem komutlarının yetkisiz bir şekilde
çalıştırılması.
————————
9.
Monitoring ve Logging (İzleme ve Günlük Kaydı Tutma)
Mikroservis
mimarisinde, sistemin sağlığını ve performansını izlemek,
sorunları tespit etmek için Monitoring (İzleme)
ve Logging (Günlük Kaydı Tutma) kritik öneme
sahiptir.
İzleme
ve Günlük Kaydı Bileşenleri
Metrikler:
CPU kullanımı, bellek kullanımı, yanıt süreleri gibi
performans verileri.
Loglar:
Sistem olayları, hatalar ve önemli işlemlerin kayıtları.
Uyarılar
(Alerts): Anormal durumlarda ekipleri bilgilendiren
uyarılar.
İzleme
ve Loglama Araçları
Prometheus:
Açık kaynak kodlu bir izleme ve uyarı sistemi.
Grafana:
Metriklerin görselleştirilmesi için kullanılan bir platform.
ELK
Stack (Elasticsearch, Logstash, Kibana): Logların
toplanması, analizi ve görselleştirilmesi için kullanılan bir
araç seti.
Splunk,
Datadog, New Relic: Ticari izleme ve loglama çözümleri.
En
İyi Uygulamalar
Merkezi
Loglama: Tüm mikroservislerin loglarını merkezi bir
yerde toplayarak analiz etmek.
Otomatik
Uyarılar: Önceden belirlenen eşik değerlerin aşılması
durumunda otomatik uyarılar oluşturmak.
Log
Seviyelendirme: Farklı önem derecelerine sahip log
seviyeleri kullanmak (DEBUG, INFO, WARN, ERROR).
————————
10.
Fault Injection Testing (Hata Enjeksiyon Testi)
Fault
Injection Testing, sistemin hata koşullarında nasıl
davrandığını test etmek için yapay hataların oluşturulmasıdır.
Bu testler, sistemin dayanıklılığını ve hata toleransını
ölçmeye yardımcı olur.
Hata
Enjeksiyon Teknikleri
Latency
Injection: Sistemde gecikmeler oluşturarak performansı
test etmek.
Error
Injection: Mikroservislerin beklenmedik hatalar üretmesini
sağlamak.
Resource
Constraints: Sistem kaynaklarını sınırlayarak (CPU,
bellek) sistemin tepkisini gözlemlemek.
Network
Failures: Ağ bağlantılarında kesintiler veya paket
kayıpları oluşturarak iletişim hatalarını test etmek.
Hata
Enjeksiyon Araçları
Chaos
Monkey: Netflix tarafından geliştirilen ve rastgele
sistem bileşenlerini devre dışı bırakan bir araç.
Gremlin:
Hata enjeksiyonu ve dayanıklılık testleri için kullanılan bir
platform.
Toxiproxy:
Ağ koşullarını simüle etmek için kullanılan bir proxy aracı.
Avantajları
Dayanıklılık
Artışı: Sistem hatalara karşı daha dayanıklı hale
gelir.
Sorunların
Erken Tespiti: Potansiyel zayıflıklar ve sorunlar
önceden belirlenir.
Kullanıcı
Deneyimini İyileştirme: Hataların gerçek kullanıcıları
etkilemeden önce tespit edilmesiyle kullanıcı deneyimi korunur.
————————
Sonuç
Performans
ve Güvenlik Kalıpları, mikroservis mimarisinin karmaşıklığını
yönetmek, sistemin güvenilir ve güvenli bir şekilde çalışmasını
sağlamak için kritik öneme sahiptir. API Gateway, Service Mesh,
önbellekleme, rate limiting ve kimlik doğrulama gibi kalıplar,
mikroservislerin performansını ve güvenliğini artırır. Aynı
zamanda, dağıtık izleme, izleme ve loglama, hata enjeksiyon
testleri gibi yaklaşımlar, sistemin sağlığını ve
dayanıklılığını izlemek için gereklidir. Bu kalıpların doğru
bir şekilde uygulanması, mikroservis tabanlı uygulamaların
başarılı ve sürdürülebilir olmasını sağlar.
Yük
Dengeleme ve Ölçeklendirme
Mikroservis
mimarisinde, Yük Dengeleme ve
Ölçeklendirme, sistemin performansını, dayanıklılığını
ve kullanılabilirliğini artırmak için kritik öneme sahip iki
temel kavramdır. Mikroservisler, küçük ve bağımsız birimler
olarak tasarlandığından, bu birimlerin etkin bir şekilde
yönetilmesi ve optimize edilmesi gerekmektedir. Yük dengeleme ve
ölçeklendirme, sistemin artan taleplere yanıt verebilmesini ve
kesintisiz hizmet sunabilmesini sağlar.
Yük
Dengeleme (Load Balancing)
Tanım:
Yük
dengeleme, gelen isteklerin birden fazla sunucu veya servis örneği
arasında dağıtılarak, sistemin performansının ve
kullanılabilirliğinin optimize edilmesini sağlayan bir tekniktir.
Bu sayede, tek bir sunucuya aşırı yük binmesi engellenir ve
sistem daha esnek hale gelir.
Yük
Dengelemenin Önemi
Performans
Artışı: İsteklerin dengeli dağıtılması, her bir
servis örneğinin optimal performansta çalışmasını sağlar.
Yüksek
Erişilebilirlik: Eğer bir servis örneği devre dışı
kalırsa, yük dengeleyici istekleri diğer sağlıklı servis
örneklerine yönlendirir.
Esneklik
ve Ölçeklenebilirlik: Yeni servis örnekleri eklenebilir
veya kaldırılabilir ve yük dengeleyici otomatik olarak bu
değişikliklere uyum sağlar.
Yük
Dengeleme Türleri
Yük
Dengeleme Algoritmaları
Round
Robin: İstekler sırayla servis örneklerine dağıtılır.
Least
Connections: En az aktif bağlantıya sahip servis
örneğine istek yönlendirilir.
IP
Hash: İstemcinin IP adresine göre istek belirli bir
servis örneğine yönlendirilir.
Weighted
Round Robin: Servis örneklerine ağırlıklar atanır ve
istekler bu ağırlıklara göre dağıtılır.
Consistent
Hashing: İstemciler ve servis örnekleri arasında
tutarlı bir eşleme sağlanır.
Yük
Dengeleme Araçları
NGINX:
Popüler bir HTTP sunucusu ve yük dengeleyici.
HAProxy:
Yüksek performanslı bir TCP/HTTP yük dengeleyici.
Envoy:
Dinamik servis keşfi ve yük dengeleme özellikleri sunar.
Kubernetes
Service: Kubernetes üzerinde servisler için dahili yük
dengeleme sağlar.
AWS
Elastic Load Balancer: AWS üzerinde yük dengeleme
hizmeti.
Azure
Load Balancer: Azure platformunda yük dengeleme hizmeti.
En
İyi Uygulamalar
Sağlık
Kontrolleri (Health Checks): Servis örneklerinin
sağlığını izleyerek, arızalı örneklerin yük dengelemeden
çıkarılmasını sağlar.
SSL/TLS
Terminasyonu: Güvenli iletişimi yük dengeleyici
üzerinde sonlandırarak, arka uç servislerin yükünü azaltır.
Oturum
Yapışkanlığı (Sticky Sessions): İstemci isteklerinin
aynı servis örneğine yönlendirilmesini sağlar, oturum
verilerinin korunması için kullanılır.
Ölçeklendirme
(Scaling)
Tanım:
Ölçeklendirme,
sistemin artan yük ve taleplere yanıt verebilmesi için
kaynaklarının artırılması işlemidir. Mikroservislerde
ölçeklendirme, servislerin performansını ve dayanıklılığını
korumak için kritik öneme sahiptir.
Ölçeklendirme
Türleri
Mikroservislerde
Ölçeklendirme
Ölçeklendirme
Stratejileri
Ölçeklendirme
Araçları
Ölçeklendirme
Sırasındaki Zorluklar
Yük
Dengeleme ve Ölçeklendirme Arasındaki İlişki
Yük
dengeleme ve ölçeklendirme, birlikte çalışarak sistemin yüksek
performans ve erişilebilirlik hedeflerine ulaşmasını sağlar.
En
İyi Uygulamalar ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sonuç
Yük
dengeleme ve ölçeklendirme, mikroservis mimarisinde performans,
esneklik ve dayanıklılık açısından kritik öneme sahip
kavramlardır. Doğru uygulandıklarında, sistemin artan taleplere
sorunsuz bir şekilde yanıt vermesini ve kesintisiz hizmet sunmasını
sağlarlar. Mikroservislerin bağımsız olarak ölçeklendirilebilmesi
ve isteklerin dengeli bir şekilde dağıtılması, kullanıcı
deneyimini iyileştirir ve sistemin genel verimliliğini artırır.
Güvenlik
Katmanları ve Uygulamalar
Mikroservis
mimarisi, uygulamaların esnek, ölçeklenebilir ve yönetilebilir
olmasını sağlayan bir yapı sunar. Ancak bu dağıtık yapı,
güvenlik açısından da bazı zorlukları beraberinde getirir.
Mikroservislerin birden fazla bileşene ayrılması, saldırı
yüzeyini genişletir ve her bileşenin güvenliğinin ayrı ayrı
sağlanmasını gerektirir. Güvenlik Katmanları ve
Uygulamalar, mikroservis mimarisinde güvenliğin sağlanması
için kullanılan stratejileri, teknikleri ve araçları ifade eder.
Bu
bölümde, mikroservislerde güvenliğin nasıl sağlanabileceğini
ve hangi katmanlarda hangi uygulamaların kullanılabileceğini
detaylı bir şekilde inceleyeceğiz:
Güvenlik
Katmanları
Ağ
Güvenliği
Ağ
trafiğinin güvenliğini sağlar.
Güvenlik
duvarları, sanal özel ağlar (VPN), güvenli protokoller
(TLS/SSL) gibi teknikler kullanılır.
Servis
Güvenliği
Mikroservisler
arasındaki iletişimin güvenliğini sağlar.
Hizmetler
arası kimlik doğrulama, yetkilendirme ve güvenli iletişim
protokolleri kullanılır.
Uygulama
Güvenliği
Uygulama
seviyesinde güvenlik kontrollerini içerir.
Girdi
doğrulama, hata yönetimi, güvenli kodlama uygulamaları gibi
konuları kapsar.
Veri
Güvenliği
Verinin
saklanması ve iletilmesi sırasında gizliliğinin ve bütünlüğünün
korunmasını sağlar.
Veri
şifreleme, erişim kontrolleri, veri anonimleştirme teknikleri
kullanılır.
Denetim
ve İzleme
Güvenlik
olaylarının izlenmesi, logların tutulması ve analiz edilmesini
içerir.
Güvenlik
bilgi ve olay yönetimi (SIEM) sistemleri kullanılır.
Güvenlik
Uygulamaları ve Teknikleri
1.
Ağ Güvenliği
TLS/SSL
Şifrelemesi
Mikroservisler
arasındaki iletişimin şifrelenmesi için TLS/SSL protokolleri
kullanılır.
Bu
sayede, ağ üzerinden iletilen verilerin gizliliği ve bütünlüğü
korunur.
Sanal
Özel Ağlar (VPN)
Mikroservislerin
güvenli bir şekilde iletişim kurabilmesi için VPN teknolojileri
kullanılabilir.
Özellikle
bulut ortamlarında, farklı veri merkezleri arasında güvenli
bağlantı sağlamak için kullanılır.
2.
Servis Güvenliği
API
Güvenliği
Mikroservislerin
sunduğu API'lerin güvenliği için API anahtarları, OAuth 2.0,
JWT gibi yöntemler kullanılır.
API
gateway üzerinden gelen isteklerin kimlik doğrulaması ve
yetkilendirmesi yapılır.
Servis
Mesh Kullanımı
Istio,
Linkerd gibi servis mesh çözümleri kullanılarak
mikroservisler arasındaki iletişim güvenli hale getirilir.
Servis
mesh, güvenlik politikalarının merkezi olarak yönetilmesini ve
uygulanmasını sağlar.
3.
Uygulama Güvenliği
4.
Veri Güvenliği
Veri
Şifreleme
Veritabanlarında
ve dosya sistemlerinde saklanan hassas verilerin şifrelenmesi
sağlanır.
AES,
RSA gibi güçlü şifreleme algoritmaları kullanılır.
5.
Kimlik ve Erişim Yönetimi (IAM)
6.
Denetim ve İzleme
7.
Güvenlik Testleri ve Denetimleri
Kod
Analizi
Statik
ve dinamik kod analizi araçları kullanılarak güvenlik açıkları
kod seviyesinde tespit edilir.
SonarQube,
Checkmarx gibi araçlar kullanılabilir.
8.
Güvenlik Politikaları ve Standartları
9.
Gizli Bilgilerin Yönetimi
10.
Güvenlik Farkındalığı ve Eğitim
Mikroservis
Mimarisi İçin Güvenlik Zorlukları ve Çözümleri
Güvenlik
Araçları ve Çözümleri
API
Gateway Çözümleri
Kong,
Tyk, Amazon API Gateway
API
güvenliği ve trafik yönetimi sağlar.
Sonuç
Güvenlik,
mikroservis mimarisinde başarının ve sürdürülebilirliğin en
önemli unsurlarından biridir. Dağıtık yapının getirdiği
zorluklara rağmen, güvenlik katmanlarının doğru bir şekilde
uygulanması ve uygun güvenlik uygulamalarının kullanılması ile
mikroservislerin güvenliğini sağlamak mümkündür. Ağ güvenliği,
servis güvenliği, uygulama güvenliği, veri güvenliği, kimlik ve
erişim yönetimi gibi farklı katmanlarda alınacak önlemler,
sistemin bütünsel olarak korunmasına katkı sağlar. Ayrıca,
güvenlik politikalarının oluşturulması, personel eğitimi ve
güvenlik kültürünün benimsenmesi ile güvenlik riskleri en aza
indirilebilir.
Kimlik
Doğrulama ve Yetkilendirme (OAuth2, JWT)
Mikroservis
mimarisinde, Kimlik Doğrulama ve
Yetkilendirme, sistemin güvenliğinin ve bütünlüğünün
sağlanması için kritik öneme sahip iki temel kavramdır. Dağıtık
bir yapı olan mikroservis mimarisinde, her bir servis kendi başına
bir uygulama gibi çalışır ve bu servislerin güvenli bir şekilde
iletişim kurması, kullanıcıların ve uygulamaların doğru bir
şekilde kimliklerinin doğrulanması ve yetkilerinin kontrol
edilmesi gerekmektedir.
Bu
bölümde, mikroservis mimarisinde kimlik doğrulama ve yetkilendirme
süreçlerini, özellikle OAuth2 ve JWT
(JSON Web Token) protokollerini ve bunların nasıl
kullanıldığını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
————————
Kimlik
Doğrulama ve Yetkilendirme Nedir?
Kimlik
Doğrulama (Authentication):
Bir
kullanıcının veya uygulamanın kim olduğunu doğrulama
sürecidir. Kimlik doğrulama, kullanıcının sisteme giriş
yaparken verdiği bilgilerin (kullanıcı adı, parola, token vb.)
kontrol edilmesiyle gerçekleştirilir.
Yetkilendirme
(Authorization):
Kimliği
doğrulanan kullanıcının veya uygulamanın hangi kaynaklara ve
işlemlere erişim izninin olduğunu belirleme sürecidir.
Yetkilendirme, erişim kontrol mekanizmaları aracılığıyla
uygulanır.
————————
Mikroservis
Mimarisi ve Güvenlik Zorlukları
Mikroservis
mimarisinde güvenlik, monolitik yapılara göre daha karmaşıktır:
Dağıtık
Yapı:
Mikroservisler,
farklı sunucularda veya ortamlarda çalışabilir, bu da güvenlik
politikalarının ve kimlik doğrulama süreçlerinin her bir servis
için ayrı ayrı uygulanmasını zorlaştırır.
Servisler
Arası İletişim:
Mikroservisler
arasında sık sık iletişim kurulur. Bu iletişimlerin güvenli ve
yetkili olması gerekmektedir.
Kullanıcı
ve Uygulama Kimlikleri:
Hem
son kullanıcıların hem de diğer uygulamaların kimliklerinin
doğrulanması ve yetkilendirilmesi gerekmektedir.
Performans
ve Ölçeklenebilirlik:
Güvenlik
süreçlerinin performansı olumsuz etkilememesi ve ölçeklenebilir
olması önemlidir.
————————
OAuth
2.0 Protokolü
OAuth
2.0, internet uygulamalarında yetkilendirme için kullanılan
açık bir standarttır. OAuth 2.0, bir uygulamanın (istemci),
kullanıcı adına başka bir uygulamanın (kaynak sunucusu)
verilerine erişmesine izin vermek için kullanılır. Bu süreçte,
kullanıcının kimlik bilgilerini paylaşmasına gerek kalmaz.
Temel
Kavramlar
Kaynak
Sahibi (Resource Owner):
Sisteme
erişim izni olan kullanıcı veya uygulamadır.
İstemci
(Client):
Kaynak
sahibinin verilerine erişmek isteyen uygulamadır.
Yetkilendirme
Sunucusu (Authorization Server):
Kimlik
doğrulama ve yetkilendirme işlemlerini gerçekleştiren sunucudur.
Kaynak
Sunucusu (Resource Server):
Korunan
kaynakları barındıran sunucudur. İstekleri kabul etmek için
erişim belirtecine (access token) ihtiyaç duyar.
OAuth
2.0 Akışları (Grant Types)
OAuth
2.0, farklı kullanım senaryoları için çeşitli yetkilendirme
akışları sunar:
Authorization
Code Grant:
Sunucu
taraflı web uygulamaları için kullanılır. Kullanıcı,
yetkilendirme sunucusunda oturum açar ve istemciye bir
yetkilendirme kodu verilir. İstemci bu kodu kullanarak erişim
belirteci alır.
Implicit
Grant:
Tarayıcı
tabanlı uygulamalar için kullanılır. Erişim belirteci doğrudan
istemciye verilir, ancak güvenlik açısından daha zayıftır.
Resource
Owner Password Credentials Grant:
Kullanıcının
kullanıcı adı ve parolasını doğrudan istemciye verdiği
akıştır. Güvenlik riskleri nedeniyle tavsiye edilmez.
Client
Credentials Grant:
İstemcinin
kendi kimlik bilgilerini kullanarak erişim belirteci aldığı
akıştır. Sunucudan sunucuya iletişim için uygundur.
Refresh
Token:
Erişim
belirteci süresi dolduğunda yeni bir belirteç almak için
kullanılır.
OAuth
2.0 ve Mikroservisler
Merkezi
Kimlik Doğrulama:
OAuth
2.0, merkezi bir yetkilendirme sunucusu aracılığıyla kimlik
doğrulama ve yetkilendirme işlemlerini yönetir. Bu sayede,
mikroservislerin kimlik doğrulama işlemleri merkezi olarak kontrol
edilir.
Yetkilendirme
Kapsamları (Scopes):
OAuth
2.0, erişim belirteçlerine kapsamlar atayarak hangi kaynaklara
erişilebileceğini belirler. Mikroservisler, bu kapsamları kontrol
ederek yetkilendirme işlemini gerçekleştirir.
————————
JSON
Web Token (JWT)
JSON
Web Token (JWT), iki taraf arasında güvenli bilgi aktarımı
için kullanılan açık bir standarttır (RFC 7519). JWT, JSON
formatında verileri içeren ve dijital olarak imzalanmış bir
token'dır. JWT'ler, özellikle kimlik doğrulama ve yetkilendirme
süreçlerinde sıkça kullanılır.
JWT'nin
Yapısı
JWT
üç bölümden oluşur ve her bölüm base64url ile kodlanmış
şekilde nokta ile ayrılır:
Header
(Başlık):
Algoritma
(alg): İmza için kullanılan algoritma (örneğin,
HS256, RS256).
Tip
(typ): Token tipini belirtir, genellikle "JWT".
Payload
(Yük):
Kullanıcı
bilgileri, yetkilendirme bilgileri ve diğer özel veriler içerir.
Standart
iddialar (claims) ve özel iddialar olabilir:
iss:
Token'ı oluşturan taraf (issuer).
sub:
Token'ın konusu (subject).
aud:
Hedef kitle (audience).
exp:
Son kullanma tarihi (expiration time).
iat:
Oluşturulma zamanı (issued at).
JWT
şu şekilde görünür:
xxxxx.yyyyy.zzzzz
JWT'nin
Avantajları
JWT
Kullanımı
Kimlik
Doğrulama:
Kullanıcı,
kimlik doğrulama sunucusuna kullanıcı adı ve parola ile istekte
bulunur.
Sunucu,
kimlik doğrulama başarılıysa bir JWT oluşturur ve kullanıcıya
döndürür.
Yetkilendirme:
Kullanıcı,
sonraki isteklerde JWT'yi HTTP başlıklarında (genellikle
"Authorization: Bearer <token>")
gönderir.
Mikroservisler,
JWT'nin imzasını ve geçerliliğini kontrol eder, token içindeki
yetkilendirme bilgilerine göre erişim izni verir.
JWT
ve Güvenlik
Gizlilik:
JWT'ler
genellikle imzalanır ancak şifrelenmez. Bu nedenle, hassas
bilgilerin JWT içinde taşınmaması önerilir.
Eğer
hassas veriler JWT içinde taşınacaksa, JWT'nin şifrelenmesi
gerekmektedir (örneğin, JWE - JSON Web Encryption).
————————
OAuth
2.0 ve JWT Birlikte Kullanımı
OAuth
2.0 ve JWT, mikroservis mimarisinde birlikte kullanılarak güçlü
ve esnek bir kimlik doğrulama ve yetkilendirme mekanizması
oluşturulabilir.
————————
Mikroservislerde
Kimlik Doğrulama ve Yetkilendirme En İyi Uygulamaları
————————
Örnek
Uygulama Senaryosu
Senaryo:
Bir
e-ticaret platformu, kullanıcıların ürünleri görüntülemesi,
sepete eklemesi ve satın alması için mikroservis mimarisi
kullanıyor. Platform, aşağıdaki mikroservislerden oluşuyor:
Kullanıcı
Servisi: Kullanıcı kayıtları ve oturum yönetimi.
Ürün
Servisi: Ürün bilgilerini sağlar.
Sipariş
Servisi: Siparişlerin oluşturulması ve yönetimi.
Ödeme
Servisi: Ödeme işlemlerinin gerçekleştirilmesi.
Kimlik
Doğrulama ve Yetkilendirme Süreci:
Kullanıcı
Girişi:
Kullanıcı,
kullanıcı adı ve parola ile kimlik doğrulama sunucusuna istek
yapar.
Kimlik
doğrulama sunucusu, kimlik bilgilerini doğrular ve bir JWT
oluşturur.
Token'ın
Kullanımı:
Kullanıcı,
ürünleri görüntülemek için Ürün Servisi'ne istek yapar ve
JWT'yi istek başlığında gönderir.
Ürün
Servisi, JWT'nin imzasını ve geçerliliğini kontrol eder, erişim
izni verir.
Sipariş
Oluşturma:
Kullanıcı,
sepetine eklediği ürünleri satın almak için Sipariş
Servisi'ne istek yapar.
Sipariş
Servisi, JWT'yi kontrol eder ve kullanıcının sipariş oluşturma
yetkisi olup olmadığını belirler.
Ödeme
İşlemi:
Sipariş
oluşturulduktan sonra, Sipariş Servisi Ödeme Servisi'ne istek
yapar.
Ödeme
Servisi, servisler arası iletişim için güvenilir bir JWT
kullanarak kimlik doğrulama yapar.
————————
Sonuç
Mikroservis
mimarisinde kimlik doğrulama ve yetkilendirme, sistemin güvenli ve
tutarlı bir şekilde çalışması için vazgeçilmezdir. OAuth 2.0
ve JWT gibi standartlar ve teknolojiler, bu süreçlerin güvenli,
esnek ve ölçeklenebilir bir şekilde yönetilmesini sağlar.
Mikroservisler arasında güvenli iletişim, kullanıcıların ve
uygulamaların kimliklerinin doğru bir şekilde doğrulanması ve
yetkilerinin kontrol edilmesi, sistemin bütünlüğünü ve
güvenilirliğini korur. En iyi uygulamaların ve güvenlik
prensiplerinin takip edilmesi, mikroservis tabanlı uygulamaların
başarılı ve sürdürülebilir olmasını sağlar.
Merkezi
İzleme Araçları
Merkezi
İzleme (Centralized Monitoring), mikroservis mimarisinde sistem
performansının, sağlığının ve güvenliğinin etkin bir şekilde
izlenebilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Mikroservislerin
dağıtık yapısı nedeniyle, her bir servis ve bileşenin ayrı
ayrı izlenmesi yerine, merkezi bir izleme sistemi kullanılarak tüm
sistemin genel durumu hakkında gerçek zamanlı bilgi elde edilir.
Bu, potansiyel sorunların hızlı bir şekilde tespit edilmesini,
performans darboğazlarının belirlenmesini ve genel sistem
optimizasyonunun sağlanmasını kolaylaştırır.
Merkezi
İzlemenin Önemi
Dağıtık
Sistemlerin Karmaşıklığı
Mikroservis
mimarisi, uygulamayı birçok küçük servise böler. Bu dağıtık
yapı, sistemin genel durumunu anlamayı zorlaştırabilir. Merkezi
izleme araçları, bu karmaşıklığı yönetmeye yardımcı olur.
Hızlı
Hata Tespiti ve Çözümü
Gerçek
zamanlı izleme sayesinde, sistemde oluşan hatalar ve anormallikler
hızlı bir şekilde tespit edilir ve müdahale edilebilir.
Performans
Optimizasyonu
İzleme
araçları, sistem performans metriklerini toplayarak performans
sorunlarını belirlemeye ve iyileştirmeye yardımcı olur.
Kaynak
Kullanımının İzlenmesi
CPU,
bellek, disk ve ağ kullanımı gibi kaynakların izlenmesi,
kapasite planlaması ve maliyet optimizasyonu için gereklidir.
Güvenlik
ve Uyumluluk
Güvenlik
olaylarının ve erişimlerin izlenmesi, güvenlik ihlallerini
önlemeye ve uyumluluk gereksinimlerini karşılamaya yardımcı
olur.
Merkezi
İzleme Bileşenleri
Metrik
Toplama ve İzleme
Performans
metriklerinin (CPU, bellek kullanımı, yanıt süreleri, istek
sayıları vb.) toplanması ve izlenmesi.
Loglama
ve Log Yönetimi
Sistem
ve uygulama loglarının merkezi bir yerde toplanması, saklanması
ve analizi.
Uyarı
ve Bildirim Sistemi
Belirlenen
eşik değerlerin aşılması durumunda uyarıların oluşturulması
ve ilgili ekiplere bildirim yapılması.
Görselleştirme
ve Dashboard'lar
İzleme
verilerinin görsel olarak sunulması, trendlerin ve anormalliklerin
kolayca fark edilmesini sağlar.
Dağıtık
İzleme (Distributed Tracing)
Mikroservisler
arasındaki isteklerin takibi ve performans analizinin yapılması.
Merkezi
İzleme Araçları
Mikroservis
mimarisinde merkezi izleme için kullanılan popüler araçlar ve
platformlar şunlardır:
1.
Prometheus
Özellikler:
Çok
boyutlu veri modeli (metric ve label'lar ile).
PromQL
adlı güçlü bir sorgu dili.
Kendine
özgü bir veri çekme (pull) mekanizması.
Uyarı
yönetimi için Alertmanager ile entegrasyon.
2.
Grafana
Özellikler:
Birçok
veri kaynağını destekler (Prometheus, InfluxDB, Elasticsearch
vb.).
Özelleştirilebilir
paneller ve dashboard'lar.
Uyarı
oluşturma ve bildirimler.
3.
ELK Stack (Elasticsearch, Logstash, Kibana)
Bileşenler:
Elasticsearch:
Log verilerinin depolandığı ve sorgulandığı arama ve analiz
motoru.
Logstash:
Log verilerinin toplanması, işlenmesi ve Elasticsearch'e
gönderilmesi.
Kibana:
Log verilerinin görselleştirilmesi ve analiz edilmesi için
kullanılan arayüz.
4.
Fluentd ve Fluent Bit
Özellikler:
Çok
çeşitli giriş ve çıkış plugin'leri.
Log
verilerinin filtrelenmesi ve zenginleştirilmesi.
Düşük
bellek ve CPU kullanımı (özellikle Fluent Bit).
Kullanım
Alanları:
Mikroservislerden
logların toplanması.
Logların
merkezi bir log yönetim sistemine yönlendirilmesi (örneğin,
Elasticsearch, Kafka).
5.
Jaeger
Kullanım
Alanları:
Mikroservisler
arası çağrıların takibi.
Performans
analizi ve optimizasyonu.
Hata
ayıklama ve sorun giderme.
6.
Zipkin
7.
New Relic, Datadog, AppDynamics
Özellikler:
Hepsi
bir arada çözümler (metrik izleme, log yönetimi, dağıtık
izleme).
Kullanıcı
dostu arayüzler ve gelişmiş analitik yetenekleri.
Entegrasyon
ve destek hizmetleri.
Kullanım
Alanları:
Büyük
ölçekli sistemlerde kapsamlı izleme ve analiz.
SLA'lerin
ve performans hedeflerinin yönetimi.
Kurumsal
destek ve uyumluluk gereksinimleri.
8.
Kubernetes Dashboard ve Lens
Özellikler:
Küme
kaynaklarının ve uygulamaların durumu hakkında bilgi sağlar.
Pod'ların,
hizmetlerin ve diğer Kubernetes kaynaklarının izlenmesi.
En
İyi Uygulamalar
Merkezi
Bir İzleme Stratejisi Oluşturun
Tüm
mikroservisler ve bileşenler için merkezi bir izleme yaklaşımı
benimseyin. Bu, farklı servislerden gelen verilerin tek bir yerde
toplanmasını ve analiz edilmesini sağlar.
Otomatik
İzleme ve Uyarı Sistemleri Kullanın
Eşik
değerlerin aşılması durumunda otomatik uyarılar oluşturarak
proaktif müdahale imkanı sağlayın.
Dağıtık
İzleme Uygulayın
Mikroservisler
arasındaki isteklerin takibi için dağıtık izleme araçlarını
kullanın. Bu, performans sorunlarının ve hataların kaynağını
hızlıca bulmanıza yardımcı olur.
Logları
Merkezi Olarak Yönetin
Tüm
servislerden gelen logları merkezi bir yerde toplayarak, sistem
genelindeki sorunları ve trendleri daha kolay tespit edin.
Görselleştirmeyi
Etkili Kullanın
Dashboard'lar
ve görsel raporlar oluşturarak verileri daha anlaşılır hale
getirin. Önemli metrikleri ve trendleri hızlıca görmenizi
sağlar.
Güvenlik
ve Erişim Kontrolleri Sağlayın
İzleme
sistemlerine erişimi kontrol altında tutarak, hassas verilerin
güvenliğini sağlayın.
Performans
Optimizasyonu İçin Metrikleri Kullanın
Topladığınız
verileri analiz ederek performans iyileştirmeleri yapın.
Darboğazları ve yüksek yük altındaki servisleri belirleyin.
Kapsamlı
Metri̇kler Toplayın
Sistem
ve uygulama seviyesinde mümkün olduğunca çok metrik toplayın.
CPU, bellek, disk kullanımı, istek sayıları, hata oranları gibi
metrikler önemlidir.
Anormallik
Tespiti İçin Makine Öğrenmesi Kullanın
Gelişmiş
izleme araçlarıyla makine öğrenmesi kullanarak anormal durumları
otomatik olarak tespit edin.
İzleme
Sistemlerini Ölçeklenebilir Hale Getirin
İzleme
altyapınızın, sisteminizle birlikte ölçeklenebilir olmasına
dikkat edin. Büyük veri hacimleriyle başa çıkabilecek şekilde
tasarlayın.
Merkezi
İzleme Araçlarının Seçimi
Araç
seçimi yaparken dikkate alınması gereken faktörler:
Örnek
Uygulama Senaryosu
Bir
mikroservis mimarisi kullanan e-ticaret platformunu düşünelim.
Platform, aşağıdaki bileşenlerden oluşuyor:
Kullanıcı
Servisi
Ürün
Servisi
Sipariş
Servisi
Ödeme
Servisi
Envanter
Servisi
Bu
platformda merkezi izleme için aşağıdaki yaklaşım
kullanılabilir:
Sonuç
Merkezi
izleme araçları, mikroservis mimarisinin başarısı için
vazgeçilmezdir. Bu araçlar, sistemin genel sağlığını ve
performansını anlamamıza, sorunları hızlı bir şekilde tespit
etmemize ve kullanıcı deneyimini iyileştirmemize yardımcı olur.
Doğru izleme stratejileri ve araçları ile mikroservislerin
karmaşıklığı yönetilebilir hale gelir ve sistemin güvenilirliği
artar. İzleme süreçlerinin sürekli gözden geçirilmesi ve
iyileştirilmesi, değişen ihtiyaçlara ve sistem büyüklüğüne
uyum sağlamayı kolaylaştırır.
Log
Yönetimi
Mikroservis
mimarisi, uygulamaların esnek, ölçeklenebilir ve bağımsız
bileşenler halinde geliştirilmesine olanak tanır. Ancak bu dağıtık
yapı, sistemin izlenmesi ve yönetilmesi açısından bazı
zorlukları da beraberinde getirir. Log Yönetimi,
mikroservislerin etkin bir şekilde izlenmesi, hata ayıklanması ve
performans optimizasyonu için kritik bir öneme sahiptir. Loglar,
sistemin iç işleyişi hakkında değerli bilgiler sunar ve
sorunların hızlı bir şekilde tespit edilmesini sağlar.
Log
Yönetiminin Önemi
Hata
Ayıklama ve Sorun Giderme
Mikroservislerin
logları, oluşan hataların ve anormalliklerin kaynağını tespit
etmek için kullanılır. Dağıtık bir sistemde, bir hatanın
hangi servisten kaynaklandığını belirlemek loglar sayesinde
mümkündür.
Performans
İzleme ve Optimizasyon
Loglar,
sistemin performansı hakkında detaylı bilgi sağlar. İstek yanıt
süreleri, işlem süreleri ve kaynak kullanımı gibi metrikler
loglar aracılığıyla izlenebilir.
Güvenlik
ve Uyumluluk
Erişim
denetimleri, güvenlik ihlalleri ve kullanıcı aktiviteleri
loglanarak güvenlik olayları izlenir ve uyumluluk gereksinimleri
karşılanır.
İş
Süreçlerinin İzlenmesi
İş
akışları ve süreçler hakkında bilgi toplanarak, iş
süreçlerinin etkinliği değerlendirilebilir ve iyileştirmeler
yapılabilir.
Loglama
En İyi Uygulamaları
Standart
ve Tutarlı Log Formatı Kullanın
Tüm
mikroservislerde tutarlı bir log formatı kullanmak, logların
analiz edilmesini ve işlenmesini kolaylaştırır. JSON formatı
gibi yapılandırılmış log formatları tercih edilmelidir.
Anlamlı
ve Detaylı Log Mesajları Yazın
Log
mesajları, oluşan olay hakkında yeterli bilgi içermelidir. Hata
durumlarında, hata kodları, istisna mesajları ve ilgili veriler
loglanmalıdır.
Log
Seviyelerini Doğru Kullanın
Farklı
önem derecelerine sahip log seviyeleri kullanarak (DEBUG, INFO,
WARN, ERROR, FATAL), logların filtrelenmesi ve önceliklendirilmesi
sağlanır.
Gizli
Bilgilerin Loglanmasından Kaçının
Parolalar,
kredi kartı numaraları ve kişisel veriler gibi hassas bilgilerin
loglanmasından kaçınılmalıdır. Bu, güvenlik ve uyumluluk
açısından kritiktir.
Log
Rotasyonu ve Arşivleme Uygulayın
Disk
alanının etkin kullanımı ve logların yönetilebilir boyutta
kalması için log dosyalarının periyodik olarak rotasyonu ve eski
logların arşivlenmesi gereklidir.
Merkezi
Log Yönetimi Sağlayın
Mikroservislerin
farklı sunucularda çalışması nedeniyle, logların merkezi bir
yerde toplanması ve yönetilmesi önemlidir. Bu, logların tek bir
noktadan analiz edilmesini ve korelasyonunun yapılmasını sağlar.
Logların
Otomatik Analizi ve Uyarı Sistemleri Kullanın
Log
verilerini otomatik olarak analiz eden ve anormal durumlarda uyarı
veren sistemler kullanmak, proaktif müdahaleyi kolaylaştırır.
Yüksek
Performanslı ve Ölçeklenebilir Loglama Çözümleri Kullanın
Sistem
büyüdükçe, loglama altyapısının artan veri hacmiyle başa
çıkabilecek şekilde tasarlanması gereklidir.
Log
Yönetimi Araçları ve Çözümleri
Mikroservis
mimarisinde log yönetimi için çeşitli araçlar ve çözümler
bulunmaktadır:
1.
ELK Stack (Elasticsearch, Logstash, Kibana)
Elasticsearch:
Log verilerinin depolandığı ve sorgulandığı dağıtık bir
arama ve analiz motorudur.
Logstash:
Log verilerinin toplanması, işlenmesi ve Elasticsearch'e
gönderilmesi için kullanılan veri işleme ardışık düzenidir.
Kibana:
Log verilerinin görselleştirilmesi ve analiz edilmesi için
kullanılan bir arayüzdür.
Özellikler:
Gerçek
Zamanlı Arama ve Analiz: Log verilerine anında erişim ve
sorgulama imkanı sunar.
Özelleştirilebilir
Dashboard'lar: Log verilerinin görsel olarak sunulmasını
sağlar.
Ölçeklenebilirlik:
Büyük veri hacimleriyle başa çıkabilir.
2.
Graylog
3.
Fluentd ve Fluent Bit
4.
Log Aggregation Hizmetleri
5.
Splunk
6.
OpenTelemetry
Log
Yönetiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Uyumluluk
Gereksinimleri
GDPR,
HIPAA gibi yasal düzenlemelere uygun log yönetimi uygulayın.
Veri
saklama politikalarına uyun ve gerekli durumlarda logları
anonimleştirin.
Performans
Etkileri
Loglama
işlemi, uygulamanın performansını olumsuz etkilememelidir.
Asenkron
loglama ve arabellek kullanımı gibi tekniklerle performansı
optimize edin.
Mikroservislerde
Log Yönetimi Stratejisi
Merkezi
Log Toplama
-
Tüm
mikroservislerden logları merkezi bir log toplama sistemiyle bir
araya getirin. Bu, dağıtık sistemde logların tek bir noktadan
erişilebilir olmasını sağlar.
-
Yapılandırılmış
Loglama
-
Logları
yapılandırılmış formatta (örneğin JSON) kaydedin. Bu,
logların otomatik olarak işlenmesini ve analiz edilmesini
kolaylaştırır.
-
Korelasyon
ID'leri Kullanma
-
Mikroservisler
arası isteklerin takibi için her isteğe özgü bir korelasyon
ID'si kullanın. Bu, bir işlemin farklı servislerdeki loglarının
ilişkilendirilmesini sağlar.
-
Dinamik
Log Seviyesi Ayarlama
-
Üretim
ortamında ihtiyaç duyulduğunda log seviyesini dinamik olarak
artırabilme imkanı sağlayın. Bu, sorun giderme sırasında daha
detaylı loglar elde etmeyi kolaylaştırır.
-
Otomatik
Uyarı ve Bildirimler
-
Loglarda
belirli hata veya anomali durumlarında otomatik olarak uyarılar
oluşturun ve ilgili ekiplere bildirim yapın.
Örnek
Uygulama Senaryosu
Senaryo:
Bir
finansal hizmetler şirketi, mikroservis mimarisini kullanarak ödeme
işlemleri, müşteri yönetimi ve raporlama gibi hizmetler
sunmaktadır. Şirket, güvenlik, performans ve uyumluluk açısından
log yönetimine büyük önem vermektedir.
Log
Yönetimi Yaklaşımı:
Merkezi
Log Toplama:
Tüm
mikroservislerden loglar, Fluentd kullanılarak toplanır ve
Elasticsearch'e gönderilir.
Loglar
yapılandırılmış JSON formatında kaydedilir.
Korelasyon
ID'leri:
Her
ödeme işlemi için benzersiz bir korelasyon ID'si oluşturulur.
Bu
ID, müşteri yönetimi, ödeme ve raporlama servislerindeki
logların ilişkilendirilmesini sağlar.
Uyarı
Sistemi:
Logstash
ile belirli hata kodları veya anormal durumlar tespit edildiğinde,
uyarılar oluşturulur.
Uyarılar,
e-posta veya anlık mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla
ilgili ekiplere iletilir.
Sonuç
Log
Yönetimi, mikroservis mimarisinde sistemin sağlığını,
performansını ve güvenliğini izlemek için vazgeçilmez bir
bileşendir. Etkili bir log yönetimi stratejisi, sorunların hızlı
bir şekilde tespit edilmesini ve çözülmesini sağlar, aynı
zamanda iş süreçlerinin iyileştirilmesine katkıda bulunur. Doğru
araçların ve en iyi uygulamaların kullanılması, log yönetiminin
başarısı için kritiktir. Yapılandırılmış ve merkezi bir log
yönetimi yaklaşımı benimseyerek, mikroservislerin getirdiği
karmaşıklık yönetilebilir hale gelir ve sistemin genel
verimliliği artırılır.
Dağıtık
İzleme (Distributed Tracing)
Dağıtık
İzleme, mikroservis mimarisinde bir işlem veya isteğin
başlangıcından sonuna kadar olan tüm yolculuğunu izlemeyi
sağlayan bir tekniktir. Mikroservisler, bir uygulamanın
işlevselliğini birçok küçük ve bağımsız servise böldüğünden,
bir isteğin hangi servislerden geçtiğini ve her bir serviste ne
kadar zaman harcandığını bilmek, performans sorunlarını tespit
etmek ve hata ayıklamak için kritik öneme sahiptir.
Neden
Dağıtık İzleme?
Mikroservis
mimarisinin getirdiği bazı zorluklar vardır:
Karmaşıklık:
İstekler, birden fazla servis üzerinden geçerek tamamlanır.
Görünürlük
Eksikliği: Tek bir servis üzerindeki izleme, genel sistem
performansını anlamak için yeterli değildir.
Hata
Ayıklama Zorluğu: Hataların ve performans sorunlarının
kaynağını tespit etmek zorlaşır.
Dağıtık
İzleme, bu zorlukları aşmak için aşağıdaki faydaları
sağlar:
Uçtan
Uca Görünürlük: Bir isteğin tüm servisler boyunca
izlenmesiyle, sistemin genel işleyişi anlaşılır.
Performans
Analizi: Her bir serviste harcanan zaman ölçülerek performans
darboğazları tespit edilir.
Hata
Tespiti: Hataların hangi serviste ve hangi aşamada meydana
geldiği belirlenir.
Dağıtık
İzlemenin Temel Kavramları
Trace
(İz): Bir işlemin veya isteğin başlangıcından sonuna kadar
olan yolculuğudur. Bir iz, birden fazla serviste gerçekleşen
işlemleri içerir.
Span
(Aralık): İz içindeki tek bir işlemi veya servisteki bir
işlem adımını temsil eder. Her span, aşağıdaki bilgileri
içerir:
Başlangıç
ve Bitiş Zamanı: İşlemin ne kadar sürdüğünü belirlemek
için.
Adı:
İşlemin veya servisin adı.
Etiketler
(Tags): Ek bilgi ve meta veriler (örneğin, HTTP durumu, hata
mesajları).
Bağlantılar:
Diğer span'lerle ilişkisini gösterir (örneğin, ebeveyn span).
Context
Propagation (Bağlam Yayılması): Bir iz ve span bilgisinin
servisler arasında taşınmasıdır. Bu sayede, bir isteğin
servisler arası yolculuğu takip edilebilir.
Dağıtık
İzleme Nasıl Çalışır?
İstek
Başlatma: Kullanıcı veya istemci, bir isteği başlatır. Bu
isteğe özgü bir trace ID ve span ID
oluşturulur.
Bağlam
Bilgisinin Taşınması: İstek, servisler arasında
iletilirken, trace ID ve span ID gibi bağlam bilgileri HTTP
başlıkları veya diğer iletişim protokolleri aracılığıyla
taşınır.
Span
Oluşturma ve Kaydetme: Her servis, kendine ait bir span
oluşturur ve başlangıç/bitiş zamanlarını, meta verileri
kaydeder. Bu bilgiler merkezi bir izleme sistemine gönderilir.
Veri
Toplama ve Analiz: Toplanan iz ve span verileri, dağıtık
izleme aracı tarafından toplanır ve görselleştirilir. Bu
sayede, bir isteğin tam yolu ve her bir servisteki performansı
analiz edilebilir.
Dağıtık
İzleme Araçları
1.
Jaeger
2.
Zipkin
3.
OpenTelemetry
Dağıtık
İzleme Uygulama Adımları
Araç
Seçimi ve Kurulum
İhtiyaçlarınıza
en uygun dağıtık izleme aracını seçin (Jaeger, Zipkin,
OpenTelemetry vb.).
Seçtiğiniz
aracı sisteminize entegre edin ve gerekli bileşenleri kurun.
Kod
Entegrasyonu
Uygulama
kodunuza izleme kütüphanelerini ekleyin.
Span
ve trace oluşturma, bağlam yayılması gibi işlemleri kodunuzda
uygulayın.
Otomatik
izleme sağlayan APM (Application Performance Monitoring)
araçlarını da kullanabilirsiniz.
Görselleştirme
ve Analiz
İzleme
aracı tarafından sunulan arayüzleri kullanarak verileri
görselleştirin.
Performans
sorunlarını, gecikmeleri ve hata noktalarını analiz edin.
En
İyi Uygulamalar
Örnek
Senaryo
Senaryo:
Bir
çevrimiçi alışveriş platformu, mikroservis mimarisi kullanarak
aşağıdaki servislerden oluşmaktadır:
Kullanıcı
Servisi
Ürün
Servisi
Sepet
Servisi
Sipariş
Servisi
Ödeme
Servisi
Kullanıcı,
bir ürün satın almak istediğinde, bu istek birden fazla servis
üzerinden geçer. Bir sipariş oluşturma işlemi sırasında
performans sorunları yaşanmaktadır ve gecikmeler meydana
gelmektedir.
Dağıtık
İzleme Uygulaması:
Kod
Entegrasyonu
Tüm
servislerde Jaeger'ın desteklediği izleme kütüphaneleri entegre
edilir.
Servisler,
gelen isteklerdeki bağlam bilgisini alır ve yeni span'ler
oluşturur.
Bağlam
Yayılması
İsteklerin
HTTP başlıkları aracılığıyla trace ID ve span ID bilgileri
taşınır.
Her
servis, kendi span'ini oluştururken bu bağlam bilgilerini
kullanır.
Veri
Toplama ve Analiz
Jaeger
UI üzerinden, bir sipariş işleminin hangi servislerden geçtiği
ve her bir serviste ne kadar zaman harcandığı gözlemlenir.
Gecikmenin
özellikle Ödeme Servisi'nde olduğu tespit edilir.
Sonuç
Dağıtık
İzleme, mikroservis mimarisinin karmaşıklığını yönetmek
ve sistemin performansını optimize etmek için vazgeçilmez bir
araçtır. Bir isteğin veya işlemin sistem boyunca izlenmesi,
performans sorunlarının ve hataların hızlı bir şekilde tespit
edilmesini sağlar. Doğru araçların ve en iyi uygulamaların
kullanılmasıyla, dağıtık izleme süreçleri etkili bir şekilde
uygulanabilir ve mikroservislerin getirdiği zorluklar aşılabilir.
Mikroservis
mimarisinde dağıtık izlemenin benimsenmesi, sistemin genel
görünürlüğünü artırır, geliştirici ve operasyon ekiplerinin
işini kolaylaştırır ve nihayetinde kullanıcı deneyimini
iyileştirir. Sürekli izleme ve iyileştirme, mikroservis tabanlı
uygulamaların başarılı ve sürdürülebilir olmasını sağlar.
Sağlık
Kontrolleri ve Alarm Mekanizmaları
Mikroservis
mimarisinde, uygulamanın genel sağlığını ve performansını
izlemek, kesintisiz hizmet sunabilmek için kritik öneme sahiptir.
Sağlık Kontrolleri (Health Checks) ve Alarm
Mekanizmaları, sistemin sürekli olarak izlenmesini, olası
sorunların erken tespit edilmesini ve proaktif müdahalelerin
yapılmasını sağlar. Bu sayede, mikroservis tabanlı uygulamaların
güvenilirliği ve kullanılabilirliği artırılır.
Sağlık
Kontrolleri (Health Checks)
Tanım
Sağlık
kontrolleri, bir mikroservisin veya bileşenin çalışma durumunu
belirlemek için kullanılan testler veya denetimlerdir. Sağlık
kontrolleri, sistemin genel durumunu ve performansını izlemeye
yardımcı olur, potansiyel sorunları önceden tespit etmeyi sağlar.
Neden
Önemlidir?
Kesintisiz
Hizmet Sunumu: Sağlık kontrolleri sayesinde, arızalı veya
düzgün çalışmayan servisler tespit edilerek, kullanıcıların
kesintisiz hizmet alması sağlanır.
Otomatik
Ölçeklendirme ve Yük Dengeleme: Sağlık kontrolleri, yük
dengeleyicilerin ve orkestrasyon araçlarının (örneğin
Kubernetes) servislerin durumunu bilmesini ve buna göre trafik
yönlendirmesini sağlar.
Hızlı
Hata Tespiti ve Müdahale: Sağlık kontrolleri, sorunların
hızlı bir şekilde tespit edilmesini ve otomatik veya manuel
müdahalelerin yapılmasını kolaylaştırır.
Sağlık
Kontrol Türleri
Dependency
Kontrolleri
Amaç:
Mikroservisin bağımlı olduğu diğer servislerin veya
bileşenlerin (veritabanı, mesaj kuyruğu vb.) durumunu kontrol
etmek.
Kullanım
Alanı: Bağımlılıklardaki sorunların tespit edilmesi ve
servislerin uygun şekilde yanıt vermesi için kullanılır.
Örnek:
Veritabanı bağlantısının sağlanıp sağlanmadığını
kontrol eden bir test.
Sağlık
Kontrollerinin Uygulanması
HTTP
Endpoint'leri
En
yaygın yöntem, servis içinde belirli bir URL üzerinden sağlık
durumunu raporlayan HTTP endpoint'leri oluşturmaktır.
Örnek:
/health,
/ready,
/live
gibi endpoint'ler.
Konfigürasyon
ve Ayarlar
Sağlık
kontrollerinin sıklığı, zaman aşımı süreleri ve tekrar
deneme politikaları gibi ayarlar, orkestrasyon araçları veya yük
dengeleyiciler tarafından yönetilebilir.
Örnek:
Kubernetes'de livenessProbe
ve readinessProbe
konfigürasyonları.
En
İyi Uygulamalar
————————
Alarm
Mekanizmaları
Tanım
Alarm
mekanizmaları, sistemde meydana gelen belirli olaylar veya durumlar
karşısında uyarılar oluşturarak ilgili ekipleri bilgilendiren
sistemlerdir. Alarm mekanizmaları, sağlık kontrolleri ve izleme
sistemleriyle entegre çalışarak, proaktif müdahalelerin
yapılmasını sağlar.
Neden
Önemlidir?
Alarm
Mekanizmalarının Bileşenleri
Bildirim
Uyarının
ilgili ekip veya kişilere iletilmesi. Bu, e-posta, SMS, anlık
mesajlaşma uygulamaları veya çağrı sistemleri aracılığıyla
olabilir.
Alarm
Mekanizmaları İçin Kullanılan Araçlar
En
İyi Uygulamalar
————————
Örnek
Uygulama Senaryosu
Senaryo:
Bir
finansal hizmetler şirketi, mikroservis mimarisini kullanarak kredi
başvurusu, hesap yönetimi ve ödeme işlemleri gibi hizmetler
sunmaktadır. Şirket, sisteminin yüksek erişilebilirlik ve
güvenlik standartlarını karşılamasını istemektedir.
Sağlık
Kontrolleri Uygulaması:
Kubernetes
Entegrasyonu:
Kubernetes,
bu endpoint'leri kullanarak pod'ların durumunu izler.
Sorunlu
pod'lar otomatik olarak yeniden başlatılır veya trafikten
çıkarılır.
Alarm
Mekanizmaları Uygulaması:
Bildirimlerin
Yapılması:
Alertmanager,
oluşan uyarıları ilgili ekiplerin Slack kanalına ve e-posta
adreslerine gönderir.
Kritik
uyarılar için SMS ve telefon araması ile bildirim yapılır.
Olay
Yönetimi Süreci:
Uyarıları
alan ekipler, olay yönetimi platformu üzerinden sorunu takip eder
ve çözüme ulaştırır.
Olayın
kaynağı, etkilediği servisler ve alınan aksiyonlar kayıt
altına alınır.
————————
Sonuç
Sağlık
Kontrolleri ve Alarm Mekanizmaları, mikroservis mimarisinin
etkin bir şekilde yönetilmesi ve yüksek kullanılabilirliğin
sağlanması için vazgeçilmez bileşenlerdir. Sağlık kontrolleri,
sistemin genel durumunu izlemeyi ve potansiyel sorunları erken
tespit etmeyi sağlar. Alarm mekanizmaları ise oluşan sorunlar
karşısında hızlı ve proaktif müdahalelere olanak tanır.
Doğru
araçların ve en iyi uygulamaların kullanılmasıyla, mikroservis
tabanlı uygulamaların güvenilirliği ve performansı
artırılabilir. Sürekli izleme, uyarı ve iyileştirme süreçleri,
sistemin değişen ihtiyaçlara ve koşullara uyum sağlamasını
kolaylaştırır. Bu sayede, kullanıcılar için kesintisiz ve
yüksek kaliteli bir hizmet sunulabilir.
Docker
ve Kubernetes ile Mikroservis Yönetimi
Mikroservis
mimarisi, uygulamaların küçük, bağımsız ve kolay yönetilebilir
bileşenler halinde geliştirilmesini sağlar. Bu yaklaşım,
esneklik, ölçeklenebilirlik ve hızlı dağıtım gibi avantajlar
sunar. Docker ve Kubernetes,
mikroservislerin etkin bir şekilde paketlenmesi, dağıtılması ve
yönetilmesi için yaygın olarak kullanılan iki önemli
teknolojidir. Bu bölümde, Docker ve Kubernetes'in mikroservis
yönetimindeki rolünü, nasıl birlikte çalıştıklarını ve en
iyi uygulamaları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
————————
Docker
Nedir?
Docker,
uygulamaların ve bağımlılıklarının tek bir birimde (konteyner)
paketlenmesini sağlayan açık kaynaklı bir platformdur.
Konteynerler, uygulamanın çalışması için gereken her şeyi
içerir, böylece uygulamalar farklı ortamlarda tutarlı bir şekilde
çalıştırılabilir.
Docker'ın
Temel Bileşenleri
Dockerfile
Bir
Docker imajının nasıl oluşturulacağını tanımlayan betik
dosyasıdır.
Temel
imajdan başlayarak, uygulama kodunun eklenmesi, bağımlılıkların
yüklenmesi ve komutların çalıştırılması gibi adımları
içerir.
Docker'ın
Mikroservislerde Kullanımının Avantajları
Taşınabilirlik
ve Tutarlılık: Konteynerler, uygulamaların farklı ortamlarda
(geliştirme, test, üretim) aynı şekilde çalışmasını sağlar.
Hafif
ve Hızlı: Konteynerler, sanal makinelerden daha hafiftir ve
daha hızlı başlatılabilir.
Kaynak
İzolasyonu: Uygulamalar, birbirinden izole bir şekilde çalışır
ve sistem kaynaklarını paylaşır.
Kolay
Dağıtım ve Ölçeklendirme: Konteynerler, kolayca
kopyalanabilir ve dağıtılabilir, böylece uygulamaların
ölçeklendirilmesi basitleşir.
————————
Kubernetes
Nedir?
Kubernetes,
konteynerleştirilmiş uygulamaların dağıtımını,
ölçeklendirilmesini ve yönetilmesini otomatikleştiren açık
kaynaklı bir konteyner orkestrasyon platformudur. Google tarafından
geliştirilmiş ve şu anda Cloud Native Computing Foundation (CNCF)
tarafından yönetilmektedir.
Kubernetes'in
Temel Bileşenleri
Pod
Kubernetes'teki
en küçük dağıtım birimidir.
Bir
veya daha fazla konteyner içerebilir.
Ortak
kaynakları ve ağ ayarlarını paylaşan konteyner gruplarıdır.
Deployment
(Dağıtım)
Pod'ların
istenen durumunu tanımlar ve yönetir.
Ölçeklendirme,
güncelleme ve geri alma işlemlerini kolaylaştırır.
Kubernetes'in
Mikroservislerde Kullanımının Avantajları
Otomatik
Ölçeklendirme: HPA (Horizontal Pod Autoscaler) ile yük
durumuna göre otomatik ölçeklendirme yapılabilir.
Kendini
İyileştirme: Arızalı konteynerleri yeniden başlatır,
başarısız düğümleri değiştirir.
Servis
Keşfi ve Yük Dengeleme: Servislerin otomatik olarak
keşfedilmesi ve yükün dengeli dağıtılması sağlanır.
Gizli
Bilgi ve Konfigürasyon Yönetimi: ConfigMap ve Secret ile
güvenli ve esnek konfigürasyon yönetimi yapılır.
Depolama
Orkestrasyonu: Farklı depolama sistemleriyle entegrasyon
sağlar.
————————
Docker
ile Mikroservislerin Yönetimi
Mikroservislerin
Konteynerleştirilmesi
Her
bir mikroservis, kendi Docker imajına sahip olacak şekilde
paketlenir.
Dockerfile
kullanarak, uygulamanın çalışması için gereken tüm
bağımlılıklar ve yapılandırmalar tanımlanır.
Örnek
Dockerfile:
FROM
node:14-alpine
WORKDIR
/app
COPY
package.json .
RUN
npm install
COPY
. .
EXPOSE
3000
CMD
["npm", "start"]
Docker
Compose ile Yerel Geliştirme ve Test
Docker
Compose, birden fazla konteyneri tanımlamak ve çalıştırmak
için kullanılan bir araçtır.
Mikroservislerin
ve bağımlılıklarının (veritabanı, mesaj kuyruğu vb.) yerel
olarak kolayca çalıştırılmasını sağlar.
docker-compose.yml
dosyasıyla servisler tanımlanır.
version:
'3'
services:
service1:
build:
./service1
ports:
-
"3000:3000"
service2:
build:
./service2
ports:
-
"3001:3000"
database:
image:
postgres:13
environment:
POSTGRES_USER:
user
POSTGRES_PASSWORD:
password
Docker
Registry Kullanımı
İmajlar,
Docker Hub veya özel bir kayıt deposunda saklanabilir.
Docker
Hub'a imaj göndermek:
docker
build -t username/microservice1:latest .
docker
push username/microservice1:latest
————————
Kubernetes
ile Mikroservislerin Yönetimi
Mikroservislerin
Dağıtımı
Deployment
kaynakları kullanılarak mikroservislerin istenen durumu
tanımlanır.
Örnek
Deployment Tanımı:
apiVersion:
apps/v1
kind:
Deployment
metadata:
name:
microservice1-deployment
spec:
replicas:
3
selector:
matchLabels:
app:
microservice1
template:
metadata:
labels:
app:
microservice1
spec:
containers:
-
name: microservice1
image:
username/microservice1:latest
ports:
-
containerPort: 3000
Servislerin
Tanımlanması ve Erişimi
Service
kaynakları, Pod'lara erişim için bir ağ soyutlaması sağlar.
ClusterIP,
NodePort, LoadBalancer gibi farklı servis
tipleri vardır.
Örnek
Service Tanımı:
apiVersion:
v1
kind:
Service
metadata:
name:
microservice1-service
spec:
selector:
app:
microservice1
ports:
-
protocol: TCP
port:
80
targetPort:
3000
type:
ClusterIP
Otomatik
Ölçeklendirme
Horizontal
Pod Autoscaler (HPA), metriklere göre Pod sayısını otomatik
olarak ayarlar.
Örnek
HPA Tanımı:
apiVersion:
autoscaling/v2beta2
kind:
HorizontalPodAutoscaler
metadata:
name:
microservice1-hpa
spec:
scaleTargetRef:
apiVersion:
apps/v1
kind:
Deployment
name:
microservice1-deployment
minReplicas:
2
maxReplicas:
10
metrics:
-
type: Resource
resource:
name:
cpu
target:
type:
Utilization
averageUtilization:
50
Yük
Dengeleme ve Servis Keşfi
Kubernetes,
servislerin IP adreslerini ve portlarını otomatik olarak yönetir.
DNS
tabanlı servis keşfi ile servisler birbirlerine kolayca
erişebilir.
Yük
dengeleme, servisler aracılığıyla otomatik olarak sağlanır.
Güncellemeler
ve Geri Alma
Rolling
Update stratejisi ile uygulamalar kesintisiz güncellenir.
Deployment'lar
üzerinden yeni imajlar dağıtılır ve eski sürümler yavaşça
yenileriyle değiştirilir.
Sorunlu
bir güncelleme durumunda, kubectl rollout undo
komutuyla önceki sürüme geri dönülebilir.
Konfigürasyon
ve Gizli Bilgi Yönetimi
ConfigMap
ve Secret, uygulama konfigürasyonlarını ve hassas
verileri yönetmek için kullanılır.
Örnek
ConfigMap Tanımı:
apiVersion:
v1
kind:
ConfigMap
metadata:
name:
microservice1-config
data:
DATABASE_HOST:
"database"
DATABASE_PORT:
"5432"
————————
Docker
ve Kubernetes Birlikte Nasıl Çalışır?
Docker,
uygulamaları konteynerleştirmek için kullanılır.
Kubernetes,
bu konteynerleri dağıtmak, yönetmek ve ölçeklendirmek için
kullanılır.
Docker
imajları, Kubernetes tarafından Pod'lar içinde çalıştırılır.
Mikroservis
Dağıtım Süreci
Konteynerleştirme:
Mikroservisler, Docker imajları olarak paketlenir ve kayıt
deposuna gönderilir.
Kubernetes
Manifest Dosyaları: Deployment, Service, ConfigMap gibi
kaynakları tanımlayan YAML dosyaları oluşturulur.
Dağıtım:
kubectl apply -f komutuyla Kubernetes kaynakları
oluşturulur veya güncellenir.
İzleme
ve Yönetim: Kubernetes, uygulamaların istenen durumda
kalmasını sağlar. kubectl komutlarıyla veya
Kubernetes Dashboard ile sistem izlenir ve yönetilir.
————————
En
İyi Uygulamalar
Konteynerleştirme
ve Docker Kullanımı
Minimal
Temel İmajlar Kullanın: Mümkün olduğunca küçük ve
güvenli temel imajlar seçin (örneğin, alpine
tabanlı imajlar).
Katmanları
Optimize Edin: Dockerfile'da katmanları düzenleyerek imaj
boyutunu küçültün.
Bağımlılıkları
Belirtin: Tüm bağımlılıkları Dockerfile içinde açıkça
tanımlayın.
Güvenlik
Güncellemelerini Takip Edin: İmajları düzenli olarak
güncelleyerek güvenlik yamalarını uygulayın.
Kubernetes
ile Yönetim
İstenen
Durumu Tanımlayın: Kubernetes'te kaynakları tanımlarken
istenen durumu açıkça belirtin.
Kaynak
Limitleri Belirleyin: Pod'lar için CPU ve bellek limitleri
tanımlayarak kaynak yönetimini optimize edin.
Namespace
Kullanın: Kaynakları organize etmek ve izole etmek için ad
alanlarını kullanın.
Versiyon
Kontrolü: Kubernetes manifest dosyalarını versiyon kontrol
sistemiyle yönetin.
CI/CD
Entegrasyonu: Sürekli entegrasyon ve dağıtım süreçlerine
Kubernetes'i entegre edin.
Güvenlik
ve Gizli Bilgiler
Secret
Kaynaklarını Kullanın: Parolalar, API anahtarları gibi
hassas verileri Secret kaynaklarıyla yönetin.
Role-Based
Access Control (RBAC): Kubernetes'te erişim kontrollerini
yapılandırarak güvenliği artırın.
Güvenlik
Politikaları: Pod Security Policy veya üçüncü taraf
araçlarla güvenlik politikaları uygulayın.
İzleme
ve Loglama
Merkezi
Log Yönetimi: Logları merkezi bir sistemde toplayarak analiz
edin (örneğin, ELK Stack).
Metrik
Toplama: Prometheus ve Grafana gibi araçlarla metrikleri
izleyin.
Dağıtık
İzleme: Jaeger veya Zipkin ile mikroservisler arasındaki
istekleri izleyin.
————————
Örnek
Uygulama Senaryosu
Senaryo:
Bir
e-ticaret platformu, mikroservis mimarisini kullanarak ürün
kataloğu, sipariş yönetimi, ödeme işlemleri ve kullanıcı
yönetimi gibi hizmetler sunmaktadır. Şirket, Docker ve
Kubernetes'i kullanarak uygulamalarını konteynerleştirmek ve
yönetmek istemektedir.
Adımlar:
Dağıtım
Süreci
Kubernetes
manifest dosyaları, versiyon kontrol sistemiyle yönetilir.
kubectl
apply -f komutuyla kaynaklar oluşturulur.
Uygulamalar,
Kubernetes kümesinde çalışmaya başlar.
İzleme
ve Loglama
Prometheus
ile metrikler toplanır.
Grafana
ile metrikler görselleştirilir.
ELK
Stack ile loglar merkezi olarak yönetilir.
————————
Sonuç
Docker
ve Kubernetes, mikroservislerin etkin bir şekilde paketlenmesi,
dağıtılması ve yönetilmesi için güçlü bir kombinasyon sunar.
Docker, uygulamaların ve bağımlılıklarının izole ve
taşınabilir bir şekilde paketlenmesini sağlarken, Kubernetes bu
konteynerlerin ölçeklenebilir ve güvenilir bir şekilde
orkestrasyonunu yapar. Bu teknolojilerin doğru bir şekilde
kullanılması, mikroservis tabanlı uygulamaların esnekliğini,
performansını ve güvenilirliğini artırır.
En
iyi uygulamaların ve doğru araçların kullanılmasıyla, Docker ve
Kubernetes ile mikroservis yönetimi başarılı bir şekilde
gerçekleştirilebilir. Sürekli entegrasyon ve dağıtım
süreçlerinin otomasyonu, izleme ve güvenlik konularına verilen
önem, mikroservis mimarisinin sunduğu avantajlardan tam anlamıyla
yararlanılmasını sağlar.
Servis
Mesh (Istio, Linkerd)
Mikroservis
mimarisinde, uygulama bileşenleri birbirleriyle sık sık iletişim
kurar. Bu iletişim, uygulamanın karmaşıklığı arttıkça
yönetilmesi zor hale gelir. Servis Mesh, mikroservisler
arasındaki iletişimi yönetmek, güvenliğini sağlamak ve izleme
yeteneklerini geliştirmek için kullanılan bir altyapı katmanıdır.
Servis mesh, uygulama kodunu değiştirmeden, mikroservislerin ağ
iletişimini kontrol etmeyi ve optimize etmeyi sağlar.
Bu
bölümde, servis mesh kavramını, faydalarını ve popüler servis
mesh çözümleri olan Istio ve Linkerd'i
detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
————————
Servis
Mesh Nedir?
Servis
Mesh, mikroservislerin kendi aralarındaki iletişimi yöneten ve
kontrol eden bir altyapıdır. Uygulama katmanından bağımsız
olarak çalışan servis mesh, ağ trafiğini yönetir, güvenlik
politikalarını uygular ve servisler arasındaki iletişimi izler.
Servis
Mesh'in Temel Bileşenleri
Servis
Mesh'in Sağladığı Özellikler
Trafik
Yönetimi
Yük
Dengeleme: Trafiği servis örnekleri arasında dengeler.
Canary
Release ve A/B Testleri: Yeni sürümlerin kademeli olarak
dağıtılmasını sağlar.
Circuit
Breaking: Arızalı servisleri tespit eder ve trafiği
yönlendirir.
Retry
ve Timeout Mekanizmaları: Ağ hatalarına karşı
dayanıklılığı artırır.
Güvenlik
Mutual
TLS (mTLS): Servisler arasındaki iletişimi şifreler ve
kimlik doğrulaması yapar.
Erişim
Kontrolü: Servislerin hangi diğer servislere erişebileceğini
kontrol eder.
Güvenlik
Politikaları: Merkezi olarak yönetilen güvenlik politikaları
uygulanır.
İzleme
ve Telemetri
Dağıtık
İzleme: Servisler arasındaki isteklerin izlenmesini sağlar.
Metrik
Toplama: Performans ve sağlık metriklerini toplar.
Loglama:
Ağ trafiği hakkında detaylı loglar sağlar.
————————
Istio
Istio,
açık kaynaklı ve platform bağımsız bir servis mesh çözümüdür.
Google, IBM ve Lyft tarafından geliştirilmiştir. Istio, Kubernetes
ile sıkı entegrasyona sahip olmakla birlikte, diğer ortamlarla da
çalışabilir.
Istio'nun
Mimari Bileşenleri
Istio'nun
Temel Özellikleri
Trafik
Yönetimi
VirtualService
ve DestinationRule kaynakları ile trafik
yönlendirme kuralları tanımlanır.
Canary
Release ve Mavi/Yeşil Dağıtım gibi
dağıtım stratejileri uygulanabilir.
Fault
Injection ile hata senaryoları simüle edilebilir.
Güvenlik
Mutual
TLS ile servisler arası güvenli iletişim sağlanır.
AuthenticationPolicy
ve AuthorizationPolicy ile erişim kontrolleri
tanımlanır.
Sertifika
Yönetimi otomatik olarak gerçekleştirilir.
İzleme
ve Telemetri
Prometheus,
Grafana, Jaeger gibi araçlarla
entegrasyon sağlar.
Servisler
arasındaki trafiğin detaylı metrikleri ve izleri toplanır.
Istio
ile Çalışma Adımları
Kurulum
Istio,
istioctl veya Helm kullanılarak
Kubernetes kümesine kurulabilir.
Kurulum
sırasında istenilen özellikler etkinleştirilebilir veya devre
dışı bırakılabilir.
İzleme
ve Analiz
Istio,
metrikleri ve logları toplar ve izleme araçlarına iletir.
Kiali
gibi araçlarla servis mesh görselleştirilebilir.
————————
Linkerd
Linkerd,
CNCF tarafından barındırılan ve mikroservislerin güvenli, hızlı
ve güvenilir bir şekilde iletişim kurmasını sağlayan hafif bir
servis mesh çözümüdür. Linkerd, basitlik ve performansa
odaklanır.
Linkerd'nin
Mimari Bileşenleri
Data
Plane
Linkerd2-proxy:
Her pod içinde çalışan ultra hafif, yüksek performanslı bir
proxy'dir.
Rust
diliyle yazılmıştır ve düşük gecikme süresi sağlar.
Control
Plane
Controller:
Data plane proxy'lerini yönetir ve konfigürasyonları dağıtır.
Web
Dashboard: Kullanıcı dostu arayüz ile servis mesh'in
durumunu izlemeyi sağlar.
CLI
Araçları: linkerd
komutu ile yönetim ve izleme işlemleri yapılır.
Linkerd'nin
Temel Özellikleri
Linkerd
ile Çalışma Adımları
————————
Istio
ve Linkerd Karşılaştırması
Özellik
|
Istio
|
Linkerd
|
Kurulum
ve Kullanım
|
Daha
karmaşık, daha fazla konfigürasyon seçeneği
|
Daha
basit, varsayılan ayarlarla kolay kullanım
|
Performans
|
Ek
özellikler nedeniyle biraz daha fazla kaynak kullanımı
|
Hafif
ve yüksek performanslı
|
Güvenlik
|
mTLS
ve erişim kontrolü, esnek güvenlik politikaları
|
Varsayılan
mTLS, otomatik sertifika yönetimi
|
İzleme
ve Telemetri
|
Gelişmiş
izleme ve telemetri özellikleri
|
Temel
izleme ve metrikler
|
Topluluk
ve Destek
|
Geniş
topluluk, büyük şirketlerin desteği
|
Aktif
topluluk, CNCF tarafından destekleniyor
|
Esneklik
ve Özelleştirme
|
Çok
sayıda özellik ve özelleştirme imkanı
|
Daha
sınırlı ancak yeterli özellikler
|
Seçim
Kriterleri
————————
Servis
Mesh ile En İyi Uygulamalar
————————
Örnek
Uygulama Senaryosu
Senaryo:
Bir
finansal teknoloji şirketi, mikroservis mimarisini kullanarak ödeme
işlemleri, kullanıcı yönetimi ve raporlama hizmetleri
sunmaktadır. Şirket, servisler arasındaki iletişimi güvenli hale
getirmek, trafik yönetimini geliştirmek ve sistemin
izlenebilirliğini artırmak istemektedir.
Çözüm:
————————
Sonuç
Servis
Mesh, mikroservis mimarisinde servisler arasındaki iletişimi
yönetmek, güvenliğini sağlamak ve izleme yeteneklerini
geliştirmek için güçlü bir araçtır. Istio
ve Linkerd, bu alanda en yaygın kullanılan açık
kaynaklı çözümlerdir. Istio, zengin özellik seti ve esneklik
sunarken, Linkerd basitlik ve performansa odaklanır.
Servis
mesh kullanımı, sistemin karmaşıklığını artırabilir, bu
nedenle ihtiyaçlarınızı ve ekibinizin yetkinliklerini göz önünde
bulundurarak doğru çözümü seçmek önemlidir. Doğru bir şekilde
uygulandığında, servis mesh ile mikroservislerin yönetimi daha
etkin hale gelir, güvenlik artırılır ve sistemin genel
görünürlüğü iyileştirilir. Bu da kullanıcı deneyimini ve
işletme verimliliğini olumlu yönde etkiler.
API
Gateway Araçları (Kong, NGINX)
Mikroservis
mimarisi, uygulamaların daha esnek ve ölçeklenebilir bir şekilde
geliştirilmesini sağlar. Ancak bu mimari, servislerin yönetimi ve
iletişimi konusunda bazı zorlukları da beraberinde getirir.
API Gateway, mikroservislerin dış dünyaya açılan kapısı
olarak işlev görür ve isteklerin doğru servislere
yönlendirilmesini, güvenliğin ve politikaların merkezi olarak
yönetilmesini sağlar. Kong ve NGINX,
bu alanda yaygın olarak kullanılan iki popüler API Gateway
aracıdır.
Bu
bölümde, API Gateway kavramını, Kong ve NGINX'in mikroservis
yönetimindeki rollerini, özelliklerini ve en iyi uygulamalarını
detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
————————
API
Gateway Nedir?
API
Gateway, istemcilerin (web uygulamaları, mobil uygulamalar,
diğer servisler) mikroservislere erişimini yöneten, istekleri
uygun servislere yönlendiren ve merkezi bir kontrol noktası
sağlayan bir ara katmandır. API Gateway, aşağıdaki temel
işlevleri yerine getirir:
İstek
Yönlendirme: Gelen istekleri uygun mikroservislere yönlendirir.
Güvenlik
ve Kimlik Doğrulama: Kimlik doğrulama, yetkilendirme ve diğer
güvenlik politikalarını uygular.
Yük
Dengeleme: İsteklerin servis örnekleri arasında dengeli bir
şekilde dağıtılmasını sağlar.
Veri
Dönüşümü: İstek ve yanıtların formatını dönüştürür,
örneğin JSON'dan XML'e.
Rate
Limiting ve Throttling: Servislere gelen isteklerin
sınırlandırılmasını ve kontrol edilmesini sağlar.
Caching:
Sık kullanılan verilerin önbelleğe alınarak performansın
artırılmasına yardımcı olur.
————————
Neden
API Gateway Kullanılır?
İç
Yapıyı Gizleme
İstemciler,
mikroservislerin iç yapısını ve dağıtımını bilmek zorunda
kalmaz.
API
Gateway, mikroservislerin dış dünyaya açılan tek noktasıdır.
Versiyonlama
ve Esneklik
API
versiyonları kolayca yönetilebilir.
Mikroservislerin
güncellenmesi ve yeni servislerin eklenmesi, istemcileri
etkilemeden yapılabilir.
————————
Kong
API Gateway
Kong,
açık kaynaklı ve yüksek performanslı bir API Gateway ve
mikroservis yönetim katmanıdır. Lua programlama diliyle
yazılmıştır ve NGINX'in üzerinde çalışır. Kong, API
yönetimi, güvenlik, trafik kontrolü ve geliştirilebilirlik gibi
özellikler sunar.
Temel
Özellikleri
Eklenti
Tabanlı Mimari
Kong,
eklentiler aracılığıyla işlevselliğini genişletebilir.
Önbellekleme,
rate limiting, kimlik doğrulama, loglama gibi özellikler
eklentilerle eklenebilir.
Kendi
özel eklentilerinizi yazabilirsiniz.
Gelişmiş
Güvenlik
OAuth
2.0, JWT, Key Authentication gibi kimlik doğrulama yöntemlerini
destekler.
TLS/SSL
terminasyonu ve güvenli iletişim sağlar.
Yönetim
ve İzleme
RESTful
bir Admin API aracılığıyla yönetilebilir.
Health
check ve servis izleme özellikleri sunar.
Loglama
ve metrik toplama için entegrasyonlar mevcuttur.
Konfigürasyon
Yönetimi
Konfigürasyonlar,
veritabanı veya dosya sistemi üzerinden yönetilebilir.
Kong
Admin API ile dinamik olarak ayarlar güncellenebilir.
Servis
Keşfi
Servislerin
otomatik keşfi ve kayıt edilmesi mümkündür.
Consul,
etcd gibi servis keşfi araçlarıyla entegrasyon sağlar.
Mimarisi
Kong
Node'ları
Birden
fazla Kong Node'u, yüksek erişilebilirlik ve ölçeklenebilirlik
için birlikte çalışabilir.
Node'lar
stateless olarak çalışır.
Kong
Database
Konfigürasyon
verilerini depolamak için PostgreSQL veya Cassandra
kullanılabilir.
DB-less
Mode: Veritabanı olmadan, konfigürasyonların YAML veya JSON
dosyalarıyla yönetilmesini sağlar.
Kurulum
ve Kullanım
Kurulum
Docker,
Kubernetes, paket yöneticileri veya kaynak koddan kurulum
seçenekleri mevcuttur.
Örnek
Docker Kurulumu:
docker
run -d --name kong-database \
-p
5432:5432 \
-e
"POSTGRES_USER=kong" \
-e
"POSTGRES_DB=kong" \
postgres:9.6
docker
run -d --name kong \
--link
kong-database:kong-database \
-e
"KONG_DATABASE=postgres" \
-e
"KONG_PG_HOST=kong-database" \
-e
"KONG_CASSANDRA_CONTACT_POINTS=kong-database" \
-p
8000:8000 \
-p
8443:8443 \
-p
8001:8001 \
-p
8444:8444 \
kong:latest
Eklenti
Ekleme
Eklentiler,
servisler veya global olarak etkinleştirilebilir.
Örnek:
Rate Limiting Eklentisi Ekleme
curl
-X POST http://localhost:8001/services/example-service/plugins \
--data
"name=rate-limiting" \
--data
"config.second=5"
Entegrasyonlar
Kong
Enterprise
İleri
düzey özellikler ve kurumsal destek sunar.
API
Analitiği, Portal, RBAC gibi ek özellikler içerir.
————————
NGINX
ve NGINX Plus
NGINX,
yüksek performanslı bir HTTP sunucusu ve ters proxy sunucusudur.
NGINX Plus, NGINX'in ticari sürümüdür ve ek özellikler
sunar. NGINX, esnekliği ve performansı sayesinde API Gateway olarak
kullanılabilir.
Temel
Özellikleri
Güvenlik
Özellikleri
TLS/SSL
terminasyonu ve sertifika yönetimi.
IP
tabanlı erişim kontrolü ve temel kimlik doğrulama.
WAF
(Web Application Firewall) entegrasyonu.
NGINX
Plus Ek Özellikleri
NGINX
ile API Gateway Uygulaması
NGINX
Ingress Controller (Kubernetes)
NGINX
Ingress Controller, Kubernetes ortamında Ingress kaynaklarını
yönetmek için kullanılır.
Gelen
isteklerin Kubernetes servislerine yönlendirilmesini sağlar.
Hem
NGINX Open Source hem de NGINX Plus ile çalışabilir.
————————
Kong
ve NGINX Karşılaştırması
Özellik
|
Kong
|
NGINX/NGINX
Plus
|
Performans
|
Yüksek
performans, NGINX tabanlı
|
Çok
yüksek performans, asenkron mimari
|
Eklenti
Sistemi
|
Gelişmiş
eklenti sistemi, özelleştirilebilir
|
Modüler
yapı, OpenResty ile genişletilebilir
|
Yönetim
Arayüzü
|
Admin
API, Konga (geliştirici arayüzü)
|
NGINX
Plus'ta dinamik API, Open Source'ta yok
|
Güvenlik
|
OAuth2,
JWT, ACL, IP kısıtlamaları
|
Temel
kimlik doğrulama, JWT (NGINX Plus)
|
Veritabanı
Gereksinimi
|
PostgreSQL,
Cassandra veya DB-less mod
|
Konfigürasyon
dosyaları ile yönetim
|
Metrik
ve İzleme
|
API
bazlı metrikler, Prometheus entegrasyonu
|
Temel
metrikler, NGINX Plus'ta gelişmiş metrikler
|
Kurulum
ve Yapılandırma
|
Daha
kolay ve API üzerinden yönetim
|
Daha
esnek ancak manuel konfigürasyon gerekebilir
|
Topluluk
ve Destek
|
Aktif
topluluk, kurumsal destek mevcut
|
Geniş
topluluk, NGINX Plus için kurumsal destek
|
Seçim
Kriterleri
Kong'u
Tercih Edin Eğer:
API
yönetimi için hazır bir çözüm istiyorsanız.
Zengin
eklenti ekosistemi ve kolay entegrasyon önemliyse.
Dinamik
ve API üzerinden yönetilebilir bir yapı arıyorsanız.
————————
En
İyi Uygulamalar
————————
Örnek
Uygulama Senaryosu
Senaryo:
Bir
medya akış platformu, mikroservis mimarisini kullanarak kullanıcı
yönetimi, içerik sunumu ve ödeme işlemleri gibi hizmetler
sunmaktadır. Platform, kullanıcıların farklı cihazlardan (web,
mobil, akıllı TV) erişimini desteklemektedir. Şirket, API
isteklerinin güvenli ve verimli bir şekilde yönetilmesini,
servislerin ölçeklenebilirliğini ve performansını artırmak
istemektedir.
Çözüm:
Loglama
ve İzleme:
Metrikler
Prometheus aracılığıyla toplanmış, Grafana ile
görselleştirilmiştir.
Loglar
merkezi bir log yönetim sistemiyle entegre edilmiştir.
————————
Sonuç
API
Gateway Araçları, mikroservis mimarisinin etkin bir şekilde
yönetilmesi, güvenlik, performans ve ölçeklenebilirlik
hedeflerinin karşılanması için vazgeçilmezdir. Kong
ve NGINX, bu alanda yaygın olarak kullanılan ve farklı
ihtiyaçlara yönelik çözümler sunan iki önemli araçtır.
Kong,
API yönetimi için zengin özelliklere sahip, eklentilerle
genişletilebilir ve dinamik bir yapı sunar. NGINX ise yüksek
performansı ve esnek konfigürasyon imkanıyla ters proxy, yük
dengeleyici ve temel bir API Gateway olarak kullanılabilir.
İhtiyaçlarınıza,
ekibinizin yetkinliklerine ve mevcut altyapınıza göre doğru aracı
seçmek önemlidir. Doğru bir şekilde uygulandığında, API
Gateway araçları ile mikroservislerin yönetimi daha etkin hale
gelir, güvenlik artırılır ve sistemin genel performansı
iyileştirilir. Bu da kullanıcı deneyimini ve işletme
verimliliğini olumlu yönde etkiler.
————————
Mikroservislerin
Geleceği
Mikroservis
mimarisi, son yıllarda yazılım geliştirme dünyasında büyük
bir ilgi görmüş ve birçok şirket tarafından benimsenmiştir.
Uygulamaların daha esnek, ölçeklenebilir ve yönetilebilir hale
gelmesini sağlayan bu yaklaşım, geleneksel monolitik mimarilere
alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Peki, mikroservislerin
geleceği nasıl şekillenecek? Bu bölümde, mikroservis mimarisinin
gelecekteki eğilimlerini, karşılaşılabilecek zorlukları ve
ortaya çıkacak yeni teknolojileri inceleyeceğiz.
————————
Mikroservis
Mimarisinin Mevcut Durumu
Mikroservisler,
büyük ve karmaşık uygulamaların daha küçük, bağımsız ve
modüler bileşenlere bölünerek geliştirilmesini sağlar. Bu
yaklaşım, aşağıdaki avantajları sunar:
Esneklik
ve Hızlı Geliştirme: Takımlar, bağımsız olarak çalışarak
yeni özellikleri hızlı bir şekilde geliştirebilir.
Ölçeklenebilirlik:
Her bir mikroservis, kendi ihtiyaçlarına göre bağımsız olarak
ölçeklendirilebilir.
Teknoloji
Çeşitliliği: Farklı mikroservisler, ihtiyaçlarına göre
farklı programlama dilleri ve teknolojiler kullanabilir.
Hata
İzolasyonu: Bir mikroserviste oluşan hata, diğer servisleri
etkilemez.
Ancak
mikroservislerin yaygınlaşmasıyla birlikte, bazı zorluklar da
ortaya çıkmıştır:
Artan
Karmaşıklık: Mikroservis sayısı arttıkça, sistemin genel
yönetimi ve izlenmesi zorlaşır.
Dağıtık
Sistem Zorlukları: Servisler arası iletişim, veri tutarlılığı
ve hataya dayanıklılık gibi konular daha karmaşık hale gelir.
Operasyonel
Yük: Mikroservislerin dağıtımı, izlenmesi ve yönetimi için
daha gelişmiş operasyonel becerilere ihtiyaç duyulur.
————————
Gelecekte
Mikroservisleri Etkileyecek Eğilimler
1.
Serverless (Sunucusuz) Mimari ve Function as a Service (FaaS)
Sunucusuz
mimari, geliştiricilerin altyapı yönetimiyle uğraşmadan kod
yazmasına olanak tanır. Function as a Service (FaaS),
uygulamaların işlev bazında çalıştırılmasını ve
ölçeklendirilmesini sağlar.
Etkisi:
Mikroservislerin daha küçük birimlere bölünmesi ve işlev
bazında yönetilmesi trendi güçlenecek.
Avantajlar:
Daha düşük operasyonel maliyetler, otomatik ölçeklendirme,
hızlı dağıtım.
Zorluklar:
Soğuk başlangıç gecikmeleri, durum yönetimi ve uygulama
mimarisinin yeniden tasarlanması gerekliliği.
2.
Service Mesh Teknolojilerinin Olgunlaşması
Service
Mesh, mikroservisler arasındaki iletişimi yönetmek için
kullanılan bir katmandır. Istio, Linkerd
gibi çözümler bu alanda önemli rol oynar.
Etkisi:
Servisler arası iletişimin güvenliği, izlenebilirliği ve
yönetimi daha da iyileşecek.
Gelişmeler:
Service mesh araçlarının daha kolay kurulumu ve yönetimi,
standartların oluşması.
Zorluklar:
Karmaşıklığın artması, performans üzerinde potansiyel olumsuz
etkiler.
3.
Dağıtık Veri Yönetimi ve Veri Tutarlılığı
Mikroservisler,
genellikle kendi veritabanlarına sahip olup, veri tutarlılığı ve
bütünlüğü önemli bir konu haline gelir.
Etkisi:
Veri tutarlılığı ve senkronizasyonu için yeni modeller ve
araçlar geliştirilecek.
Gelişmeler:
Event Sourcing, CQRS gibi mimari
desenlerin daha yaygın kullanımı.
Zorluklar:
Veri tutarlılığının sağlanması için daha karmaşık
mimarilerin yönetimi.
4.
Yapay Zeka ve Otomasyonun Artan Rolü
Yapay
zeka ve makine öğrenmesi, mikroservislerin yönetimi ve
optimizasyonunda daha fazla kullanılacak.
Etkisi:
Otomatik ölçeklendirme, anormallik tespiti ve performans
optimizasyonu için yapay zeka tabanlı araçlar kullanılacak.
Gelişmeler:
AIOps kavramının yaygınlaşması, operasyonel
süreçlerin otomasyonu.
Zorluklar:
Yapay zeka modellerinin eğitimi ve yönetimi, veri gizliliği ve
güvenliği.
5.
Edge Computing ve Dağıtık İşlem Gücü
Edge
Computing, verinin üretildiği noktaya yakın işlem yapılmasını
sağlar.
Etkisi:
Mikroservislerin merkezi veri merkezleri yerine uç noktalarda
çalıştırılması trendi güçlenecek.
Gelişmeler:
IoT cihazları ve edge cihazları için optimize edilmiş
mikroservis mimarileri.
Zorluklar:
Dağıtık ortamlarda yönetim, güvenlik ve veri tutarlılığı.
6.
Standartların ve En İyi Uygulamaların Olgunlaşması
Mikroservislerin
yaygınlaşmasıyla birlikte, standartlar ve en iyi uygulamalar daha
belirgin hale gelecek.
Etkisi:
Geliştiriciler ve ekipler için rehberlik sağlayan standartlar
oluşacak.
Gelişmeler:
OpenTelemetry, Open Policy Agent gibi açık
standartların benimsenmesi.
Zorluklar:
Standartların takip edilmesi ve mevcut sistemlere entegrasyonu.
7.
Güvenlik ve Uyumluluk Odaklı Yaklaşımlar
Güvenlik,
mikroservislerin geleceğinde daha da kritik bir rol oynayacak.
Etkisi:
Zero Trust Security modelleri ve güvenlik otomasyonu
önem kazanacak.
Gelişmeler:
Güvenlik politikalarının merkezi olarak yönetilmesi, otomatik
güvenlik testleri.
Zorluklar:
Güvenlik politikalarının karmaşıklığı, uyumluluk
gereksinimlerinin karşılanması.
————————
Gelecekte
Karşılaşılabilecek Zorluklar ve Çözümler
1.
Karmaşıklığın Yönetimi
Zorluk:
Mikroservis sayısının artmasıyla birlikte sistemin genel
yönetimi ve izlenmesi zorlaşır.
Çözüm:
Otomasyon araçlarının ve platformlarının kullanımı,
Platform Engineering yaklaşımlarının benimsenmesi.
2.
Kültürel ve Organizasyonel Değişimler
Zorluk:
Mikroservis mimarisi, organizasyon yapısını ve kültürünü
etkiler.
Çözüm:
DevOps ve SRE (Site Reliability Engineering)
prensiplerinin benimsenmesi, ekiplerin eğitimine yatırım
yapılması.
3.
Performans ve Gecikme Süreleri
Zorluk:
Servisler arası iletişimin artması, gecikme sürelerini
artırabilir.
Çözüm:
Optimizasyon tekniklerinin kullanımı, gRPC gibi
yüksek performanslı iletişim protokollerinin benimsenmesi.
4.
Test ve Kalite Güvence
Zorluk:
Dağıtık sistemlerin test edilmesi ve kalite güvencesi zorlaşır.
Çözüm:
Otomatik testlerin ve CI/CD süreçlerinin
iyileştirilmesi, Chaos Engineering
yaklaşımlarının kullanılması.
————————
Yeni
Teknolojiler ve Araçlar
1.
DAPR (Distributed Application Runtime)
Tanım:
Mikroservislerin geliştirilmesini kolaylaştıran bir uygulama
altyapısıdır.
Avantajlar:
Servisler arası iletişim, durum yönetimi, yayınlama/abonelik
mekanizmaları gibi konularda standartlaştırma sağlar.
2.
WebAssembly (WASM)
Etkisi:
WebAssembly, mikroservislerin daha hafif ve hızlı bir şekilde
çalıştırılmasını sağlayabilir.
Gelişmeler:
Sunucu tarafında WASM kullanımıyla platform bağımsız
mikroservislerin geliştirilmesi.
3.
Ballerina Programlama Dili
————————
Mikroservislerin
Evrimi: Makroservislere Geri Dönüş mü?
Bazı
uzmanlar, mikroservislerin getirdiği karmaşıklığın bazı
durumlarda faydalardan daha ağır bastığını öne sürerek, daha
büyük ve yönetilebilir servislerin (makroservisler) tercih
edilebileceğini savunmaktadır.
Etkisi:
Uygulama mimarilerinde, ihtiyaca göre mikroservisler ve monolitik
yapılar arasında dengeli bir yaklaşım benimsenebilir.
Gelişmeler:
Modüler Monolitik yaklaşımlar, mikroservislerin
avantajlarını monolitik mimarilerle birleştirmeyi hedefler.
Zorluklar:
Doğru dengeyi bulmak ve ihtiyaçlara uygun mimariyi seçmek önemli
bir karar sürecidir.
————————
Sonuç
ve Öneriler
Mikroservislerin
geleceği, teknolojik gelişmeler, endüstri trendleri ve
organizasyonların ihtiyaçları doğrultusunda şekillenecektir.
Aşağıdaki öneriler, mikroservis mimarisini benimseyen veya
benimsemeyi düşünen kuruluşlar için yol gösterici olabilir:
————————
Mikroservislerin
geleceği, teknolojik yenilikler, endüstri ihtiyaçları ve
organizasyonel dönüşümlerle şekillenecektir. Mikroservis
mimarisi, doğru uygulandığında büyük faydalar sağlayabilir,
ancak beraberinde getirdiği zorluklar da göz ardı edilmemelidir.
Gelecekte, mikroservislerin daha akıllı, güvenli ve verimli hale
gelmesi için yeni araçlar, teknolojiler ve yaklaşımlar
geliştirilecektir. Organizasyonların bu değişime ayak
uydurabilmesi için esnek, öğrenmeye açık ve proaktif bir
yaklaşım benimsemesi gerekmektedir.
Mikroservis
Mimarisi ile Gelen Zorluklar ve Çözümler
Mikroservis
mimarisi, uygulamaların küçük, bağımsız ve işlevsel olarak
ayrıştırılmış servisler halinde geliştirilmesini teşvik eder.
Bu yaklaşım, esneklik, ölçeklenebilirlik ve hızlı dağıtım
gibi birçok avantaj sunar. Ancak, mikroservis mimarisi aynı zamanda
belirli zorlukları da beraberinde getirir. Bu bölümde, mikroservis
mimarisiyle gelen başlıca zorlukları ve bu zorluklara yönelik
çözümleri detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
————————
1.
Artan Sistem Karmaşıklığı
Zorluk
Mikroservisler,
monolitik mimariye göre daha fazla sayıda bağımsız servis
içerir. Bu durum, sistemin genel karmaşıklığını artırır:
Servislerin
Yönetimi: Çok sayıda servisin dağıtımı, izlenmesi
ve yönetimi zorlaşır.
Bağımlılıklar
ve İletişim: Servisler arasındaki bağımlılıklar ve
iletişim kanalları karmaşık bir ağ oluşturur.
Konfigürasyon
Yönetimi: Her bir servisin kendi konfigürasyonları ve
ayarları vardır.
Çözüm
————————
2.
Servisler Arası İletişim ve Ağ Karmaşıklığı
Zorluk
Ağ
Gecikmeleri ve Güvenilirlik: Servisler arası iletişim
ağ üzerinden gerçekleştiği için gecikme ve hata olasılığı
artar.
İletişim
Protokolleri: Farklı servisler arasında tutarlı ve
verimli iletişim protokollerinin seçilmesi gereklidir.
Yüksek
Bağlantılılık: Bir servisin diğer birçok servise
bağlı olması, hata durumlarında zincirleme etkilere yol
açabilir.
Çözüm
Servis
Mesh Kullanımı:
Istio,
Linkerd gibi servis mesh çözümleriyle ağ trafiğini
yönetin.
Servisler
arası iletişimde güvenlik, izleme ve politikaları merkezi
olarak yönetin.
————————
3.
Veri Yönetimi ve Tutarlılık
Zorluk
Dağıtık
Veri Tabanları: Her servis kendi veritabanına sahip
olduğunda, verilerin tutarlı ve senkronize olması zorlaşır.
Veri
Tutarlılığı: Dağıtık sistemlerde ACID
özelliklerini korumak zor olabilir.
Veri
Senkronizasyonu ve Replikasyon: Verilerin farklı
servisler arasında güncel tutulması gereklidir.
Çözüm
————————
4.
Test ve Hata Ayıklama Zorlukları
Zorluk
Dağıtık
Yapının Test Edilmesi: Birçok bağımsız servisin
etkileşimini test etmek karmaşıktır.
Hata
Ayıklama ve İzleme: Bir hatanın kaynağını bulmak
zorlaşır.
Servis
Bağımlılıkları: Bir servis diğer servislerin
durumuna bağlı olabilir, bu da testleri etkiler.
Çözüm
————————
5.
Dağıtım ve Sürekli Entegrasyon/Sürekli Dağıtım (CI/CD)
Zorluk
Dağıtım
Karmaşıklığı: Birden fazla servisin uyumlu bir
şekilde dağıtılması zor olabilir.
Versiyon
Uyumluluğu: Farklı servis sürümleri arasında
uyumluluk sorunları ortaya çıkabilir.
Otomasyon
İhtiyacı: Manuel dağıtım süreçleri hata riskini
artırır.
Çözüm
————————
6.
İzleme ve Görünürlük Eksikliği
Zorluk
Servislerin
Durumunu İzleme: Dağıtık yapıda servislerin sağlık
durumunu ve performansını izlemek zorlaşır.
Anormallik
Tespiti: Performans sorunları ve hataların kaynağını
bulmak güçleşir.
Merkezi
Görünürlük İhtiyacı: Sistem genelinde bir görünürlük
sağlamak önemlidir.
Çözüm
————————
7.
Güvenlik Zorlukları
Zorluk
Artan
Saldırı Yüzeyi: Daha fazla servis, potansiyel saldırı
noktalarını artırır.
Kimlik
Doğrulama ve Yetkilendirme: Servisler arası ve
istemci-arka uç iletişiminde güvenlik önemlidir.
Veri
Güvenliği: Hassas verilerin güvenliğinin sağlanması
gereklidir.
Çözüm
————————
8.
Organizasyonel ve Kültürel Zorluklar
Zorluk
Ekiplerin
Koordinasyonu: Bağımsız ekiplerin uyum içinde
çalışması gereklidir.
Bilgi
Paylaşımı ve Silo Etkisi: Ekipler arasında bilgi akışı
ve işbirliği sağlanmalıdır.
Değişim
Yönetimi: Mikroservis mimarisine geçiş, organizasyonel
değişiklikleri gerektirir.
Çözüm
————————
9.
Sürüm Yönetimi ve Uyumluluk
Zorluk
API
Değişiklikleri: Servislerin API'lerinde yapılan
değişiklikler diğer servisleri etkileyebilir.
Uyumluluk
Sorunları: Farklı servis sürümleri arasında
uyumsuzluklar ortaya çıkabilir.
Versiyon
Yönetimi Karmaşıklığı: Birden fazla servis ve
sürümün yönetilmesi zordur.
Çözüm
————————
10.
State Management (Durum Yönetimi)
Zorluk
Durumsuz
Servisler: Mikroservislerin mümkün olduğunca durumsuz
olması istenir, ancak bazı işlemler durum yönetimi gerektirir.
Oturum
Yönetimi: Kullanıcı oturumlarının yönetilmesi ve
paylaşılması zorlaşır.
Veri
Tutarlılığı: Durum bilgisi olan servislerde veri
tutarlılığı sağlamak karmaşıktır.
Çözüm
Dağıtık
Cache Kullanımı:
Redis,
Memcached gibi dağıtık cache sistemleriyle durum
bilgisini yönetin.
Cache
tutarlılığı ve yenileme stratejilerini belirleyin.
————————
Genel
Sonuç ve Öneriler
Mikroservis
mimarisi, doğru uygulandığında büyük avantajlar sunar, ancak
beraberinde önemli zorluklar da getirir. Bu zorlukların üstesinden
gelmek için:
Mikroservis
mimarisiyle gelen zorluklar, doğru yaklaşımlar ve çözümlerle
yönetilebilir. Bu sayede, mikroservislerin sunduğu esneklik,
ölçeklenebilirlik ve hızlı inovasyon gibi avantajlardan tam
anlamıyla yararlanabilirsiniz.